Çekingenliğimin, korkularımın, özgüvensizliğimin nedenini hiç araştırmamıştım. Dünyada bir tek benmişim sanıyordum. Bunun bir hastalık olduğunu, benden başka insanların da bu durumla karşı karşıya olduğunu öğrenmek aslında beni biraz rahatlattı. Fakat diğer taraftan bu hastalığın ne kadar kötü bir hastalık olduğunu, aşılmasının neredeyse imkansız olduğunu görmek de bir o kadar zorluyor.
Neyse konuya geleyim; sosyal fobili olduğumu evlendikten kısa bir süre sonra internetten araştırırken farkettim. Bunu araştırmamın sebebi de evlilik sonrası eşimin her dediğine evet demek, her isteğini yerine getirmek, eşimin ailesinin, kendi ailemin haksızlıklarına karşı çıkamamak, bütün herşeyi başkalarının isteğine göre yapmak, kendi isteklerini hep arka planda tutmak, ama yine de mutlu olamamak, mutlu edememek oldu. Sebebini araştırıp çözüm bulmak isterken hasta olduğumu öğrendim.
Daha önceki konularda da bahsedildiği üzere sosyal fobilinin evlenmesi çok zordur(ki ben de aracı vasıtasıyla evlendim). Ama gelin görün ki evlendikten sonrası çok daha zor. Çünkü bekarken insanlarla daha çok muhatap olmak, gerektiği yerde gerektiği gibi davranabilmek, sorumlulukları tam anlamıyla yerine getirebilmek, eşini mutlu edebilmek, maddi anlamda eşini yönlendirebilmek, her konuda uyum gösterildiği halde karşılığının mutsuzluk olarak geri dönmesi gibi sıkıntılarla karşılaşılmıyor. SF'li kişiliğinin bilincinde olduğu için korkularından kaçarak rahatlayabiliyor. Evde, işyerinde, arkadaşlar arasında ve akrabalar tarafından efendi biri olarak bilinir, sevilirim. Toplantılara, misafirliklere, eğlencelere gitmek beni korkutur, telefonlar bile rahatsız eder. 3-5 kişinin içinde olduğu ortamlarda genelde konuşmalara katılım sağlamam, sıkılırım, laf bana gelince de tökezlerim. Yine de sosyal fobimin çok ileri seviyede olduğunu düşünmüyorum. Bunun bir hastalık olduğunu bilmeden evvel meğerse epey yol katetmişim(eskiye nazaran) ama hala da hayatımı çok kötü etkiliyor. Bekarken kimseyle muhatap olmak istemediğim zamanlarda, kafama göre çıkar takılır, rahatlardım. Evlenince maalesef sorumluklar, zorunlu bulunulması gereken ortamlar, mecburen yapılması gerekenler, bir de elden geldiği kadar uyum gösterildiği halde karşılığını görememek mutlu edemeyince de mutlu olamamak insanın psikolojisini alt üst ediyor.
Bakınız eşimin her istediğini yapmama rağmen hiç bir şey yapmamış oluyorum ve her yaptığım güzel şey hemen unutuluyor isteklerin sonu yok ama en azından bir süre mutlu olunması gerektiğini sanıyorum. Kendi adıma mutlu olmak için çok büyük şeylere ihtiyacım yoktur. Az ile yetinmeyi, hayatı kabullenmeyi, katlanmayı bilirim.(bence bu da hastalıktan kaynaklı). Ancak benim gibi bir SF'linin hayatına başkasını dahil etmesi intihar gibi birşey. Çünkü gerektiği yerde gerektiği gibi konuşamamak, her denileni haksızlığa uğramak pahasına kabul etmek aslında efendilik gibi görünse de en yakınınızdaki bile(evlilikte eş) elinizde olmadan sergilediğiniz bu efendiliğinizden zamanla aşırı derecede rahatsız olmakta ve bu eğer(evlilik gibi) kaçamayacağınız bir durumsa hayatınızı zehir etmektedir. Bu yüzden de SF'li olarak(özellikle erkekler için) kendinize güven konusunda çok sorun yaşıyorsanız evlenmeden önce çok iyi düşünün. Hatta evlenmeyin. Hepimize geçmiş olsun.
Neyse konuya geleyim; sosyal fobili olduğumu evlendikten kısa bir süre sonra internetten araştırırken farkettim. Bunu araştırmamın sebebi de evlilik sonrası eşimin her dediğine evet demek, her isteğini yerine getirmek, eşimin ailesinin, kendi ailemin haksızlıklarına karşı çıkamamak, bütün herşeyi başkalarının isteğine göre yapmak, kendi isteklerini hep arka planda tutmak, ama yine de mutlu olamamak, mutlu edememek oldu. Sebebini araştırıp çözüm bulmak isterken hasta olduğumu öğrendim.
Daha önceki konularda da bahsedildiği üzere sosyal fobilinin evlenmesi çok zordur(ki ben de aracı vasıtasıyla evlendim). Ama gelin görün ki evlendikten sonrası çok daha zor. Çünkü bekarken insanlarla daha çok muhatap olmak, gerektiği yerde gerektiği gibi davranabilmek, sorumlulukları tam anlamıyla yerine getirebilmek, eşini mutlu edebilmek, maddi anlamda eşini yönlendirebilmek, her konuda uyum gösterildiği halde karşılığının mutsuzluk olarak geri dönmesi gibi sıkıntılarla karşılaşılmıyor. SF'li kişiliğinin bilincinde olduğu için korkularından kaçarak rahatlayabiliyor. Evde, işyerinde, arkadaşlar arasında ve akrabalar tarafından efendi biri olarak bilinir, sevilirim. Toplantılara, misafirliklere, eğlencelere gitmek beni korkutur, telefonlar bile rahatsız eder. 3-5 kişinin içinde olduğu ortamlarda genelde konuşmalara katılım sağlamam, sıkılırım, laf bana gelince de tökezlerim. Yine de sosyal fobimin çok ileri seviyede olduğunu düşünmüyorum. Bunun bir hastalık olduğunu bilmeden evvel meğerse epey yol katetmişim(eskiye nazaran) ama hala da hayatımı çok kötü etkiliyor. Bekarken kimseyle muhatap olmak istemediğim zamanlarda, kafama göre çıkar takılır, rahatlardım. Evlenince maalesef sorumluklar, zorunlu bulunulması gereken ortamlar, mecburen yapılması gerekenler, bir de elden geldiği kadar uyum gösterildiği halde karşılığını görememek mutlu edemeyince de mutlu olamamak insanın psikolojisini alt üst ediyor.
Bakınız eşimin her istediğini yapmama rağmen hiç bir şey yapmamış oluyorum ve her yaptığım güzel şey hemen unutuluyor isteklerin sonu yok ama en azından bir süre mutlu olunması gerektiğini sanıyorum. Kendi adıma mutlu olmak için çok büyük şeylere ihtiyacım yoktur. Az ile yetinmeyi, hayatı kabullenmeyi, katlanmayı bilirim.(bence bu da hastalıktan kaynaklı). Ancak benim gibi bir SF'linin hayatına başkasını dahil etmesi intihar gibi birşey. Çünkü gerektiği yerde gerektiği gibi konuşamamak, her denileni haksızlığa uğramak pahasına kabul etmek aslında efendilik gibi görünse de en yakınınızdaki bile(evlilikte eş) elinizde olmadan sergilediğiniz bu efendiliğinizden zamanla aşırı derecede rahatsız olmakta ve bu eğer(evlilik gibi) kaçamayacağınız bir durumsa hayatınızı zehir etmektedir. Bu yüzden de SF'li olarak(özellikle erkekler için) kendinize güven konusunda çok sorun yaşıyorsanız evlenmeden önce çok iyi düşünün. Hatta evlenmeyin. Hepimize geçmiş olsun.
Yorum