Arkadaşlar sorum şu sizce davranışlar mı kimyayı değiştirir yoksa kimya mı davranışları değiştirir?İnsan beyninde ki kimyasalların, insanın davranışlarına etki ettiği bugün biliniyor.Zaten ilaç tedavilerindede (sf fobililerin tedavileri) beyindeki nörotransmitterler (serotonin,asetilkolin,dopamin,histamin...) bunların 82 tane olduğunu duydum.Bunların ayarıyla oynayarak tıp bir çok hastalığı tedavi etmeye çalışıyor.örneğin antidepresanlar genelde serotonin üzerinden etki ediyor.Bir yerde Maymunlar üzerinde deney yapmışlar.Lider maymunun serotonin seviyesi diger maymunlara oranla 2 kat daha fazla çıkmış.Daha sonra maymunlardan birinin serotonin seviyesini artırmışlar.Serotonin seviyesi eski haline gelinceye kadar liderliğini kimseye kaptırmamış.SİZCE DAVRANIŞLAR KİMYAYI ETKİLER Mİ? yorumlarınızı bekliyorum.
Duyuru
Collapse
No announcement yet.
Nörotransmitterler
Collapse
X
-
Re: Nörotransmitterler
Orjinal yazı sahibi: HANSArkadaşlar sorum şu sizce davranışlar mı kimyayı değiştirir yoksa kimya mı davranışları değiştirir?İnsan beyninde ki kimyasalların, insanın davranışlarına etki ettiği bugün biliniyor.Zaten ilaç tedavilerindede (sf fobililerin tedavileri) beyindeki nörotransmitterler (serotonin,asetilkolin,dopamin,histamin...) bunların 82 tane olduğunu duydum.Bunların ayarıyla oynayarak tıp bir çok hastalığı tedavi etmeye çalışıyor.örneğin antidepresanlar genelde serotonin üzerinden etki ediyor.Bir yerde Maymunlar üzerinde deney yapmışlar.Lider maymunun serotonin seviyesi diger maymunlara oranla 2 kat daha fazla çıkmış.Daha sonra maymunlardan birinin serotonin seviyesini artırmışlar.Serotonin seviyesi eski haline gelinceye kadar liderliğini kimseye kaptırmamış.SİZCE DAVRANIŞLAR KİMYAYI ETKİLER Mİ? yorumlarınızı bekliyorum.
Yorum
-
nörotransmiterler bi uyartının nöronlar arası boşluklarda iletimini sağlar. onları kuvvetlendirebilir ya da zayıflatabilir. bazı ağrı kesiciler de sinapslara yani nöronlar arası boşluklara etki ederek nörotransmiterlerin görevini tam olarak yapmasını engeller böylece ağrı hissetmeyiz meselajust a smile
Yorum
-
Orjinal yazı sahibi: HANSmaymunlar ile ilgili deneyin kaynağını hatırlamadığımdan ,istediğiniz gibi degerlendirmekte özgürsünüz.
Yorum
-
Orjinal yazı sahibi: HANSherşeyi bilim gözlügü ile değerlendirenler olabilir,herşeyi madde olarak görenlerde olabilir.O insanların kendi görüşüdür.Benim sorum bir örnek üzerinden değildi. Sadece üyelerin, insan davranışlarının kimyaya etkisi hakkında görüşünü almak istedim.
Insan davranislarinin vucut kimyasina etkisi hakkinda "gorus" istiyorsunuz da; size "Hmmm.... ben anksiyete hissettigimde, yumusak dokularimda pH azalmasi hissediyorum, bu da norotransmitter etkisini azaltiyor, sulfur ve/veya hidrojen baglarini olumsuz etkiliyor" turunden bir gorus mu bu???? Konuya TAM olarak hakim olmadan gorus belirtmenin mumkun oldugu bir soru degil korkarim sizinki. Bunu ya bilirsiniz, ya da bilmezsiniz ama kimya hakkinda "dedikodu sohbeti" de pek mumkun degil. Bilimin temel tasi hakkinda bilimsel olmayan tartisma acmaya calismayin lutfen, cunku bu komedisel olur
Yorum
-
Bu ikilem içeren soruların cevabı genelde ikisininde payı var oluyor.
Diğer yandan demek istediklerin o kadar da anlaşılmayacak şeyler değil sadece okuyanın içinde anlamaya biraz istek olsun yeter . Bence maymunların deneyi ile ilgili çok kesin bilgiye sahip olmaman tepki gösterilmesi gereken bir şey değil. Sonuçta bilim dünyası bütün gözlerini buraya çevirip, acaba üyeler ne yorum yapıcak diye beklemiyordur öyle değilmi . Ama insan yeterki birisine çatmak istesin değilmi. Elbet bi bahane bulur.
Doğru olan hata yapanın hatasını yüzüne vurup, onla dalga geçip onu geri çevirmek değil, hatasını düzeltip, ona yol göstermektir.
Yorum
-
Bu gerçekten önemli bir soru hans.Şimdi sorunun kendisine geçmeden başka bir noktaya değinelim.Burada SF diye bahsi geçen konu yanılgıya çok açık.Eğer çocukluktan gelen kişilik özellikleri ve yanlış fikirler varsa bu durum çeşitli terapi şekilleriyle aşılabilir ancak durumları SF ile başlayan ama rahatsızlıkları çoğalan bireyler varsa hem terapi hem ilaç tedavisi daha etkili olacaktır.Diğer rahatsızlıklarda da terapi iyi gelebilir ama aynı amaca hizmet etmez.Birde yaygın anksiyete bozukluğu var ki yaşınız, kişiliğiniz, daha önceki hayatınız ve şu anki dünya görüşünüz nasıl olursa olsun zaman zaman kıskaca alır ve yoğun dönemlerinde her ortamda sebepsiz ve yoğun anksiyete durumları yaratabilir.Bu sitede genel anlamda insanların düştükleri en büyük hata şu: Bazı kişilerin karakter yapılarından ötürü sorunlar baş göstermiş olsada zamanla bu sorun artıp başka rahatsızlıklarada kapı açmış ve ilerlemiş ama kişiler bunun bilincinde değiller.Bu yüzden hem bakış açılarının değişmesine hemde kimyasal desteğe ihtiyaçları var.Bunu yapmadıkları için aynı kısır döngüde...Bu çevresel etkenli başlayan 1. rahatsızlıksa 2. içinde şöyle söyleyebiliriz.Hastalığın başgösterdiği döneme kadar hayatını çok iyi yaşamış olmasına rağmen belirli bir dönemde eş zamanlı olarak pek çok şey üst üste binmiş ve kişiyi yıpratmışsa buda çevresel başlayan 2. rahatsızlık olabilir.
1 numaralı bireylerde terapiye çok daha ihtiyaç vardır çünkü yeni bir duruş kazandırılması gerekir.2 numaralı bireylerde terapi iş görmez çünkü semptomların başı kopmuştur.Terapi ancak kişiye sabır kazandırması ve o süreci kabullenmesi açısından yardımcı olabilir.
Bu konu ayak üstü açılamayacak kadar karışık.Hep niyette kaldı
Şimdi direk soruya dönersek bu duruma ve hastalığa görede değişir. SF'li bireylerde kişilik özellikleri ciddi bir sorundur ve henüz o kadarıyla kaldıysa hafif dalgalı kimyayı irade değiştirebilir.İlerlediyse maalesef zor.Diğer hastalıklarda bazen kimya duygudurumu bozar, bazen duygudurum kimyayı ama iki durumda da bir noktaya gelinirki artık kimya yeteri kadar bozulmuştur ve duygu ve düşüncelerden bağımsız hareket edip mantıksız bir şekilde onlarıda aleyhinde kışkırtmaya başlar.Konunun tam olarak burasını hakkını vererek açmak için gerçekten çok uzun yazmak gerekiyor.Çoğu şeyin çatladığı noktada burası.Aslında ilaca ihtiyacı olan bir çok insan almıyor, aslında terapiye ihtiyacı olan bir çok insan ilaç alıyor.Aslında her ikisinede ihtiyacı olan kişiler her ikisinide yanlış zamanda alıyor.Samimiyetle söyleyebilirimki trajedilerin en büyük sebeplerinden biri yukarıda bahsettiğim durum hakkında insanların bilgisizliği.
Son olarak özetle şöyle diyeyim: Zaman zaman sadece kimyasal olarak başlayabilsede bazende duygu ve düşünceler kimyayı bozabilir.Eğer henüz kimya duygu ve düşünce sistemini kişinin mantığından bağımsız hale getirecek kadar ilerlemediyse oluşan küçük kimyasal dengesizlik yine kişinin iradesiyle düzelebilir.Fakat çizgiyi geçtiyseniz ( o çizginin ne olduğunu açmak çok ayrı bir emek ve konsantrasyon işi) nasıl bir farkındalık, irade ve bilgiye sahip olursan ol bu duruma karşı ilaçsız mücadele etmeye çalışmak yağmur damlalarından kaçmak için sağa sola zıplamaya benzer.Bunu anlamak o kadarda zor değildir. Şunu deneyin.
Eğer sorun olarak gördüğünüz şeylerin bütün açılardan farkında olmanıza ve anlamsızlığını bilmenize rağmen ve zihninizle daha önce çok uyum içinde olmanıza rağmen şimdi zaman zaman sizi bile güldürecek kadar zıvanadan çıkıyor ve bütün vücudunuzu etkisi altına alıyorsa papazı buldunuz demektirİster duygular kimyayı ister kimya duyguları bozmuş olsun o noktada kimya artık duyguları esir almış demektir.Eğer sorunlarınızın farkına vardıkça azaldığını ve üzerinizdeki yükün kalktığını hissediyorsanız o zaman düşünce yapınızda sorun vardır ve artık çözülmüştür.Burada şunada dikkat edinki bu süreç çok uzun sürmemeli.
Not:Bu durumu daha çok depresyon ve anksiyete halleri için yazdım.Şizofreni ve bipolar gibi rahatsızlıkları dışında tutmak lazım.:
Yorum
Yorum