Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Caddeler bana adeta gaz odası gibi geliyor

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Caddeler bana adeta gaz odası gibi geliyor

    23 yaşındayım ve kaygı bozukluğu tedavisi görüyorum. Bu sorun bende 2 yıldır var. İlaç terapisi alıyorum; Misol diye bir antidepresan kullanıyorum (bu ilaca başlayalı 11 gün oldu).

    Sorunumu kısaca anlatmam gerekirse; egzoz dumanında bulunan toksik maddelerin ve ağır metallerin beyin üzerinde olumsuz etkileri olduğuyla ilgili bazı haberler okumuştum. Bu durum beni korkuya düşürdü. Egzoz gazlarının IQ seviyemi düşüreceği konusunda aşırı derecede kaygılanmaya başladım. Yani “acaba bu zehirli gazlar bende zihinsel engelliliğe yol açar mı?” diye bir kaygı oluşuyor.

    Bu sorun yüzünden kendimi adeta eve kapattım ve asosyalleştim. Mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyorum. Çıktığımda da özellikle trafiğin olduğu yerlerde dolaşırken kaygı ve stres dolu oluyorum ve bir an önce işimi halledip eve dönmeye bakıyorum. Sokaklar ve caddeler bana sanki gaz odası gibi geliyor. Ve sık sık "acaba vücudumda biriken ağır metaller anormal düzeye ulaşmış mıdır?" diye düşünmeden edemiyorum.

    Anksiyete nedeniyle dışarıdayken nefes alışverişim de dengesizleşiyor. Daha hızlı ve derin bir şekilde soluk alıp veriyorum ve bunu bir türlü kontrol altına alamıyorum. Araştırdım; bu duruma “hiperventilasyon” deniliyormuş. Bu durum sokakta/caddede yürürken nefesime odaklanmam sonucunda oluşuyor. “Zehirli gazları solumamalıyım” diye düşünerek nefesime odaklanıyorum ve bu da doğal/otomatik bir şekilde nefes almamı engelliyor. Kapalı mekanlarda ise nefes alış verişim gayet normal. Ancak kaygı nedeniyle kapalı mekanlardaki nefes alışveriş ritmimi dışarıda koruyamıyorum.

    Bu sorunu yenmem için neler tavsiye edersiniz? Benzer sorunları yaşamış olanlar var mı? Psikoterapi bu konuda faydalı sonuçlar verir mi?
    Last edited by Ateşpare; 09-02-2013, 12:01 PM. Reason: yeni cümleler

  • #2
    Fikri olan yok mu?

    Yorum


    • #3
      psikiyatrinin verdiği ilaçlar yararı oldumu
      Hayatta yapabileceğiniz en büyük hata,
      sürekli bir hata daha yapacağımız KORKUSUDUR!

      Hayat budur.Onu hissedin , onu yaşayın ve ondan hoşnut kalın .

      Yorum


      • #4
        ilaç tedavin daha çok yeni sayılır. eminim ilerde faydasını göreceksindir. bende bir dönem basit bir hastalığımı araştırdığımda takıntı haline getirmiştim ve sürekli hastalancam iyileşemiycem kaygısı oluşmuştu. şuan bu durumdan eser yok. böyle durumlarda tedavinize devam edin ve bu tür konuları araştırma yönüne gitmeyin belliki şuan psikolojinizin zayıfladığı bir dönemdesiniz ve bunları okudukça dahada takıntılı hal alıyor. tedavinizi aksatmayın geçici bir durum
        Denizdeki damlaları sayın desem sayar mısınız? Canlar damladır, sonunda aynı denize damlayacağız.

        Yorum


        • #5
          Orjinal yazı sahibi: Ateşpare View Post
          23 yaşındayım ve kaygı bozukluğu tedavisi görüyorum. Bu sorun bende 2 yıldır var. İlaç terapisi alıyorum; Misol diye bir antidepresan kullanıyorum (bu ilaca başlayalı 11 gün oldu).

          Sorunumu kısaca anlatmam gerekirse; egzoz dumanında bulunan toksik maddelerin ve ağır metallerin beyin üzerinde olumsuz etkileri olduğuyla ilgili bazı haberler okumuştum. Bu durum beni korkuya düşürdü. Egzoz gazlarının IQ seviyemi düşüreceği konusunda aşırı derecede kaygılanmaya başladım. Yani “acaba bu zehirli gazlar bende zihinsel engelliliğe yol açar mı?” diye bir kaygı oluşuyor.

          Bu sorun yüzünden kendimi adeta eve kapattım ve asosyalleştim. Mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyorum. Çıktığımda da özellikle trafiğin olduğu yerlerde dolaşırken kaygı ve stres dolu oluyorum ve bir an önce işimi halledip eve dönmeye bakıyorum. Sokaklar ve caddeler bana sanki gaz odası gibi geliyor. Ve sık sık "acaba vücudumda biriken ağır metaller anormal düzeye ulaşmış mıdır?" diye düşünmeden edemiyorum.

          Anksiyete nedeniyle dışarıdayken nefes alışverişim de dengesizleşiyor. Daha hızlı ve derin bir şekilde soluk alıp veriyorum ve bunu bir türlü kontrol altına alamıyorum. Araştırdım; bu duruma “hiperventilasyon” deniliyormuş. Bu durum sokakta/caddede yürürken nefesime odaklanmam sonucunda oluşuyor. “Zehirli gazları solumamalıyım” diye düşünerek nefesime odaklanıyorum ve bu da doğal/otomatik bir şekilde nefes almamı engelliyor. Kapalı mekanlarda ise nefes alış verişim gayet normal. Ancak kaygı nedeniyle kapalı mekanlardaki nefes alışveriş ritmimi dışarıda koruyamıyorum.

          Bu sorunu yenmem için neler tavsiye edersiniz? Benzer sorunları yaşamış olanlar var mı? Psikoterapi bu konuda faydalı sonuçlar verir mi?
          sanırım sizde okb problemide var
          Не могу стоятъ, когда другие работают.Пойду полежу...

          Yorum


          • #6
            Zaten öyle.. "gibi geliyor" değil evet öyle. Ne zaman dışarıya çıkıp havayı solumak istesem (özellikle geceleri) genzim sızlıyor. Sigara içerken bu kadar yanmıyor boğazım..

            Yorum


            • #7
              Orjinal yazı sahibi: RecepSolar
              Egsoz gazları elbette ufakta olsa , uzun vadede olsa , sağlığımıza zarar veriyordur.
              http://saglikbilgini.com/egzoz-gazinin-zarari.html
              Egsoz gazları Astım , bronşit , kanser vb hastalıklara yakalanmamıza sebebler zincirinden bir tanesi olabilir.

              Bu zararlı gazların içinde araçlardan çıkan egsoz gazlarıda var. Bu egsoz gazlarıda azaltılacak ve ayrıca zaten elektrikli araçların gelişimide sağlanıyor. Bir 10-15 seneye kalmaz Elektrikli araçlarda yavaş yavaş yaygınlaşır..

              Elektrikli araçlar çoktan yaygınlaşırdı hatta 1940 lerde bile yaygınlaşırda da işin içinde petrol var. Dünya geneli büyük Ağababalar petrol bitmeden elektrikli araçları yaygınlaştırmak istemediler. Dünyada petrolünde bitmesine bütün rezervlerin tükenmesinede zaten bir 40-50 sene kaldı.

              http://tr.wikipedia.org/wiki/Kyoto_Protokol%C3%BC
              iyi bir 50 sene dişini sıkarsa sorun yok

              aklıma gelmeyecek takıntılardan biri. bence bu korkuyu araştırmalardan edindiğine göre genetiğin ne kadar rol oynadığını da araştır. sana egzozun böyle bir zararı dokunmayacağına dair kendini aksi yönde ikna edebilirsen belki yardımı dokunabilir.
              :65:
              Orjinal yazı sahibi: V. HUGO
              İYİ OLMAK KOLAYDIR, ZOR OLAN ADİL OLMAKTIR.

              Yorum


              • #8
                Arkadaslar unutmayalım ki bizim en buyuk dusmanımız ne cevre kirliligi ne de baska olumsuzluklar. bizleri hasta eden en buyuk sey yine bizim beynimiz bizim düsünce tarzımız. bu tarz depresif yaklasımlardan kurtulmanın da en iiyi yolu şehirden uzaklasmak en azından bir surelıgıne, dogayla tertmiz havayla basbasa olabilcegin biryerlere gitmeni tavsıye edyorum arkadasım. mumkunse sabah gunes dogarken geziye cık ormanda, mumkunse dagların tepelerın zirvesını kesfe cık, gun dogarken pırıl pırıl sularda denıze gir, kimseler olmasın etrafında kimseler bozmasın duzurunu, ben eminim bir sure sonra anlıycaksın ki stres yapcak sıkıntı yapacak hiç birsey yok aslında yasadıgın hayatta. hersey bizim kafamızda kurguladıgımız kaosun bir parcası, sonra kendıne bir reset at ve kaldıgın yerden devam et hayatına. ha cok yuklenırsen bos gereksız fıkırlerle yap bunu yıne belkı braz daha ılerı git budefa zorla sınırlarını vucudununu sonra oyle bır hal al ki birdaha dolmasın beynın sacma verılerle. not: arkadaslar bizzat test edip onayladım belkı brılerıne de faydası olur
                İnsanların mukaddes mabetlerinin kutsal eşiğinden içeri,onlara rağmen adım atmayın.

                Yorum


                • #9
                  İlginiz ve tavsiyeleriniz için teşekkürler.

                  Yalnız olmadığımı bilmek biraz rahatlatıyor.

                  Gerçekten yaşamı ızdıraba dönüştüren berbat bir durum. Ve bunları düşündükçe, okudukça altından kalkamıyorum. Karamsar, kuşkucu ve mükemmeliyetçi bir yapıda olmamın da bu bozukluğun oluşmasında çok büyük etkisi var. Neyse ki etkili bir tedavisi var. Doktorumdan da memnunum. En kısa zamanda psikoterapi de almayı düşünüyorum.

                  İlaca yeni başladım ve henüz bir etki görmedim. İyileşme konusunda da sabırsızım. Zira ne derslerime odaklanabiliyorum ne de mutlu olabiliyorum.

                  Yorum


                  • #10
                    En çok kaygılandığım illetlerden biri kurşun zehirlenmesidir (bu zehirlenmenin havalı bir ismi de var: satürnizm). Zira kurşun, sinir sistemine zarar veren ve mental bozukluklara yol açan toksik bir maddedir. Egzoz gazında düşük oranda da olsa var.

                    Aslında bu kadar kaygılanmamın anlamsız olduğunu biliyorum ama yine de caddelerde dolaşırken sakin ve relax olmakta oldukça güçlük çekiyorum. Gördüğüm çalışır vaziyetteki arabalar bende hemen bir endişe ve hatta panik duygusu yaratıyor. Ayrıca kaygı nedeniyle ortaya çıkan “hiperventilasyon” yani hızlı ve derin bir şekilde soluk alıp verme durumu beni epey yoruyor.

                    Yorum


                    • #11
                      Evet dediğin gibi takıntılar insana zayıf yönlerinden saldırır. Ben de zihinsel becerilere çok önem veren biri olduğum için kaygı bozukluğu da onunla ilgili oldu.

                      Davranışçı bilişsel terapinin etkili olduğunu duymuştum ama özele mi gitsem yoksa devlete mi tam emin değilim.

                      Bir de terapistler bana tam olarak nasıl yardımcı olabilirler? İkna ederek mi?

                      Ben de kendime sık sık telkinler veriyorum:

                      “Kaygılanacak bir şey yok çünkü nükleer santrallerde, maden ocaklarında, benzin istasyonlarında, sanayi kuruluşlarında çalışan kişiler hemen her gün pek çok toksik maddeye maruz kalmalarına rağmen senin korktuğun gibi mental bozukluklara yakalanmıyorlar. Bir zamanlar İstanbul’da hava kirliliği tehdit edici boyutlara ulaşmıştı. Hatta gazeteler gaz maskesi dağıtıyordu. Bu dönemde yaşayan insanlar da zihinsel sorunlar veya öğrenim bozukluğu yaşamadı.”

                      Ancak yine de bu çabalardan verim alamadım. Aslında benim korktuğum şey zehirli gazlardan çok kendi nefes alışveriş şeklim. Daha önce de değindiğim gibi dışarıdayken (kaygı nedeniyle) hızlı ve derin nefes alıp veriyorum. “Bu kadar ağır metallerin/zehirli gazların olduğu bir ortamda aşırı nefes almak çok tehlikelidir” diye düşündükçe soluk alışveriş şeklim korktuğum yöne doğru kayıyor. Yani hiperventilasyon sendromu yaşıyorum ve bu durum beni tedirgin ediyor. Normalleştirmek için kasıyorum ama pek de başarılı olamıyorum. “Acaba soluduğum ağır metaller tolerans miktarını geçer mi?” diye düşünmek böyle bir duruma yol açıyor. Dikkatimi başka şeylere vermeye çalışmak çoğu kez sonuçsuz kalıyor.

                      Beynimi kemiren bu sorunlardan kurtulmak için kan tahlili yaptırmak istiyorum ama tam olarak nasıl yaptıracağımı/doktora ne diyeceğimi bilemiyorum. Nörolojiye gitsem yaparlar mı? Ya da bunu psikiyatriste mi söylemeliyim?

                      Roma İmparatorluğu’nun çökmesine yol açan nedenlerden birinin kronik kurşun zehirlenmesi olduğu söylenir. Roma İmparatorluğunun neden çöktüğü tarihçiler arasında hep tartışma konusu olagelmiştir. Bu konuya getirilen açıklamalardan biri de kurşun zehirlenmesi teorisidir. Bu teori jeokimyacı Dr. Jerome O. Nriagu tarafından 1983 yılında New England Journal of Medicine'da yayınlanan bir makalede dile getirildi. Bazı Roman aristokratlarında görülen çılgınlık, davranış bozuklukları ve gut hastalığı da bu teoriye bir delil olarak gösteriliyordu. Romalılar su taşımacılığını kurşun borularla yapıyorlardı. Yiyecek ve içeceklerini kurşun kaplarda saklıyorlardı. Makyaj malzemeleri ve kozmetik ürünleri kurşun içeriyordu. Bazı tarihçiler bu durumun Roma İmparatorluğunun gerilemesinde ve çöküşünde önemli rolü olduğuna inanıyor. Çünkü kurşun zehirlenmesi doğurganlığı azaltmakta ve zihinsel yetileri felce uğratmaktadır. Böylelikle de aristokrat sınıf devleti doğru dürüst yönetemez hale gelmişti. Kurşunlu besinlerle kısırlaşan, yeterince çoğalamayan, üstelik zeka ortalamaları da giderek azalan Romalılar güneyden Arapların, doğudan Macarların, kuzeyden İskandinavyalıların saldırılarına direnememişler.

                      Satürnizm aynı zamanda çocuklarda otizm sebebidir. Ne yazık ki bunları öğrenmek beni olumsuz yönde etkiledi.

                      Esenlikle…
                      Last edited by Ateşpare; 21-02-2013, 03:13 PM.

                      Yorum


                      • #12
                        Günlük hayatta maruz kalınan kurşun bilişsel yetilere zarar vermez ve vücut bunu tolere edebilir. Ancak buna rağmen hep tolerans düzeyini aşacağım kaygısı içinde oluyorum. Kendime telkinlerde bulunuyorum: “Sigara ve nargilede de kurşun var. Hatta daha başka ağır metaller de içeriyor. Ama bunları içen insanların bilişsel yetilerinde bir kayıp söz konusu olmuyor. Korkman anlamsız.”

                        Ancak lanet kaygılar yok olmuyor maalesef. “Acabalar”, ihtimaller bende bir huzursuzluğa neden oluyor.

                        Esenlikle.

                        Yorum


                        • #13
                          Ne yazık ki zihnimde egzoz gazı=zeka zehri şeklinde bir şartlanma oluşmuş durumda. Bu yüzden gördüğüm çalışır vaziyetteki arabalar bende hemen bir kaygı duygusu yaratıyor.

                          Sigara da içerdiği pek çok ağır metal yüzünden benim için “zeka zehri” statüsündeydi. Ancak bu konuda kendimi az da olsa psikolojik olarak rahatlatmayı başardım. Sigara içen ünlüleri düşündüm: Atatürk, Einstein, Stalin, Churchill, Che Guevara, Obama… Bu liste uzatılabilir. Hepsi zeki, yetenekli ve başarılı insanlar.

                          Egzoz gazı konusunda kendimi nasıl rahatlatabileceğimi bilemiyorum. Egzoz gazında en tehlikeli gördüğüm madde kurşundur.

                          Araştırmalarım sonucunda bazı ünlülerin kurşun zehirlenmesi yüzünden öldüğünü öğrendim. Efsanevi besteci Beethoven bunlardan biri. Nasıl zehirlendiği konusunda çeşitli varsayımlar var. Kimi yediği balıklardan kimi de kurşunlu cam armonikadan zehirlendiğini ileri sürüyor. İtalyan ressam Caravaggio, İspanyol ressam ve gravür sanatçısı Francisco de Goya, Hollandalı ressam Vincent Willem van Gogh gibi ünlü isimlerin de kurşun bazlı boyalardan zehirlendikleri yönünde bir takım tezler var. Söz konusu kişilerin kemikleri üzerinde yapılan DNA testleri bu tezleri doğrulamaktadır. Bu kişilerin hayatlarında da satürnizmin önemli belirtilerine rastlamak mümkündür (anemi, işitme kaybı, ağız iltihabı, davranış bozukluğu gibi).

                          Sonuçta bu kişiler kronik kurşun zehirlenmesi geçirmelerine rağmen becerileri ve hayal güçleri sayesinde üretken sanatsal aktivitelerine devam etmişlerdir.

                          Bunları düşünmek biraz rahatlatıyor ama yine de yetersiz kalıyor.

                          Sanırım beni rahatlatacak en etkili çözüm ağır metal testi yaptırmak. Ama ne yazık ki onu da her hastane yapmıyor. Bildiğim kadarıyla İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünde yapılabiliyor.

                          Esenlikle.
                          Last edited by Ateşpare; 15-02-2013, 10:08 PM.

                          Yorum


                          • #14
                            Hayır, yanılıyorsun. Bu masum bir takıntı değil. Masum olsaydı tedavi yolları aramazdım.

                            Okul başarımı, sosyal yaşamımı ve zihinsel performansımı olumsuz yönde etkiliyor. O yüzden mutlaka üstesinden gelinmesi gereken bir sorun.

                            EFT (Emotional Freedom Technique/Duygusal Özgürleşme Tekniği) diye bir tedavi yöntemi var. Anksiyete, panik atak ve fobi gibi sorunlarda etkili olduğu söyleniyor. Bu yöntemi deneyip sonuç alan var mı aranızda?

                            "Sigara da içerdiği pek çok ağır metal yüzünden benim için 'zeka zehri' statüsündeydi" demiştim. Sigaranın zararları konusunda internetten okuduğum bazı haberler de bu tezi onaylıyordu . Ancak bugün aksini iddia eden bir haberle karşılaştım:

                            Meğer sigara zekâya yararlıymış

                            Karadeniz Teknik Üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Üner Tan, zararlarının gözardı edilmemesi gerektiğine işaret etmekle birlikte, sigaranın yararları da olduğunu savundu. Bunların başında, sigaranın zekaya olumlu etkisinin geldiğini ileri süren Prof. Tan, içenler ve içmeyenler üzerinde yapılan bir araştırmada, tiryakierin akciğer hacimlerinin daha geniş olduğunun görüldüğünü, akciğer hacmi geniş insanların da, olmayanlara oranla daha zeki olduğunun gözlendiğini belirtti. Tan, iddialarını şöyle tamamladı: "Sigaradaki nikotin beynin çalışmasını olumlu etkiler. Sigara beyin faaliyetlerini azaltamaz. Aksine, sigara içenlerde, parkinson, alzheimer gibi hastalıkların gözlenmediği de görülmüştür."


                            Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/2002/01/20/yasam/ayas.html
                            İnsan bazen neye inanacağını şaşırıyor. Bu haberin tarihi biraz eski. Sigara konusunda yeni yapılan deneyler zekaya olumsuz yönde etkisi olduğunu söylüyor. Örneğin aşağıdaki haberi inceleyelim:

                            Sigara Zeka Seviyesini Düşürüyor

                            Tiryakilerle yapılan araştırma, sigara içmeyenlere göre zeka puanlarının daha düşük olduğunu ortaya çıkardı

                            İskoçya'da sigara üzerine yapılan geniş çaplı bir araştırma, sigara kullanımının IQ'yu gerilettiğini ortaya koydu. Edinburg ve Aberdeen Üniversiteleri tarafından yürütülen araştırmalarda, en az yarısı önceki hayatlarında sigara içmiş ve bırakmış olan, geri kalanı ise halen sigara kullanan 66 yaşındaki 465 kişinin idrak etme kapasiteleri ölçüldü.

                            Deneye tabi tutulan tüm kişiler aynı zamanda 1947 yılında İskoç ve İngiliz hastanelerinde çeşitli zihinsel testlerden geçirilmiş kişilerden seçildi. Bu kişiler daha sonra 2000 ve 2002 yıllarında yeniden zihinsel teste tabi tutuldu. 5 farklı testten geçirilen deneklerin sosyokültürel durumları, eğitimleri, alkol kullanımları ve meslekleri de göz önünde tutuldu. Araştırma sonucunda deneklerin sadece yüzde 1'inin yaşına uygun olarak zihinsel aktivitelerini tam olarak yerine getirebildiği tespit edildi.

                            Uzmanlar, bu durumun akciğerler vasıtası ile vücutta depolanan oksijen miktarı ve bunun diğer organlara yansımasıyla bir ilişkisi olduğunu ifade ediyorlar. Sigara kullanımı ile organların faaliyetlerini sürdürebilmeleri için ihtiyaçları olan oksijenin yeterince alınamadığına dikkat çeken uzmanlar, aynı durumun yüksek oranda oksijene gereksinim duyan beyin için de geçerli olduğunun altını çiziyor.

                            Güneş


                            http://www.kadinportal.net/saglik/76...ini-dusuruyor/
                            Ancak sigara tiryakisi olan pek çok entellektüelin varlığı da bir gerçek.

                            Aslında sorun tehdit unsurları karşısında beynimdeki alarm tepkisinin fazla hassas oluşu.
                            Last edited by Ateşpare; 17-02-2013, 02:56 PM.

                            Yorum


                            • #15
                              Zaman zaman hipokondriyak belirtiler de gösteriyorum. Yani bazen kendimi gerçekten zihinsel engelli gibi hissediyorum ve o an üzerime bir kasvet çöküyor. Bazen okuduğum bir metinde anlayamadığım bir kelime/cümle olduğu zaman kaygılarım yeniden canlanıyor.

                              Misol’ün yanında birkaç gündür doktor tavsiyesiyle anksiyolitik – spazmolitik bir ilaç olan tranko buskas da kullanıyorum. Ancak henüz ilaçların etkisini göremedim. Belki daha çok erken, belki dozu az geldi, bilemiyorum.

                              Ruhsal krizlerimi hafifletmek için başvurduğum çarelerden biri de korktuğum maddelere maruz kalan ünlülerin olup olmadığını araştırmak. Zaten yazımdan da bunu farketmişsinizdir.

                              Batı Roma İmparatorluğunun hikayesi benim için iç karartıcı bir örnekti. Diğer saydığım isimler ise az da olsa umut aşılayıcı.

                              Belki absürd bir talep olacak ama eğer kurşun, cıva veya zehirli gaz gibi sinir sistemini etkileyen maddelere maruz kalan başka ünlü/entelektüel isimler biliyorsanız, paylaşırsanız memnun olurum.

                              Biliyorum, bunlar kalıcı bir rahatlama sağlamaz, bir süre sonra uçacak/buharlaşacak ama az da olsa moral aşılaması için gerekli görüyorum.

                              Yorum

                              İşleniyor...
                              X