Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Bir Obsesifin Anıları

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Bir Obsesifin Anıları


    ..............

    ....
    Last edited by ulkeveozgurluk; 16-11-2015, 01:46 PM.

  • #2
    Valla bastan sona kadar okudum arkadasim gercekten hastaligi guzel ozetlemissin gercekten buyuk bi caba sarfetmissin cesaretinden dolayi seni ayrica tebrik ederim
    Arsız Ayaklar Altında Alın Teri...

    Yorum


    • #3
      okb yi mükemmel anlatmışsınız . bu küçücük şeyleri sürekli düşünüp büyütmek hayatı zehir ediyor .
      ego sum qui sum ...

      Yorum


      • #4
        Forumdaki Okb konusundaki en iyi yazılardan birisi hatta birincisi olmaya aday.
        İster mermi kullansın, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı.
        Malcolm X

        Yorum


        • #5
          Orjinal yazı sahibi: ulkeveozgurluk View Post
          Merhaba Değerli Arkadaşlar,
          26 yaşında öğretmen adayı 13 yıldır OKB tanısı almış biriyim ben.Paylaşacaklarım, bazı arkadaşları takıntılarını aşma konusunda motive edecektir diye umuyorum.Bu hastalık bende 11 yaşında tiklerle ortaya çıktı.Sürekli dua okuyup parmaklarımı saz çalar gibi oynatıyordum.13 yaşında ise yakınlarıma bir şey olacağı korkusu ve buna binaen gelişen dua kompulsiyonları ortaya çıktı.Bu yaş aynı zamanda fizyolojik olarak da ergenliğe girdiğim bir süreçti benim için.1 yıl sonrasında cinsel ve temizlik takıntılarım belirdi.Diğer takıntılarla kombine bir şekilde seyrettiğini de ifade etmeliyim bu arada.Belli sayıda mastürbasyon,belli sayıda el yıkamaları şeklinde kompulsiyonlarım vardı.El yıkama sayım 5'ti.Eve bir hasta geldiğinde temas ettiği yerleri misafir gittikten sonra hemen ıslak bezle silerdim.Hasta olacağım korkusuyla 1 ay duş almadığım olmuştur.Aynı dönem içerisinde de abdestim kabul olmadığı endişesiyle günde 5 defa boy abdesti aldığım oluyordu.Takıntılarımın ilk başladığı zamanda ailem özel bir psikiyatriste götürmüştü.Cipram 20 mg vermişti.13 yaşından itibaren bu yaşıma kadar dönem dönem 1 ya da 2 yıl kesintisiz süreli doktor tavsiyesiyle kullandığım oldu.Bir faydası oldu mu derseniz,evet oldu.Takıntıları ortadan kaldırmamakla birlikte depresyonu ortadan kaldırdı kuşkusuz.Sonra ERP yöntemini uyguladı psikiyatristim.Yani maruz bırakma.Bırak gelsin,bırak rahatsız etsin.İlaçtan görmediğim yardımı gördüm.Tabi irade hakimiyetiniz bu konuda önemli.Dini,cinsel,temizlik takıntılarımın hepsini aştım ve şu an bu konularda diğer insanlardan daha rahat bir insanım.Şu an takıntılarımın durumunu merak ediyorsunuz değil mi?Evet,yeni takıntılarım başladı.
          Bu hastalık hayatta neyi çok önemserseniz o cepheden saldırır size.Giyer kamuflajını çıkar karşınıza kim olduğunu bile anlamazsınız.Oysa en az sizin kadar zeki (çünkü sizin beyninizin eseridir) biri vardır o kamuflajın içinde.Kamuflajın rengi ya da biçimi bazen dini bazen toplumsal bazen ahlaki değerlerdir.(Ki ahlaki olarak beliren renkler daha zorludur,daha fazla yorar bireyi.Çünkü göreceli bir alandır.Kendi değerlerinizle birlikte başkalarının gözüyle de yargılarsınız kendinizi.)Görüntü ne olursan olsun kamuflajın içinde çocuklukta yaralanmış,örselenmiş ruhun bastırılmış geri dönüşü vardır ve yaralarınızla yüzleşip sağaltmazsanız sizi hep ziyaret edecektir olmadık zamanlarda.Mutluluklar hep yarım kalacak,sanki hep bir şeyler eksikmiş gibi yaşayacaksınızdır.
          Bir süredir takıntılarım ahlaki konularda yoğunlaşmış durumda.Çünkü insanların hakkına riayet ederek,dürüst yaşamaya çalışıyorum.Dolayısıyla en çok önemsediğim alan benim en zayıf cephem olmuş oluyor.Düşman da oradan sızıyor benliğime.Söylediğim şeyleri sürekli aklımdan geçiriyorum.İfadelerimde üzücü,kırıcı yanlar olmasa bile karşı tarafı üzmüş olabileceğimi düşünüyorum.Karşımdaki insanda kırılmışlığın emareleri olmasa bile kafamda onu üzdüğüm düşüncesini atamıyorum.Söylediklerimin yanlış anlaşılacağını düşünüyorum.Birinin söylediği şeyleri sanki unutacakmışım gibi sürekli aklımdan geçiriyorum.Bir zaman sonra insanlardan kendimi izole etmeye başlıyorum ki yanlış anlaşılmayayım.Girdiğim her ortamda kendimi kabul ettirmiş,iş hayatında çalışkan,düzenli ve sorumlu olmama rağmen değersizlik hissi hakim ruhuma.Nedensiz hüzün çöküyor bazen zihnime.Oysa her şey yolunda oluyor genelde.İlaçlar da çözüm olmuyor bu durumuma.En son Anafranil 75 mg kullandım.OKB konusunda doktorum en iyisi bu demişti.Yan etkilerini göz önünde bulundurarak içtim fakat bir değişim olmadı ve bıraktım.Kız arkadaşımdan gizlemiştim rahatsızlığımı.Duyunca en az benim kadar üzüldü.Bana çok destek oldu aşmam konusunda.Seviyorum hayatı,sevgilimi de ama bu rahatsızlık içimde olanı çevreme ve sevgilime sunmama engel oluyor.Performansımı çok düşürüyor.Oysa kendimi bu hastalığın pençesinden kurtarırsam sanki kanatlanıp uçacakmışım gibi güçlü hissediyorum.
          Şunu da söylemek isterim arkadaşlar:OKB ortalama üstü bir zekanın hastalığıdır.Herkes OKB olamaz yani Çocukluğumdan beri hep kendimden yaşça büyük insanlarla sohbet ettim.Yaşıtlarımda her şey çocukça geliyordu bana.Bugünde arkadaşlarımın bazıları benden yaşça çok büyük insanlardır.Çektiğin acılar kadar olgunlaşırmışsın ya,ondan belki de.Biliyorum bu hastalığı bir atlatmış olsanız sizler en başarılı,en çalışkan,en sorumlu insanlar olacaksınız.Siz de benim gibi düşünüyorsunuz.Ama işte bir olabilse!
          Hastalığın yaratıcı tarafları da yok değil hani.Sözlüklerden seçtiğim güzel OKB paylaşımlarını paylaşıyorum:

          sevdiğin şeylere yapılan eleştirilere tahammül edememek, yıllar önce söylenmiş en ufak kötü şeyleri bile unutamamak,

          tarihlere takmak, tarihleri ezberlemek,

          ufacık şeyleri bile kafanda planlamak, sürekli her şeyin en küçük, en gereksiz detaylarını düşünmek, hep düşünmek, düşünmek, hiçbir zaman rahatlayamamak,

          sevdiğin insanların beğenmediğin bir özelliğine takıp hemen soğumak, insanlarla düzgün bir ilişki yürütememek,

          en iyi kurgu dalında ödül alabilecek seviyede kafanda kurmak, kurmak, kurmak, gerçeğin öyle olmadığını görene kadar da kendini, kafanda kurduklarına gerçekten inandırmak ve kendini inandırdığın olaylar için üzülmek,

          sürekli her şeyi kontrol etme isteğinin ve çabasının sonucu olarak kendi kontrolünü kaybetmek, mutsuzluktan kurtulamamak, özgüveni yitirmek, depresyondan çıkamamak, yaşayamamak ve bütün bu saçma şeylere, belirtilere rağmen, hasta olduğunu başlangıçtan yaklaşık 8 yıl sonra, doktor yardımıyla fark edebilmek.

          bir yandan bildiğin, yaşamaya alıştığın hayatı sürdürürken, belli zamanlarda kafanın içinden birtakım seslerin yükselmesi, bazen çok fazla yükselmesi hatta zaman zaman gerçek düşüncelerini bastırması durumudur.
          her şey yolundayken hatta hayatınızda hiç olmadığınız kadar mutluyken birdenbire her şeyin değişeceğinden, tepetaklak olacağından korkmaya başlarsınız. ilkin bu düşünceyi dikkate almazsınız. sonra gerçekte olanın şüphelerinizi desteklemediğine kendinizi inandırırsınız. bu da bir süre iş görür. fakat kuşku dinmez, olanla değil, olacağını sandığıyla ilgilenir. yavaşça kök salar. sonunda sizi tamamıyla esir eder, avuçları arasında sıkar, nefes aldırmaz.
          zihne yerleşen bir obsesyondan kurtulmak bazen aylarınızı alır. kurtulduğunuzu sandığınız sırada yeniden palazlanır, eskisinden daha şiddetli gelir. kişide zamanla bıkkınlık ve kendine güvensizlik oluşmasına neden olur. gözlerinizin önüne inen gri, kirli bir tül gibidir. hayat akmaya, siz hayatınızı sürdürmeye devam edersiniz fakat şeyler hep bu kirli tülün arkasındadır. tam olarak seçemez, hiçbir duygunuzu tam anlamıyla, doya doya yaşayamazsınız.

          pes etmenin de bir manası yoktur. zihni kemiren kuşkulardan kurtulmadan hayatın olağan, gevşek, her zamanki seyrine karışmak imkansızdır. bir an, yalnızca bir dakika aklınızdaki düşünceden uzaklaşmak, sanki hiç düşünmemişsiniz gibi, bütün o sancıyı çekmemişsiniz, normalmişsiniz gibi hissetmek istersiniz. bittiğindeyse bütün bu sıkıntılı zamanları hiç yaşamamış gibi dingin, huzurlusunuzdur. ta ki yeni bir obsesif düşünce ortaya çıkana dek...

          diken üstünde bir hayat yaşamak gibidir böyle olmak. her zaman huzursuz olacağınız bir yenilik (takıntı) bulursunuz. mutlu olabileceğiniz tek an ise herkesle ve her şeyle iletişimi kopardığınız yatağa girme ve uyku sürecidir. zaten insan bunlardan zevk alıp rahatlıyorsa öyle hayatın içine ancak hacet giderilir. bir takıntı biter, bir yenisi gelir. beyin daima üretimdedir. bazenunutmuş olduğunuz bir şey dahi, sırf yeni sonlanan bir takıntı sebebiyle tekrar akla gelir ve kafayı meşgul etmeye başlar. beyniniz varlığınızla savaş halindedir. sizi rahat bırakmaz. takıntı da takıntı haline gelir, takmadan yapamazsınız.
          okuyunca kendimi buldum.. hele takıntı bitince takıntıyla gelirdemıssın dogru.. bazen hersey hal edıom ama tuhaf adını koyamadıgım takıntı gelıo..

          özgüvenımız yüksek ama bu hastalık özgüvenımızı malesef dibe batırıyo..

          neyden korkarsan demıssın oda çok dogru.. aileme cinsel istismar yapma korkusu, hastalanmak korkusu, tipimi kaybetme korkusu hayatımı ceheneme cevirdi

          bi bendemi bunlar var diodm kendi kendime .. bende olan hersey sendede varmıs.. sasırdım

          Yorum


          • #6
            bazen hayallere dalarım gerçeğe dönmek istiorm ama sanki kompulsif zorluyo izin vermıyo..

            Yorum


            • #7
              İlaç tedavisinin yanısıra iyi bir terapistten terapi de alınsa atlatılamaz mı acaba?
              Şuna inanmak lazımdır ki, Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir (Mustafa Kemal Atatürk)

              Yorum


              • #8
                Orjinal yazı sahibi: iyimser View Post
                İlaç tedavisinin yanısıra iyi bir terapistten terapi de alınsa atlatılamaz mı acaba?
                Psikoterapi sürecini ve hastalığın etiyolojisini nasıl algıladığına bağlı olarak uygulayacağı terapi de değişir psikiyatristin.Her psikiyatrist bir psikoterapist değildir ayrıca.Psikoterapi uzmanlık eğitiminin dışında bir eğitimle alınabiliniyor.

                Yorum


                • #9
                  Orjinal yazı sahibi: ulkeveozgurluk View Post
                  Psikoterapi sürecini ve hastalığın etiyolojisini nasıl algıladığına bağlı olarak uygulayacağı terapi de değişir psikiyatristin.Her psikiyatrist bir psikoterapist değildir ayrıca.Psikoterapi uzmanlık eğitiminin dışında bir eğitimle alınabiliniyor.
                  ben her psikiyatr psikoterapisttir demedim zaten
                  Şuna inanmak lazımdır ki, Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir (Mustafa Kemal Atatürk)

                  Yorum


                  • #10
                    Anladım. Etkili tedavinin ilaç+psikoterapi olduğu söyleniyor.

                    Orjinal yazı sahibi: iyimser View Post
                    ben her psikiyatr psikoterapisttir demedim zaten

                    Yorum


                    • #11
                      Ben yazının birazını okudum ve bir de sonlara doğru okudum ama aslında bu tip yazıların okunmasının OKB hastaları için zararlı olduğunu da buraya yazmak istiyorum. Bundan psikolog ve psikiyatristler zaman zaman bahsetmiştir. Kimse bir başka OKB hastasına kendi takıntılarından bahsetmemeli çünkü belki farkındasınızdır, belki de bilmiyorsunuzdur ama bizim bu hastalığımız aynı zamanda kopyalama özelliğine de sahip yani birimizim yaptığı şeyi okur ve onu yapmaktan korkarsak, bir anda kafamıza takıldımı yandık gitti diyebiliriz. Çok tehlikeli şeyler bunlar, OKB hastaları sonuçlar ya da genel olarak sıkıntıları hakkında konuşmalı ama yaptıkları şeylerin ismini anmamalılar aslında. Zorlantı olarak bile kopyalayabiliyoruz, onun için, derdimizi döküyor ya da hastalığı anlatıyor olduğumuz bu konular bizim gibi hastaların okumaması gereken şeyler. Biz sadece bu tip yazıları takıntı özelliği belirtmeden yazmalıyız ki birbirimize yarar yerine zararımız dokunmasın veya illa yazmak istiyorsak başına uyarı koyarsak okumak istemeyenlerimiz yani bu durumu bilenler okumayız.

                      Yorum


                      • #12
                        Orjinal yazı sahibi: ulkeveozgurluk View Post
                        Merhaba Değerli Arkadaşlar,
                        26 yaşında öğretmen adayı 13 yıldır OKB tanısı almış biriyim ben.Paylaşacaklarım, bazı arkadaşları takıntılarını aşma konusunda motive edecektir diye umuyorum.Bu hastalık bende 11 yaşında tiklerle ortaya çıktı.Sürekli dua okuyup parmaklarımı saz çalar gibi oynatıyordum.13 yaşında ise yakınlarıma bir şey olacağı korkusu ve buna binaen gelişen dua kompulsiyonları ortaya çıktı.Bu yaş aynı zamanda fizyolojik olarak da ergenliğe girdiğim bir süreçti benim için.1 yıl sonrasında cinsel ve temizlik takıntılarım belirdi.Diğer takıntılarla kombine bir şekilde seyrettiğini de ifade etmeliyim bu arada.Belli sayıda mastürbasyon,belli sayıda el yıkamaları şeklinde kompulsiyonlarım vardı.El yıkama sayım 5'ti.Eve bir hasta geldiğinde temas ettiği yerleri misafir gittikten sonra hemen ıslak bezle silerdim.Hasta olacağım korkusuyla 1 ay duş almadığım olmuştur.Aynı dönem içerisinde de abdestim kabul olmadığı endişesiyle günde 5 defa boy abdesti aldığım oluyordu.Takıntılarımın ilk başladığı zamanda ailem özel bir psikiyatriste götürmüştü.Cipram 20 mg vermişti.13 yaşından itibaren bu yaşıma kadar dönem dönem 1 ya da 2 yıl kesintisiz süreli doktor tavsiyesiyle kullandığım oldu.Bir faydası oldu mu derseniz,evet oldu.Takıntıları ortadan kaldırmamakla birlikte depresyonu ortadan kaldırdı kuşkusuz.Sonra ERP yöntemini uyguladı psikiyatristim.Yani maruz bırakma.Bırak gelsin,bırak rahatsız etsin.İlaçtan görmediğim yardımı gördüm.Tabi irade hakimiyetiniz bu konuda önemli.Dini,cinsel,temizlik takıntılarımın hepsini aştım ve şu an bu konularda diğer insanlardan daha rahat bir insanım.Şu an takıntılarımın durumunu merak ediyorsunuz değil mi?Evet,yeni takıntılarım başladı.
                        Bu hastalık hayatta neyi çok önemserseniz o cepheden saldırır size.Giyer kamuflajını çıkar karşınıza kim olduğunu bile anlamazsınız.Oysa en az sizin kadar zeki (çünkü sizin beyninizin eseridir) biri vardır o kamuflajın içinde.Kamuflajın rengi ya da biçimi bazen dini bazen toplumsal bazen ahlaki değerlerdir.(Ki ahlaki olarak beliren renkler daha zorludur,daha fazla yorar bireyi.Çünkü göreceli bir alandır.Kendi değerlerinizle birlikte başkalarının gözüyle de yargılarsınız kendinizi.)Görüntü ne olursan olsun kamuflajın içinde çocuklukta yaralanmış,örselenmiş ruhun bastırılmış geri dönüşü vardır ve yaralarınızla yüzleşip sağaltmazsanız sizi hep ziyaret edecektir olmadık zamanlarda.Mutluluklar hep yarım kalacak,sanki hep bir şeyler eksikmiş gibi yaşayacaksınızdır.
                        Bir süredir takıntılarım ahlaki konularda yoğunlaşmış durumda.Çünkü insanların hakkına riayet ederek,dürüst yaşamaya çalışıyorum.Dolayısıyla en çok önemsediğim alan benim en zayıf cephem olmuş oluyor.Düşman da oradan sızıyor benliğime.Söylediğim şeyleri sürekli aklımdan geçiriyorum.İfadelerimde üzücü,kırıcı yanlar olmasa bile karşı tarafı üzmüş olabileceğimi düşünüyorum.Karşımdaki insanda kırılmışlığın emareleri olmasa bile kafamda onu üzdüğüm düşüncesini atamıyorum.Söylediklerimin yanlış anlaşılacağını düşünüyorum.Birinin söylediği şeyleri sanki unutacakmışım gibi sürekli aklımdan geçiriyorum.Bir zaman sonra insanlardan kendimi izole etmeye başlıyorum ki yanlış anlaşılmayayım.Girdiğim her ortamda kendimi kabul ettirmiş,iş hayatında çalışkan,düzenli ve sorumlu olmama rağmen değersizlik hissi hakim ruhuma.Nedensiz hüzün çöküyor bazen zihnime.Oysa her şey yolunda oluyor genelde.İlaçlar da çözüm olmuyor bu durumuma.En son Anafranil 75 mg kullandım.OKB konusunda doktorum en iyisi bu demişti.Yan etkilerini göz önünde bulundurarak içtim fakat bir değişim olmadı ve bıraktım.Kız arkadaşımdan gizlemiştim rahatsızlığımı.Duyunca en az benim kadar üzüldü.Bana çok destek oldu aşmam konusunda.Seviyorum hayatı,sevgilimi de ama bu rahatsızlık içimde olanı çevreme ve sevgilime sunmama engel oluyor.Performansımı çok düşürüyor.Oysa kendimi bu hastalığın pençesinden kurtarırsam sanki kanatlanıp uçacakmışım gibi güçlü hissediyorum.
                        Şunu da söylemek isterim arkadaşlar:OKB ortalama üstü bir zekanın hastalığıdır.Herkes OKB olamaz yani Çocukluğumdan beri hep kendimden yaşça büyük insanlarla sohbet ettim.Yaşıtlarımda her şey çocukça geliyordu bana.Bugünde arkadaşlarımın bazıları benden yaşça çok büyük insanlardır.Çektiğin acılar kadar olgunlaşırmışsın ya,ondan belki de.Biliyorum bu hastalığı bir atlatmış olsanız sizler en başarılı,en çalışkan,en sorumlu insanlar olacaksınız.Siz de benim gibi düşünüyorsunuz.Ama işte bir olabilse!
                        Hastalığın yaratıcı tarafları da yok değil hani.Sözlüklerden seçtiğim güzel OKB paylaşımlarını paylaşıyorum:

                        sevdiğin şeylere yapılan eleştirilere tahammül edememek, yıllar önce söylenmiş en ufak kötü şeyleri bile unutamamak,

                        tarihlere takmak, tarihleri ezberlemek,

                        ufacık şeyleri bile kafanda planlamak, sürekli her şeyin en küçük, en gereksiz detaylarını düşünmek, hep düşünmek, düşünmek, hiçbir zaman rahatlayamamak,

                        sevdiğin insanların beğenmediğin bir özelliğine takıp hemen soğumak, insanlarla düzgün bir ilişki yürütememek,

                        en iyi kurgu dalında ödül alabilecek seviyede kafanda kurmak, kurmak, kurmak, gerçeğin öyle olmadığını görene kadar da kendini, kafanda kurduklarına gerçekten inandırmak ve kendini inandırdığın olaylar için üzülmek,

                        sürekli her şeyi kontrol etme isteğinin ve çabasının sonucu olarak kendi kontrolünü kaybetmek, mutsuzluktan kurtulamamak, özgüveni yitirmek, depresyondan çıkamamak, yaşayamamak ve bütün bu saçma şeylere, belirtilere rağmen, hasta olduğunu başlangıçtan yaklaşık 8 yıl sonra, doktor yardımıyla fark edebilmek.

                        bir yandan bildiğin, yaşamaya alıştığın hayatı sürdürürken, belli zamanlarda kafanın içinden birtakım seslerin yükselmesi, bazen çok fazla yükselmesi hatta zaman zaman gerçek düşüncelerini bastırması durumudur.
                        her şey yolundayken hatta hayatınızda hiç olmadığınız kadar mutluyken birdenbire her şeyin değişeceğinden, tepetaklak olacağından korkmaya başlarsınız. ilkin bu düşünceyi dikkate almazsınız. sonra gerçekte olanın şüphelerinizi desteklemediğine kendinizi inandırırsınız. bu da bir süre iş görür. fakat kuşku dinmez, olanla değil, olacağını sandığıyla ilgilenir. yavaşça kök salar. sonunda sizi tamamıyla esir eder, avuçları arasında sıkar, nefes aldırmaz.
                        zihne yerleşen bir obsesyondan kurtulmak bazen aylarınızı alır. kurtulduğunuzu sandığınız sırada yeniden palazlanır, eskisinden daha şiddetli gelir. kişide zamanla bıkkınlık ve kendine güvensizlik oluşmasına neden olur. gözlerinizin önüne inen gri, kirli bir tül gibidir. hayat akmaya, siz hayatınızı sürdürmeye devam edersiniz fakat şeyler hep bu kirli tülün arkasındadır. tam olarak seçemez, hiçbir duygunuzu tam anlamıyla, doya doya yaşayamazsınız.

                        pes etmenin de bir manası yoktur. zihni kemiren kuşkulardan kurtulmadan hayatın olağan, gevşek, her zamanki seyrine karışmak imkansızdır. bir an, yalnızca bir dakika aklınızdaki düşünceden uzaklaşmak, sanki hiç düşünmemişsiniz gibi, bütün o sancıyı çekmemişsiniz, normalmişsiniz gibi hissetmek istersiniz. bittiğindeyse bütün bu sıkıntılı zamanları hiç yaşamamış gibi dingin, huzurlusunuzdur. ta ki yeni bir obsesif düşünce ortaya çıkana dek...

                        diken üstünde bir hayat yaşamak gibidir böyle olmak. her zaman huzursuz olacağınız bir yenilik (takıntı) bulursunuz. mutlu olabileceğiniz tek an ise herkesle ve her şeyle iletişimi kopardığınız yatağa girme ve uyku sürecidir. zaten insan bunlardan zevk alıp rahatlıyorsa öyle hayatın içine ancak hacet giderilir. bir takıntı biter, bir yenisi gelir. beyin daima üretimdedir. bazenunutmuş olduğunuz bir şey dahi, sırf yeni sonlanan bir takıntı sebebiyle tekrar akla gelir ve kafayı meşgul etmeye başlar. beyniniz varlığınızla savaş halindedir. sizi rahat bırakmaz. takıntı da takıntı haline gelir, takmadan yapamazsınız.
                        Cok faydali eline saglik.

                        Yorum


                        • #13
                          alıntılar çok uzun bu kadar uzun alıntı yapmasaydınız daha iyi olurdu

                          Yorum

                          İşleniyor...
                          X