Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Tehlikeli Ritalin & Concerta Kuşağı!

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Tehlikeli Ritalin & Concerta Kuşağı!

    Bu ilaçları kullanan yada çevresinde kullanan yakınları olan üyelerimizin aşağıdaki yazıya bir göz atmalarını kesinlikle öneririm. İyi forumlar

    “amerika da her yıl bir milyonun üzerinde artan sayıda çocuk, ritalin almaya başlıyor. okullarda sabahın 10'unda çoğu erkek olan çocuklar sıraya dizilerek kuşlar gibi ağızlarını açıyor ve her birinin ağzına bir ritalin veriliyor; uslu, itaatkar, zombi gibi çocuklar olsunlar diye, okulun ve öğretmenlerin işi zorlaşmasın diye. Bu manzara amerikanın hemen her ilkokulunda her gün yaşanıyor. kuyruktaki çocukların ortak özelliği hade “hiperaktivite/dikkat eksikliği sendromu” hastalığından muzdarip olmaları.”

    iki yıl önce yazdığım bir yazıda bu manzaranın bir gün ülkemizde de yaşanmasından korktuğumu dile getirmiştim. sandığımdan da çabuk gerçekleşiyor türkiye'de. hem de devlet eliyle. geçen yıl ilk taramada istanbul'da 490 kurbanlık hade'li çocuk tespit edildi. bu sayının bu sene ve her sene hızla artacağından hiç şüpheniz olmasın. tabii ki ilk etapta ilaçla “tedavi”nin sözü edilmiyor. ama çok kısa zamanda ritalin'le tedavinin(!) tek tedavi yöntemi olarak bu çocuklara sunulacağına bahse girerim.

    “ilaç en son başvurulması gereken yoldur” diyen psikiyatristler ve okul yönetimi nedense ilaca ilk sarılanlar oluyor. yani lafta terapi,
    uygulamada ilaç... ve gerçekte var olmayan bir “hastalık” için.

    uyuşturucu probleminin böylesine arttığı zamanda devlet eliyle
    çocukları uyuşturmanın arkasında hiç de masumane niyet olduğuna inanmıyorum. unvaninin sayginliğini maddi çıkarlar için kullanan, onların unvanını kullanan firmaların nalıncı keseri görüşlerini bilimsel doğru olarak topluma sunan psikiyatristler, doktorlar ne yazık ki her toplumda vardır.

    ritalin sentetik kokaindir ve uyuşturucu piyasasinda tanesi beş
    dolardan satiliyor

    ritalin nedir? ritalin, çocuklarda sakinleştirici etkisi yapan
    amfetamin ailesinden bir dragdır. afyon, kokain ve morfin ile birlikte skala ii kategorisinde yer alan, güçlü bağımlılık yaratan, yoksunluğu psikoza ve intihara kadar sürükleyebilen bir yasal drag. yani kokainin sentetik hali. iştah kaybı, kilo kaybı, uykusuzluk, kalp çarpıntıları, baş dönmesi, eklem ağrıları, mide bulantısı, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi sıkça görülen yan etkileri var. halusinasyonlara, gittikçe artan anormal ve
    garip davranışlara neden olabiliyor. çocuğun bedeni yasal olanla olmayan arasındaki farkı bilmiyor ki. aynı derecede bağımlı oluyor. ritalin hapı, amerika ve hollanda başta olmak üzere uyuşturucu piyasasında sokakta tanesi 5 dolara satılan, ezilerek burundan çekilerek ya da enjekte edilerek alınan bir drag. yani hiperaktif teşhisi konmamış gençler arasında da kullanılan popüler bir drag ve kokainden çok daha ucuz. bir zamanlar kokain eroin ve amfetamin de yasaldi ve mucize ilaç olarak tedavi amaciyla kullaniliyordu

    bir zamanlar kokain, eroin ve amfetamin de yasaldı ve bağımlılık
    yapmadığı savunuluyordu.

    kokain, 1800'lü yılların mucize ilacıydı. soğuk algınlığı, ağrı
    dindirici, anti depresan olarak hatta bebeklere kolik tedavisi olarak
    veriliyordu.

    eroin, morfin bağımlılığının tedavisi için üretilmiş bir ilaçtı. morfin
    de daha önce afyon bağımlılığının tedavi ilacıydı. tıpkı bugün eroin
    bağımlılığından kurtulmak için eroinden daha güçlü bağımlılık yaratan methadon'un kullanılması gibi. bakalım yarın methadon bağımlılığından kurtulmak için ne tür ilacı piyasaya sürecekler. bu bira bağımlılığından kurtulmak için doktorun votkaya başlamasını önermesi gibi bir şey.

    amfetamin ikinci dünya savaşında tüm ülkelerin askeri pilotlarına ve daha sonra askerlere veriliyordu.

    abd'de 1940'lı yıllarda depresyon ve uykusuzluk tedavisi için amfetamin kullanılıyordu.

    Bu da, zamanla dünya çapında bir amfetamin salgınına yol açtı ve bu salgın ancak çok büyük harcamalar sonucunda yavaşlatılabildi. bu durum abd, kanada, ingiltere ve avusturalya hariç bir çok ülkenin ritalin'e karşı büyük bir tepki geliştirmesine yol açtı. fransa'da bugün ritalin yerine psikoterapi uygulanıyor.

    abd'de ise, psikoterapi pahalı bir yöntem olduğu için kurumların onayı ile hiçbir psikoterapi uygulanılmadan ritalin veriliyor.

    journal of the american medical association'a göre 6 yaş altı gruptaki çocuklarda da –hatta 1 yaşın altındakilerde bile- ritalin kullanımı gün geçtikçe artıyor. hem de ilaç firması novartis ritalin'in 6 yaş altı çocuklarda kullanılmaması gerektiğini belirttiği halde.

    bir hastalik nasil yaratilir

    başlangıçta psikiyatri, hiperaktivitenin “beyin hastalığı” olduğunu
    ileri sürdü. beyin hastalığı olduğunu gösteren hiçbir kanıt
    bulunamadığında bu kez “minimal beyin hastalığı” olduğu iddia edildi. minimal beyin hastalığı tezi de kanıtlanamayınca bu kez “minimal beyin bozukluğu” olarak tanımlandı. bu da kanıtlanamayınca ismi yeniden değişerek “dikkat
    eksikliği bozukluğu” oldu. bu çocuklar video oyunları oynarken, kendi hoşlarına giden şeylerle ilgilenirken hiç de dikkat eksikliği çekmedikleri halde, biyopsikiyatri savunucularının ve ilaç firmalarının ısrarlı propagandaları sonucunda gerçek bir hastalık olarak toplumda hızla kabul görüyor.

    hiperaktivite denilen bir hastalığın olmadığına dair yapılan ciddi
    araştırmalar hasır altı ediliyor. psikiyatrist diane guinness,
    hiperaktivite hastalığını(!) “imparatorun yeni giysisi “ olarak tanımlıyor. “hastalığı biz yarattık, ona tıbbi kutsallık kazandırdık. şimdi yüzümüzü kızartmadan, yarattığımız canavardan nasıl kurtulacağımızı bilemiyoruz”
    diyor. ilaç firmalarının sponsorluğunda yapılan araştırmalar için büyük miktarlarda paralar almış, unvanlarını ortaya koymuş psikiyatristlerin gerçeği itiraf etmesinin gerçekten zor iş olduğunu söylüyor.

    Devamı aşağıda>


    ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
    ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
    ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
    уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

  • #2
    ilaç firmalari destekli saygin(!) kurumlar

    ilaç firmalarının maddi desteklerini esirgemediği kurumların kendisi başlı başına bir yazı dizisi konusu. üniversitelerin araştırma birimleri, amerikan psikiyatri derneği (ama), amerikan eğitim departmanı, okul aile birliği, ulusal akıl sağlığı enstitüsü (nimh), ilaç firmalarından maddi destek alan kurumlardan sadece birkaçı. silah sanayii kadar girift ilişkilerle çark müthiş dönüyor.

    amerika'da hiperaktif çocuk ailelerinin oluşturduğu ülke çapında
    şubeleri olan ch.a.d.d. derneği de ilaç kullanımını savunarak, ritalin'i üreten novartis ilaç firmasının bonkör bağışlarından yararlanıyor. ayrıca hiperaktif teşhisi konmuş fakir ailelerin çocuklarına sosyal sigorta sisteminden her ay 400-600 dolarlık yardım da yapılıyor. üstelik bu paranın nasıl harcanacağına dair hiçbir kısıtlama getirilmiyor. bu aileler çocuklarının hasta olarak damgalanmasından hiç de şikayetçi değil. havadan para geliyor aileye. bu aileler ch.a.d.d. üyesi tabii ki.

    çocuğun “hasta” olması, anne babayı suçluluk duygusundan da beraat ettiriyor.

    hade hastaliğinin(!) belirtilerine göre çocuk olmanin kendisi bir
    hastalik

    pediatrik nörolojist dr. fred baughman “hiperaktivite bir
    kandırmacadır. tek bir bilimsel kanıta bile dayanmaksızın, psikiyatristler, bu “hastalığın” belirtileri arasında şunları sayıyorlar:

    . ödevine dikkatini yöneltememek

    . kolayca dikkatinin dağılması

    . sıklıkla dinlemiyor görünmesi

    . bir aktiviteyi tamamlamadan diğer aktiviteye başlaması

    . ödevi için gerekli şeyleri sıkça kaybetmesi

    . başkalarının sözünü kesmesi

    . grup içinde sırasını beklemede güçlük çekmesi

    . soruların yanıtını hiç beklemeden vermesi

    . sonuçlarını düşünmeden, fiziksel olarak tehlikeli aktivitelerde
    bulunması

    . çok konuşması

    . sessizce oynamakta zorluk çekmesi

    . sandalyede uzun süre oturamaması

    . sandalyede kıpır kıpır olması

    . kendisine söylenenlere itaat etmekte zorluk çekmesi

    bu listede yer alan maddelerden 8 ya da daha yukarısı bir çocukta
    mevcutsa, o çocuk hade hastası olarak etiketlenebilir.” diyor.

    bu tanıma göre çocuk olmanın kendisi bir hastalık oluyor... ve her
    nasılsa çocukluk dönemi geçtiğinde bu hastaların yüzde 90'ında “iyileşme”
    görülüyor. ilaçla tedavi görse de görmese de. çünkü hade'li çocukların sadece yüzde 10'u hastalıklarını(!) 25 yaşın üzerine taşıyor. toplumda sorunlu insanların sayısı bundan çok daha yüksek.yaş ilerledikçe kendi kendine geçen ilginç bir hastalık bu hade.

    ister bir psikiyatristin ofisinde, ister sınıfta yapılan hiperaktivite
    teşhisi, teşhisi koyan kişinin unvanı ne kadar şatafatlı olursa olsun,
    kişisel görüşünden başka bir şey değil. bu hastalığın hiçbir tıbbi
    testi yok. var diyenler düpedüz yalan söylüyor. uyduruk bir hastalığın tıbbi testi nasıl olabilir ki!

    hiperaktivite ve dikkat eksikliği sendromu olarak tanımlanan bu
    “hastalık” gerçekte anne ve babaların çocuklarına, öğretmenlerin öğrencilerine yaklaşımlarındaki “dikkat ve ilgi eksikliği”nden kaynaklanıyor. ama bunu anne babaların da, öğretmenlerin de kabul etmesi çok zor. kim sorumluluk almak ister ki?

    büyüklere prozac çocuklara ritalin

    “doktor söylüyorsa doğrudur” diyerek çocuklarına ritalin vermenin
    gerekliliğini savunan anne babaların arasında alkol ve/veya hapla duygusal sorunlarını bastıranların oranı yüzde 83. hap çözümler arayışı içinde prozac toplumunun yetişkinleri kendilerini haplarla, yasal olan ya da olmayan maddelerle uyarırken ve uyuştururken, çocuklarını haplardan uzak tutmalarını nasıl bekleyebiliriz?

    büyüklere prozac, xanax, seroxat, valium, içki, çocuklara ritalin,
    dexedrine, adderall. sonuç: uyuşmuş bir toplum.

    nevrotik biyopsikiyatrinin yalanlari

    psikiyatristlerimizin çoğu, amerika'nın vahşi kapitalizm anlayışıyla
    uyguladığı her şeyi gözü kapalı doğru kabul ediyor. zaten ilaç sanayii
    olmasa psikiyatristler varlıklarını nasıl sürdürebilirler ki!
    psikiyatriste gidip de eline reçete tutuşturulmayan kaç kişi tanıyorsunuz?

    okulların ve eğitim sisteminin zavallı durumu içinde öğretmenler ilgi ve sevgi açlığı çeken bu çocuklara nasıl yaklaşacağını bilmiyor. işte
    burada psikiyatrinin başı çektiği akıl sağlığı kurumları ve ilaç
    firmaları ailenin, okulun, toplumun ve devletin veremediği ilgi ve dikkat eksikliği boşluğunu, ağzının suyu akarak doldurmak için pusuda bekliyor.... ve hiperaktivite ve dikkat eksikliği (hade) diye bir hastalık uyduruluyor. bu yazıya sığmayacak kadar uzunlukta dönen dolaplar sonucu bu hastalık(!) psikiyatri el kitabına yasal olarak giriyor. girmesi gerekiyor, çünkü amerikan sağlık sisteminin doktor-ilaç firmaları-sigorta saç ayağının tıkırında işlemesi için hastalığın resmiyet kazanması gerekiyor. çocuğun ilgi ihtiyacının ifadesi olan yaramazlık ve sağlıklı kanalize
    edilememiş enerji fazlalığının adı “hiperaktivite”, özgüven eksikliğinden kaynaklanan utangaçlığın adı “sosyal fobi” gibi hastalık ismine büründükçe doktorlar psikotropik ilaç denilen yasal uyuşturucu/uyarıcıları hastaya yazabiliyor ve sigorta şirketi bunu karşılıyor. bu yüzden de amerika'da ritalinin önlenemez yükselişi ilk anda fakir, zenci ve erkek çocuklarına hiperaktivite tanımı konularak başladı. nasıl olsa ilacın
    parasını devlet ödüyordu ve çocuklar okullarda iyice ehlileşiyordu.

    psikolojide projeksiyon denilen bir savunma mekanizması vardır. kişi kendinde olan olumsuz bir özelliği başkalarına yansıtır. psikiyatri, çocuk-kurbanı suçlayarak, ebeveynlerin, ailenin, okulun ve toplumun “dikkat eksikliği”ni çocuklara yansıtarak, yetişkinleri ve sistemi sorumluluktan kurtardı. çocuklara teşhis koyarak, ilaçla uyuşturarak reforma acil ihtiyaç duyan yetişkin kurumlarını aklamayı seçti. çünkü psikiyatri de aynı reforma ihtiyaç duyan sistemin içinde yer alıyor.

    aile, okul sistemi sütten çıkmış ak kaşık. çocuklar ise suçlu.

    hastalık, hastalığı görenin kendi gözündedir.

    devlet, çocuklarımıza “uyuşturucuya hayır” kampanyaları düzenliyor. ama öte yandan kendi eliyle uyuşturucu vermeye hazırlanıyor. bu ne yaman çelişki!

    gerçek tedavi ne peki?

    • eğitim sisteminin çocukların ilgi ve merakını çekecek şekilde,
    duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarına da yönelik olması.

    • annenin babanın çocuklarına göstereceği gerçek ilgi ve sevgi. ne
    ilaç ne psikoterapi, bunun yerini tutamaz. ne yazık ki çoğu anne baba gerçek ilgi ve sevgiyi kendisi yaşamamış ki, çocuğuna verebilsin. kendisi ilgi ve sevgiye muhtaç bir “yetişkin çocuk.”


    ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
    ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
    ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
    уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

    Yorum


    • #3
      kendisi olamayan insanların kendisi olmaya izin verilmeyen çocuklarının hastalığının adı da ya hade oluyor, ya sosyal fobi.

      özgüven ve öz-değer geliştirerek değerlilik ve yeterlik duygusunu
      arttırmalarına yardımcı olmaktır gerçek çözüm desem size? bununla ilgili eğitim almak, okumak, araştırmak, kendimizle yüzleşmek, kendimizi tanımak için emek ve çaba göstermek gerek desem size. üff, yok mu bunun hapı?

      yaşasın psikiyatri ve ilaçlar.

      yeni hastaliklar pazara çikmaya hazirlaniyor

      psikiyatristlerin incil'i dsm-v 2010 yılında çıkacak. orada amerika'nın taze yarattığı yeni hastalıkların yer alması çalışmalarına şimdiden başlandı bile. hastalıklar kitapta yer almalı ki, ilaç, tıp ve sigorta şirketleri üçlüsü insanların hastalıklarından para kazansın.

      işte önerilen yeni hastalıklardan biri: ilişki bozukluğu hastalığı.
      şaka yapmıyorum. ciddiyim. eminim ilaç şirketlerinin finans ettiği
      araştırmalar sonucu ilişkilerimizi bir türlü sağlıklı yürütememizin nedeni biz değil, beynimizdeki “biyokimyasal dengesizlik” olacak. tamam hasta damgası yiyeceğiz ama karşılığında sorumluluktan ve suçluluk duygusundan kurtulacağız.

      yaşasın psikiyatri ve ilaçlar. ben size hepimiz toptan hastayız dememiş miydim? 2010'a az kaldı doktorum nerde?

      çocuğunuza hap almayi öğretirseniz onlar da hapçi olur.

      günümüz toplumu hasta bir toplum. nüfusunun üçte ikisinin obez olduğu amerika'nın jandarmalığını yaptığı dünya insanı hasta. eğitim sistemi hasta, sağlık sistemi hasta, değerleri hasta bir dünyada yaşıyoruz.

      beyinlerde hastalık var. ama çocukların değil, bu hasta düzeni inatla sürdürmeye çalışan yetişkinlerin beyinlerinde. derin ve emek gerektiren çözümler yerine hap çözümlerle günü kurtararak var olmaya çalışan yetişkinlerin dünyasında öncelikli değerlerin acilen sorgulanması gerek. ama sorgulayan beyin tehlikelidir günümüzün hasta sisteminde. “kral çıplak” diyebilecek kadar uyanık olmamalı çocuklar. büyüdüğünde boyun eğmeyi öğrenemez yoksa. itaatkar çocuk iyi çocuktur.

      ritalin'in yüzde 90'ını tüketen amerikalı çocukların ebeveynlerinin
      obezite, alkolizm, işkolizm gibi yasal hastalıklarının boyutlarına
      eriştiğimiz gün, bizim çocuklarımızın da hade ve ritalin alma oranı onlara benzer olacaktır. küçük amerika olmak değil mi rüyalarımız?

      çocuğunuza hap almayı öğretirseniz onlar da hapçı olur. uyuşturulan beyinler, daha iyi yönetilir. ebeveynler de okul yönetimi de, sistem de rahat eder. ama vicdanlar hangi uyuşturucuyla susturulabilecek? nereye
      kadar?

      kurt cobain de bir ritalin çocuğuydu

      bir zamanlar, enerji dolu, yaratıcı, özgür ruhlu zeki bir çocuk olan
      kurt cobain'in tipik bir zeki çocuk davranışları sergilemesinden
      hoşlanmayan bir psikiyatrist, onu sessizce oturtmak için, çocukluğunu bastırması için güçlü bağımlılık yaratan tehlikeli bir hapla onu “iyileştirmeye” başladı.

      ritalin cobain' de uykusuzluk yarattı. bu kez de rahat uyuyabilmesi
      için başka ilaçlar verildi. sakinleştiriciler.

      psikiyatristler, ritalin'in çocuğun derslerini çalışmasına yardım
      ettiğini iddia etmelerine rağmen, cobain, zayıf bir öğrenci olmaya devam etti ve nihayet okuldan atıldı. cobain'in diğer uyuşturuculara bağımlılığı, vahim fiziksel sorunları, garip davranışları ve nihayet intihara
      kadar uzanan yolculuğu işte böyle başladı.

      yıllar süren reçeteli ilaç alma alışkanlığı, onu sokak uyuşturucularına yönlendirdi. ritalin alan çocukların sıkça yaşadığı bir sonuçtu bu.

      tıpkı aktris jill ireland'ın hiperaktif olduğu için ritalin verilen
      oğlunun daha sonra kokain ve eroine geçiş yaptığı gibi.

      artık büyümüş olan eski bir ritalin çocuğu şimdiki kokain bağımlılığını şöyle açıklıyor; “şimdi ancak kokain ve speed alırsam kendimi “normal” hissediyorum.”

      cobain de eroin bağımlılığıyla yıllarca mücadele etmeye çalıştı. bırakmayı çok kez denedi ama başaramadı.

      ritalin'in yarattığı tıbbi sorunlar onu hayatı boyunca etkiledi.
      omuriliği eğriliği, boynuna asılı gitarın etkisiyle daha da arttı. yanan midesi ve mide bulantısı, onda intihar isteği yaratıyordu. cobain, eroini “midesinde yanan ateşi söndürebilen tek madde” olarak övüyordu. ama kimse ona mide ağrısının ritalin alan çocuklarda sıkça görülen bir yan etki olduğundan bahsetmemişti.

      doğuştan sahip olduğu artistik dehasıyla okulu bıraktıktan hemen sonra bir album yaptı ve geffen records ile kontrat imzaladı. ama reçeteli ilaçlarla başlayan bağımlılık yolculuğuna yasadışı uyuşturucularla devam ettiğinde , cobain'in uyuşturucu sorunu kritik duruma ulaşmıştı. eşi courtney love ve arkadaşları onu umutsuzca bir bağımlılık tedavisi merkezine yatırdı. merkeze yattığından 36 saat sonra, cobain, programı bıraktı ve seattle'in sakin bir bölgesinde yer alan evinin garajının üstündeki küçük odada başına tek bir kurşun sıkarak intihar etti. otopside
      kanında eroin ve yine bağımlılık yaratan reçeteli bir drag olan valium bulundu.

      intihar notunda, onu intihara sürükleyen iki şeyi şöyle açıklıyordu.
      yıllarca çektiği mide ağrısı ve artık tutkusunu yitirdiği müzikle
      beslenememesi. kimyasal olarak uyuşmuş cobain'i müzik terk etmişti. cobain, varoluş amacından, hayata sunmak üzere doğarken beraberinde getirdiği armağanından yoksun kalmaya dayanamamıştı.

      Nil Gün


      ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
      ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
      ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
      уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

      Yorum


      • #4
        Paylaşım için teşekkür ederiz revolutionist...

        Yazıda da açık bir şekilde yazıldığı gibi her geçen gün ''metilfenidat'' içeren ritalin ve concerta gibi ilaçların satışı artıyor. Sağlık çalışanı olarak bende elimden geldiği kadar ebeveynleri yan etkileri konusunda uyarıp ilaç yerine alternatif uygulamalara teşvik etmeye çalışıyorum ama işte...ne kadarını kurtarabiliriz bilmiyorum. Eskiye oranla bu tür ilaçlara olan talep belirgin şekilde daha fazla.

        Ayrıca prozac gibi ilaçları da doktorlar çok rahat bir şekilde 12 yaş üstü çocuklara yazıyor. Yine dikkat eksikliği için ''risperidon'' içeren bir antipsikotik olan risperdal solüsyon tarzı ilaçları da yazıyorlar. Bu konuda çok endişe verici...

        Biz olabildiğince bilinçlenip çevremizi uyaralım. Verilen her bir kimyasalın yarar-zarar ilişkisini doktora körü körüne güvenmek yerine kendimiz araştırıp çevremize de soralım. Çünkü bu tür ilaçları verirken yan etkileri anlattığımda mesela hastalar kullanma konusunda tereddüt yaşıyorlar. Doktorlar anlatmadığı için inanıyorlar onlara ama bunları öğrenince de vazgeçebiliyorlar.

        ve zaman geçtikçe kapitalist sistemin bu tür oyunları ile baş etmek daha da zorlaşıyor. Allah sonumuzu hayır etsin...
        bişnev...

        Yorum


        • #5
          revolutionist ve anka, ikisi de psikolog. ilaç yazma yetkileri olmadığı için körükörüne ilaçlara karşılar.
          günümüzde artık psikiyatrik hastalıkların organik beyin hastalıkları olduğu ve ilaçsız tedavinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
          tabi bu durum psikologları işsiz bırakıyor ve müşteri bulabilmek için ilaçlara çamur atma yarışına giriyorlar.

          Yorum


          • #6
            Psikolog değilim ve ilaç yazma yetkim de yok ama ilaç satmanın bana fayda getirdiği bir mesleğim var. Buna rağmen araştırıp öğrendiğim şeyleri bunlar yokmuş ya da zararlı değilmiş gibi önermek vicdanımı rahatsız ettiği için hastalara bilgi veriyorum. Yoksa hastalara zaten bir şeyleri dayatmıyoruz, sordukları zaman da bilgi verip yine doktor kontrolünde ortak karar vermelerini söylüyoruz.
            bişnev...

            Yorum


            • #7
              revolutionist ve anka, ikisi de psikolog
              Henüz psikolog değil, psikoloji öğrencisiyim.

              ilaç yazma yetkileri olmadığı için körükörüne ilaçlara karşılar.
              İlaç yazmaya körükörüne karşı değilim fakat küçüklükten beri zorunlu olmadıkça ilaç kullanmadan hastalıklarımı atlatmaya çalıştım.
              Gripsem terleyip duş alıp sıcak şeyler içtim. Karnım ağrıyorsa hafif yemekler yedim vs.
              Mümkün olduğu kadar ilaçları bünyemden uzak tutmaya çalıştım.
              Fakat tabiki geçiremedim hastalıklarda ikaç kullandım.
              Psikolog değil psikiyatrist olacak olsaydım da ilaç vermemeye çalışırdım.
              Doğal olmayan her türlü madde vücuda zararlı.

              günümüzde artık psikiyatrik hastalıkların organik beyin hastalıkları olduğu ve ilaçsız tedavinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
              Anka ve benim açıklamamızdan psikolog olduğumuz kanısına vardıysanız, bu açıklamada sizi psikiyatrist yapıyor olsa gerek..
              Eğer psikiyatristseniz hangi ilaç firması yurt dışı semineri için uçak biletinizi karşıladı?..
              Bu cümleyi kurarken hangi kaynaklardan yararlandınız?
              Bu sonucun güvenilirliği nedir?
              Uluslararası bilim çevrelerinde kabul görmüşmü?
              Hangi çevrelere yakın kaynaklarda destek bulmuş?
              Neredeyse dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen kesinlikte bir cümleyi kurarken, bence biraz daha dikkatli olmalısınız.

              tabi bu durum psikologları işsiz bırakıyor ve müşteri bulabilmek için ilaçlara çamur atma yarışına giriyorlar
              Psikologlar işsiz kalmaz, çünkü psikologların tek çalıştığı alan klinik değildir.
              Sosyal, gelişim, endüstriyel, deneysel vb.. bir çok psikoloji alt dalı vardır.
              Bizim gibi psikolojiyle yeni tanışan toplumlarda, bu alt dallar pek bilinmez, sizde bu duruma bir örneksiniz.

              İlaçlara çamur atmak gibi bir amacım yok.
              Oynanan kirli oyunlardan insan olarak birey olarak duyduğum üzüntüden dolayı burada bu yazıyı paylaşmak istedim.
              Siz istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz.
              Bana göre mesele, bilinçli ve kendini iyi yetiştirmiş bir insan olarak, çevremde uyarabildiğim kadar insanı uyarmak.
              İyi forumlar


              ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
              ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
              ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
              уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

              Yorum


              • #8
                ritalinle tanışıklığım 5 yıl öncesine kadar uzanıyor. kolaylıkla söyleyebilirim ki ritalin psikiyatrinin boktan hayatıma getirdiği yapay renklerden biridir. kolaylıkla diyorum çünkü, ritalin kullanmam gereken durumların olduğunu biliyorum ve ilaç da kendinden beklediğim performansı her seferinde layıkıyla yerine getiriyor. ayrıca kolaylıkla diyorum çünkü ritalinin bana uzun vadede neler yapabileceğini bilmiyorum. açıkçası araştırmak da istemiyorum, inanır mısınız sigaranın zararları bu kadar gözüme sokulmadan önce ben içtiğim her daldan daha çok keyif alırdım. dolayısıyla bütün hayatları boyunca ritalin kullanan deney farelerine ne olduğunu bilmemeyi seçiyorum. fakat psikiyatristinin yazdığı ilaçla bu kadar içli dışlı olma şansı herkese sunulmuyor. psikiyatristinin yazdığı ilaçları kullanmayı seçtiği için kullanmayan bir çok insan var, anladığım kadarıyla bu insanlar kullanmak mecburiyetinde kalıyorlar. e kullanmasın kardeşim, değil mi? kazın ayağı öyle değil. bir çok psikiyatrist tanrı rolüne soyunduğunun farkında olmadan ilaç yazabiliyor. zaten kaybedecek hiç bir şeyi kalmamış insan da bu tanrıcıkların her ağzından çıkanı yapmak mecburiyetinde kalıyor. buna kişinin içinde bulunduğu halet-i ruhiye(başka bir yolu yok herhalde kafası) kadar kişinin çevresindeki işgüzar insanların temelsiz fakat katı baskısı da sebep oluyor. bu konuda benimle aynı konuda olan psikiyatristler de var, hem de benim ifade edebildiğimden çok daha iyi ifade edebiliyorlar düşüncelerini. bakın bir tanesi ne demiş: "Kişisel destek olmadan insanlara psikoaktif ilaç vermek, insanların kafalarına helikopterden ekmek dolu kasalar atmaya benzer." neyse konuyu dağıtmadan sonuca geleyim, evet böyle bir pazar var, evet hiç takdir etmediğim bir iş yapıyorlar fakat ben şöyle düşünüyorum: tedavide ilaç kullanılmalı demek ne kadar fanatizmse ilaç kullanılmamalı demek de bir o kadar fanatizmdir.

                Yorum


                • #9
                  ritalinle tanışıklığım 5 yıl öncesine kadar uzanıyor. kolaylıkla söyleyebilirim ki ritalin psikiyatrinin boktan hayatıma getirdiği yapay renklerden biridir. kolaylıkla diyorum çünkü, ritalin kullanmam gereken durumların olduğunu biliyorum ve ilaç da kendinden beklediğim performansı her seferinde layıkıyla yerine getiriyor. ayrıca kolaylıkla diyorum çünkü ritalinin bana uzun vadede neler yapabileceğini bilmiyorum. açıkçası araştırmak da istemiyorum, inanır mısınız sigaranın zararları bu kadar gözüme sokulmadan önce ben içtiğim her daldan daha çok keyif alırdım. dolayısıyla bütün hayatları boyunca ritalin kullanan deney farelerine ne olduğunu bilmemeyi seçiyorum. fakat psikiyatristinin yazdığı ilaçla bu kadar içli dışlı olma şansı herkese sunulmuyor. psikiyatristinin yazdığı ilaçları kullanmayı seçtiği için kullanmayan bir çok insan var, anladığım kadarıyla bu insanlar kullanmak mecburiyetinde kalıyorlar. e kullanmasın kardeşim, değil mi? kazın ayağı öyle değil. bir çok psikiyatrist tanrı rolüne soyunduğunun farkında olmadan ilaç yazabiliyor. zaten kaybedecek hiç bir şeyi kalmamış insan da bu tanrıcıkların her ağzından çıkanı yapmak mecburiyetinde kalıyor. buna kişinin içinde bulunduğu halet-i ruhiye(başka bir yolu yok herhalde kafası) kadar kişinin çevresindeki işgüzar insanların temelsiz fakat katı baskısı da sebep oluyor.
                  Güzel bir özet olmuş

                  "Kişisel destek olmadan insanlara psikoaktif ilaç vermek, insanların kafalarına helikopterden ekmek dolu kasalar atmaya benzer." neyse konuyu dağıtmadan sonuca geleyim, evet böyle bir pazar var, evet hiç takdir etmediğim bir iş yapıyorlar fakat ben şöyle düşünüyorum: tedavide ilaç kullanılmalı demek ne kadar fanatizmse ilaç kullanılmamalı demek de bir o kadar fanatizmdir.
                  Düşüncelerinize katılıyorum
                  İlaç kullanmayı, ilaçsız atlatılamadığı durumlarda uygun görüyorum.
                  Malesef ki bir çok psikiyatristimiz tabiri caizse " her gelene bir ilaç gazlayıp " gönderiyor.


                  ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
                  ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
                  ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
                  уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

                  Yorum


                  • #10
                    Paylaşım için teşekkür ederiz revolutionist...
                    Ben teşekkür ederim anka


                    ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
                    ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
                    ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
                    уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

                    Yorum


                    • #11
                      Luxus denen ilacı kullanan var mı, ellerimde karıncalan ma yapıyor? Bilgisi olan yazarsa sevinirim.

                      Yorum


                      • #12
                        Oğlum 4 yıldır concerta kullanıyor. Doktorumuz bırakma seviyesine geldiğini söylüyor ama şunu söylemek isterim ki doktor ısrarla ilaç vermiyor, benim anlattıklarıma istinaden veriyor zorla içir de demiyor ben istesem kullandırtmam ama kullandırtmazsam ne olur?
                        bu iş hariçten gazel atmaya benzemez. Mecbur kalınınca içiliyor. Kötünün iyisi durumu. Yani içmezse dur durak bilmeyen okula hiçbir şekilde uyum sağlayamayan, kızınca tepkisini diğer çocuklara vurarak, onlara zarar vererek alan, okuldan atılmaya mahkum dolayısıyla eğitim alamayan, sosyalleşemeyen eve kapanmış bir çocuğunuz mu olsun istersiniz, yoksa eğitimini alan uyumlu bir çocuk mu olsun? kararı anne baba verecek, anne baba ilacı çocuğuma içirtmem derse, peki o çocuk büyüdüğünde neden beni tedavi ettirmediniz, neden okuyamadım neden ben böyleyim, hiç arkadaşım yok vs vs diye ailesine kızmayacak mı?

                        Revolotionİst sözüm sana değil sen bu yazıyı paylaşarak çok iyi ettin sağol. Sözüm Nil Gün'e!

                        Nil Gün ciddiye alınacak biri değil.
                        Şuna inanmak lazımdır ki, Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir (Mustafa Kemal Atatürk)

                        Yorum


                        • #13
                          bu yazıyı paylaşarak çok iyi ettin sağol
                          Önemli değil :RpS_smile:


                          ι ωαηт тσ яє¢ση¢ιlє тнє νισlєη¢є ιη уσυя нєαят ؟
                          ι ωαηт тσ яє¢σgηιzє уσυя вєαυту ιѕ ησт נυѕт α мαѕк ؟
                          ι ωαηт тσ ѕαтιѕƒу тнє υη∂ιѕ¢lσѕє∂ ∂єѕιяєѕ ιη уσυя нєαят ؟
                          уσυ мαу вє α ѕιηηєя вυт уσυя ιηησ¢єη¢є ιѕ мιηє !

                          Yorum


                          • #14
                            Zarardan zarara fark var. Biri kalkıp sigaradan kurtulmak için bağımlılık yapan başka bir ürün üretse, ancak bu yeni ürün çok daha az zararlı olsa gene itirazlar olacaktır. Muhtemelen ticari kaygılarla(malum sigara lobisi).Bütün herşeyin arkasında ticari kaygılar var. Concertanın reçetesinde yanlış hatırlamıyorsam tedavinin tamamlayıcısı diyor ancak tedavi olarak genelde başka bir şey uygulanmıyor gibi.
                            Concerta veya ritalinin zararlı olduğu şüphesiz. Ancak bireyin karşılaşabileceği daha farklı zararlarda var. İyimser bu konudan bahsetmiş. Daha öncede anlatmaya çalışmıştım. İlacı kullanıyorsanız(veya kullandırıyorsanız) mutlaka ilacın vücutta kaldığı süreyi en iyi şekilde değerlendirin. Mesela çocuk dağınıksa çocuğa düzenli olmayı öğretin. Mesala şu konularda kendini geliştirmesini sağlayın
                            1-işlerin ertelememek
                            2-Hayatta her işin kolay olduğunu,başlamanın bitirmenin yarısı olduğunu
                            3-dağınıklık
                            4-empati yeteneğinin gelişmesi
                            5-işlerini sakin bir şekilde yapması
                            gibi ilk aklıma gelen şeyler.
                            ilacı alıp bu tür bir eğitimde verilirse ilacın faydası maksimum olur diye düşünüyorum.
                            Ben geçmişte bu tür sorunu olupta gayet iyi işlerini yapan,hatta çok iyi yapan insanlar tanıdım. Bu kişiler bırakın ilaç içmeyi kendilerinde bu sorun olduğunun farkında bile değillerdi.

                            Yorum


                            • #15
                              Orjinal yazı sahibi: cankanak View Post
                              Zarardan zarara fark var. Biri kalkıp sigaradan kurtulmak için bağımlılık yapan başka bir ürün üretse, ancak bu yeni ürün çok daha az zararlı olsa gene itirazlar olacaktır. Muhtemelen ticari kaygılarla(malum sigara lobisi).Bütün herşeyin arkasında ticari kaygılar var. Concertanın reçetesinde yanlış hatırlamıyorsam tedavinin tamamlayıcısı diyor ancak tedavi olarak genelde başka bir şey uygulanmıyor gibi.
                              Concerta veya ritalinin zararlı olduğu şüphesiz. Ancak bireyin karşılaşabileceği daha farklı zararlarda var. İyimser bu konudan bahsetmiş. Daha öncede anlatmaya çalışmıştım. İlacı kullanıyorsanız(veya kullandırıyorsanız) mutlaka ilacın vücutta kaldığı süreyi en iyi şekilde değerlendirin. Mesela çocuk dağınıksa çocuğa düzenli olmayı öğretin. Mesala şu konularda kendini geliştirmesini sağlayın
                              1-işlerin ertelememek
                              2-Hayatta her işin kolay olduğunu,başlamanın bitirmenin yarısı olduğunu
                              3-dağınıklık
                              4-empati yeteneğinin gelişmesi
                              5-işlerini sakin bir şekilde yapması
                              gibi ilk aklıma gelen şeyler.
                              ilacı alıp bu tür bir eğitimde verilirse ilacın faydası maksimum olur diye düşünüyorum.
                              Ben geçmişte bu tür sorunu olupta gayet iyi işlerini yapan,hatta çok iyi yapan insanlar tanıdım. Bu kişiler bırakın ilaç içmeyi kendilerinde bu sorun olduğunun farkında bile değillerdi.
                              cankanak senden çok şey öğrendim ve öğrenmeye de devam ediyorum iyi ki varsın.
                              Şuna inanmak lazımdır ki, Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir (Mustafa Kemal Atatürk)

                              Yorum

                              İşleniyor...
                              X