ben dört yıldır depresyon hastasıyım. buradaki bir çok insan gibi.
hep nelerden şikayetçi olduğumuzu yazıyoruz. şu şöyle, şunu yapamıyorum, bu düzelmiyor...
ben artık önüme bakmak istiyorum. depresyona inat hayatı kucaklamak istiyorum. ama nasıl? nasıl, nasıl, nasıl?
birçoğumuz hastanelerden bağımsız özel doktorlara gidemiyor. özel hastanelerde fiyatlar baya düştü. fakat fiyatlar düşünce de randevu almak zorlaştı, doktorlar yorulmaya başladı. hem iyi bir doktor bulmak kolay mı? doktorlardan ümidi kestim, en iyisine uzun aralıklarla gözüküp ilaç istemek dışında birşey beklemiyorum onlardan.
ee doktorlardan ümidi kestik tamam. ya peki biz nasıl iyileşeceğiz? ilaçla deyip de güldürmeyin. biz nasıl iyileşeceğiz arkadaşlar?
soyut şeylerden bahsetmiyorum. somut olarak ne yapmalıyız?
hiç düşünmedim yarını. düşünmek istemedim. öğrenciyim, sizlerde çalışan. kimse işi gücünü bırakıp sakin kafayla insanlardan uzak bu hastalık üzerine düşünemiyor. zaman sıkıntımız da var, hemde gittikçe daralan...
ama bugün yarını düşünmek istiyorum. sizde düşünün. ben hüzünlü bir şarkıda, mutlu olduğum hayaller kurarken intiharla mı öleceğim? benim sonum böyle mi olacak?
somut olarak ne yapabiliriz? ölüme mahkum aids hastası mıyız? kimse bana neden bu karamsarsın diye sormasın. ben sadece dört yıldır böyleyim. on yıl ya on yıl. on yıldır hasta olan insanlar var. geçtim. her üç saniyede biri intihar ediyor dünyada.
örnek veriyorum öğle saatlerinde huzurlu olmak için ne yapabiliriz diye bir başlık açtım? dört beş saat geçti. olmuyor arkadaşlar olmuyor. tedavi sürecine dahil olmadıkça herşey boşa gidiyor.
iyileşmek istiyorum. ben iyileşmeyeceksem ne yapayım okulu, ne yapayım bunca eziyeti. artık herşey anlamsız geliyor. insanlardan soğuyorum, derslerden, herşeyden. bu yıl biraz daha iyi gibiydim. ama olmadı, düzelmedi. ve şimdi iki yıl önce nasılsam öyle olmak üzereyim. panik ataklar, her saniye aklımın içinde dolaşan hayatı zehir eden; nereden geldiğini bilmediğim düşünceler. başa sarıyor işte. peki ben ne yapabiliyorum. hiç. kocaman bir hiç.
arkadaşlar,
biz böyle mi öleceğiz?
hep nelerden şikayetçi olduğumuzu yazıyoruz. şu şöyle, şunu yapamıyorum, bu düzelmiyor...
ben artık önüme bakmak istiyorum. depresyona inat hayatı kucaklamak istiyorum. ama nasıl? nasıl, nasıl, nasıl?
birçoğumuz hastanelerden bağımsız özel doktorlara gidemiyor. özel hastanelerde fiyatlar baya düştü. fakat fiyatlar düşünce de randevu almak zorlaştı, doktorlar yorulmaya başladı. hem iyi bir doktor bulmak kolay mı? doktorlardan ümidi kestim, en iyisine uzun aralıklarla gözüküp ilaç istemek dışında birşey beklemiyorum onlardan.
ee doktorlardan ümidi kestik tamam. ya peki biz nasıl iyileşeceğiz? ilaçla deyip de güldürmeyin. biz nasıl iyileşeceğiz arkadaşlar?
soyut şeylerden bahsetmiyorum. somut olarak ne yapmalıyız?
hiç düşünmedim yarını. düşünmek istemedim. öğrenciyim, sizlerde çalışan. kimse işi gücünü bırakıp sakin kafayla insanlardan uzak bu hastalık üzerine düşünemiyor. zaman sıkıntımız da var, hemde gittikçe daralan...
ama bugün yarını düşünmek istiyorum. sizde düşünün. ben hüzünlü bir şarkıda, mutlu olduğum hayaller kurarken intiharla mı öleceğim? benim sonum böyle mi olacak?
somut olarak ne yapabiliriz? ölüme mahkum aids hastası mıyız? kimse bana neden bu karamsarsın diye sormasın. ben sadece dört yıldır böyleyim. on yıl ya on yıl. on yıldır hasta olan insanlar var. geçtim. her üç saniyede biri intihar ediyor dünyada.
örnek veriyorum öğle saatlerinde huzurlu olmak için ne yapabiliriz diye bir başlık açtım? dört beş saat geçti. olmuyor arkadaşlar olmuyor. tedavi sürecine dahil olmadıkça herşey boşa gidiyor.
iyileşmek istiyorum. ben iyileşmeyeceksem ne yapayım okulu, ne yapayım bunca eziyeti. artık herşey anlamsız geliyor. insanlardan soğuyorum, derslerden, herşeyden. bu yıl biraz daha iyi gibiydim. ama olmadı, düzelmedi. ve şimdi iki yıl önce nasılsam öyle olmak üzereyim. panik ataklar, her saniye aklımın içinde dolaşan hayatı zehir eden; nereden geldiğini bilmediğim düşünceler. başa sarıyor işte. peki ben ne yapabiliyorum. hiç. kocaman bir hiç.
arkadaşlar,
biz böyle mi öleceğiz?
Yorum