Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Nedeni ufak bile olsa uzayan ve büyüyen tartışmalar

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Nedeni ufak bile olsa uzayan ve büyüyen tartışmalar

    Merhaba site ahalisi, evlilik sorunları kısmına yazdım ama henüz nişanlıyız, 2 ay sonra düğünümüz var inşallah.

    Sorunumuzu özetlersem, Bazen öyle ufak basit konulardan tartışıyoruz ki sonucunda ben bu insanla yaşayamam demeye kadar gidebiliyor.

    Bu sürecin uzamasında bazı saptadığım nedenler yer alıyor:
    - hatalıyı aramak
    - ikimizinde hatayı kabul etmemesi
    - nişanlımın laf sokması ve tahrik edici konuşması
    - bende ki ani parlayan sinir
    - benim çok konuşmam, nişanlımın az konuşması.

    Tartışıyoruz tartışıyoruz bir sonuca varamıyoruz, varamadığımız gibi hem birbirimizi kırıyoruz, hemde yıpranıyoruz.

    Nişanlım el bebek gül bebek yetiştirilmiş, istedikleri olmuş, yanlış veya ters birşey yapsa bile babası birkaç söz söyleyip geçmiş 5 dk sonra normale dönmüşler bugüne kadar.

    Olaya benim açımdan bakarsam, bazen öyle bir olay oluyor ki, nişanlımın yanlış yaptığını düşünüyorum, bunu söylüyorum, ikaz ediyorum, belki biraz ters söylüyorum, fakat nişanlım kesinlikle yanlış yapmadığını söylüyor, olayı tartışmaya başlıyoruz, düzgünce konuşacağımız yerde daha igneleyici laflar söylüyor, varsa hatasını kabul etmiyor.

    ben "sinir ediyorsun" dersem, "sende beni ediyorsun" diyor, "aferin" dersem, "sana aferin" diyor.

    Kesinlikle söylediği bir sözde yanlışı olduğunu düşünmüyor, hata yapabilme olasılığı yokmuş gibi duruyor.



    her tartışmada "Sen melekmisin, tabiiki sende hata yapacaksın bunu gör" türü konuşmalar geçiyor. Çünkü birşeyi söylediğinde yada yaptığında hata olmuyor kesinlikle, ona göre haklı nedeni olması, yanlış yapmamamış olmasını gerektiriyor. Belkide bana yanlış geliyor yaptığı bilemiyorum.

    Fakat ufakta bir mesele olsa tartışıyoruz uzun uzun, tabii sinirler geriliyor, bağrışmalar, bazen o ağlıyor, sonra birşekilde düzeliyoruz ama bu nereye kadar?

    İşin garip yanı aradan bir saat falan geçipte sakinleşince konunun saçma olduğunu görüyoruz tekrar ama kırılganlık oluyor.

    bu sorun nedir? Anlaşmazlık dedikleri bu mu? Ne yapmamız lazım lütfen yardım edin. :roll:

  • #2
    evlendikten sonra da her gununuzun bu gunlarden daha iyi olmayacağını görmek icin kahin olmak gerekmez
    bunu bilirseniz bence daha iyi olur
    insan 7 sinde neyse 70 inde odur sozünü bilirsiniz
    siz hic değismeyeceksiniz
    esiniszde hic değismeyecek
    simdi kavga ediyorsaniz
    bir evin icinde cicim aylari gectikten sonra kavga etmemeniz imkansiz diye düsünyoruim
    ikinizinde bilinc altinda cok köklü bolgelere donülmedikce ve çozülmedikce ayni 7 yasinda olduğunz gibi hic değismeyeceksiniz

    Yorum


    • #3
      merhaba, biz 2 yıldır evliyiz. nişanlın anlattığın kadarıyla bana çok benziyor. sende eşime benziyosun. bizim de tartışmalarımız saçma ufak şeylerden çıkar hep ve çook büyür. tıpkı senin anlattığın süreç gibi. ilksen haklı belki nişanlın çok rahat tolore edilebilir, başka biriyle çok iyi geçinebilir hiç tartışmadan, ama senin gibi çabuk sinirlenen biriyle geçinmesi çok zordur böyle insanların. kendimden biliyorum
      nişanlıyken çok göze batmıyor belki de, ya da amaan zamanla düzelir nasılolsa diyosun. ama öyle olmuyo tabiki. ben 2 yıldır evliyim ve ufacık sebeplerden doğan kavgalardan, öfke nöbetlerinden, ufacık şımarıklıklarımın ya da kaprislerimin yol açtığı aslında hiç beklemediğim patlamalardan bunalmış durumdayım. ben de susamıyorum, belki çok konuşmuyorum ama çok güzel iğneleyici laflar edip susuyorum bu onu daha da delirtiyo. engelleyemiyorum kendimi. ağzıma geldi mi laf yutamıyorum işte. ve bu 2 yıllık süreçte bu patlamaların şiddeti iyice arttı. artık böyle durumlarda beni öldürecekmiş gibi üstüme yürüyo elini kaldırıp, hakaretler, küfürler falan... bu boyuta geldik yani. çoğu zaman evlendiğim güne lanet ediyorum. mutsusuz yani. belki o da, ben değil de bi başkasıyla evlenseydi, onu tahrik etmiycek biriyle, o da çok mutlu olucaktı ve böyle sinir krizleri geçirmiycekti.
      şimdi; nasıl yapsam da boşansam, acaba hala onu seviyomuyum, yoksa bu bi alışkanlık mı, boşanırsam acaba mutlu olurmuyum, sorun benim içimdeyse boşanmak neye yarar ki sorularıyla boğuşuyorum.
      sana tavsiyem senin sinirini yatıştırabilecek, seni daha da körüklemiycek biriyle evlen. ( bu tavsiyeyi yazarken yine de herşeye rağmen onunla evleneceğini biliyorum) ama yaşadığınız tartışmaların evlilikte daha da büyüyeceğini hesap et muhakkak. yine de evlenirsen onun şımarıklıklarını sana saldırı olarak ya da ne biliim aşağılama olarak algılama. onu bi çocuğu severmiş gibi sev hep. anlayışlı davran. senin sürekli, hiç azalmayan sevgin, ilgin ve anlayışın onu zamanla düzelticektir. çünkü o bu süreçte sadece sana güvenmeye çalışıyo. en azından benim için öyleydi. ama işe yaramadı
      square pack round hole

      Yorum


      • #4
        Şu 3 Günlük hayatta olur olmaz şeylerle hayatımızı zindan ediyoruz..olan sadece yıllarımıza oluyor

        Yorum


        • #5
          İğneleyici lafların dırdırın, karşı tarafı incitmek için özellikle yapılan tavırların ve terslemenin bir "şiddet" türü olduğunu biliyor musun?

          Hiç böyle düşünmemiş olabilirsin. Ama öyle. Kadınların erkeklerden çok daha fazla şiddet uyguladığı bir toplumda yaşıyoruz.

          Senin durumunda sorununu çözebilmiş bir erkek tanımıyorum ben. Keşke önerebilcek birşeyim olsaydı. En çok uygulanan yol erkeğin birgün tak edip kadına vurması ve kadına "bana psikolojik şiddet uygularsan ben de sana fiziksel şiddet uygularım" mesajını vermesi.

          Ama böyle olunca şiddet azalacağına 2 katına çıkıyor ve sonraki nesiller de şiddeti aileden öğreniyor. Yüzyıllardır aynı hikaye.

          Herşey ilişkide başlıyor aslında.
          Olduğumuz her şey düşüncelerimizin sonucudur
          -Buda-

          Yorum


          • #6
            Orjinal yazı sahibi: shadowoman
            ... 2 yıldır evliyim ve ufacık sebeplerden doğan kavgalardan, öfke nöbetlerinden, ufacık şımarıklıklarımın ya da kaprislerimin yol açtığı aslında hiç beklemediğim patlamalardan bunalmış durumdayım. ben de susamıyorum, belki çok konuşmuyorum ama çok güzel iğneleyici laflar edip susuyorum bu onu daha da delirtiyo. engelleyemiyorum kendimi. ağzıma geldi mi laf yutamıyorum işte. ve bu 2 yıllık süreçte bu patlamaların şiddeti iyice arttı. artık böyle durumlarda beni öldürecekmiş gibi üstüme yürüyo elini kaldırıp, hakaretler, küfürler falan... bu boyuta geldik yani. çoğu zaman evlendiğim güne lanet ediyorum. mutsusuz yani. belki o da, ben değil de bi başkasıyla evlenseydi, onu tahrik etmiycek biriyle, o da çok mutlu olucaktı ve böyle sinir krizleri geçirmiycekti.
            şimdi; nasıl yapsam da boşansam, acaba hala onu seviyomuyum, yoksa bu bi alışkanlık mı, boşanırsam acaba mutlu olurmuyum, sorun benim içimdeyse boşanmak neye yarar ki sorularıyla boğuşuyorum.
            sana tavsiyem senin sinirini yatıştırabilecek, seni daha da körüklemiycek biriyle evlen. ( bu tavsiyeyi yazarken yine de herşeye rağmen onunla evleneceğini biliyorum) ama yaşadığınız tartışmaların evlilikte daha da büyüyeceğini hesap et muhakkak. yine de evlenirsen onun şımarıklıklarını sana saldırı olarak ya da ne biliim aşağılama olarak algılama. onu bi çocuğu severmiş gibi sev hep. anlayışlı davran. senin sürekli, hiç azalmayan sevgin, ilgin ve anlayışın onu zamanla düzelticektir. çünkü o bu süreçte sadece sana güvenmeye çalışıyo. en azından benim için öyleydi. ama işe yaramadı
            Siz eşinize rahat rahat şiddet uyguluyorsunuz, o buna aynı şekilde cevap verecekken elini kaldırıp orada tutuyor, vurmuyo. Sadece hakaret edip rahatlamaya çalışıyor.

            Ve siz bu tutumu bile beğenmiyorsunuz.

            Rahat rahat şiddet uygulayabileceğiniz biriyle evlenebilirdim şeklinde bir düşünceniz de var.

            Hmmm. Bu da güzel.

            Aynı zamanda çok zengin de olsun mu?

            Umarım hayalinizdeki erkeğe kavuşursunuz.
            Olduğumuz her şey düşüncelerimizin sonucudur
            -Buda-

            Yorum


            • #7
              ...evlendikten sonra da bunları yaşamaya hazır olun bence...karşındakini değiştirmeye çalışmak yapılan hatalardan sadece biri...öyle kabul edememek...mucize bekleme..evlendikten sonra herşey güllük gülistanlık olmayabailir.... :!:
              yarın çok geç olabilir...

              Yorum


              • #8
                sevgili zeth,
                dırdırcı bir insan olmadım hiç. olayları tüm detaylarıyla bilmeden, bu şekilde etiket yapıştırıp, teşhis koymanız hoş olmamış bence. sonuçta ben de -buraya yazan herkes gibi- yargılanmak için yazmadım o yazıyı. ayrıca zengin koca da aramadım hiç, bilginize...
                square pack round hole

                Yorum


                • #9
                  mrhb ertp, şu an yazdıklarınız görünce yıllar öncesine döndüm, şu an evliyim eşimle evliliğimiz götürüyoruz bir şekilde ama bu günleri ilk göz ağrım eski nişanlıma borçluyum, abi biz erkekler biraz kaba ve anlayışsızız galiba hamurumuzda var, yazdıklarını okuyunca özlediğim günlere bir kez daha gittim, ilk nişanlımın kıymetini bilemediğimi biliyorum şu an düşününce o günlerde hep kandimi haklı sanıyordum olur olmaz sebeplerden onu azarlıyor bazen hakaret bile ettiğim oluyordu ben bbir bayana nasıl davranılması gerektiğini nasıl davranılmaması gerektiğini onda öğrendim ama bunu öğrenirken onu harcadım, şuan evliyim bunu söylemek kötü belki ama eski nişanlım eşimden her konuda çok daha doğru dürüst bir insandı ben onu kabalıklarımda anlayışsızlıklarımla egolarımla çok yıprattım onun ne kadar doğru bir insan olduğunu malesef o günlerde görememişim o günlerde gözüme hep suçlu hep kötü gelmeye başlamıştı, kusura bakma ama senin yazdıklarından biraz bunu çıkardım sende hep onu suçlu buluyorsun galiba, şu an elimde olsa zamanı geriye çeviebilsem onu başıma taç ederdim benim acemiliğimin kurbanı ettim inan gözün akkıtığım yaşlar o yıllarda benim için birşey ifade etmiyordu ama şu an ona yaptıklarım için kendime çok kızıyorum, çok değerli bir insandı ben o günlerde bunun farkında değilmişim kendi egolarım hırslarım huysuzluklarım yüzünden ona bağırıp çağırdıkça hakaret ettikçe kendi gözümde daha da değersizleştirmiştim onu ama yıllar intikamını çok acı aldı benden şu ana bir yuvam olsada ona yaptığım haksızlar yüzünden öğrendiklerim sayesinde bu yuvayı ayakta tutabiliyorum, tek tesellim rabbim karşısına hak ettiği gibi bir insan çıkardı, bildiğim kadarıyla eşi başına taç gönlüne sultan ediyormuş onu bu durum bir nebze beni teselli ediyor, yoksa ona karşı olan özlemim vijdan azabım beni ezip bitirecekti malesef ilk göz ağrısı asla unutulmuyormuş, abi sen benim yaptığım hatayı yapma bana kalırsa sahip çık öfkeni muhakkah dizginle kalbini kırma hassaslar gerçekten erkeklerden daha düşünceliler sadece içlerine daha kapanıklar ve daha gururlular bunları unutma sevgiye ve şefkate çok ihtiyaçları var inan şefkatsizlik onları öldürür, hele ki senin de ilk göz ağrınsa geç olmadan kendini topla bayanlar her zaman daha uyumlu ve ılımlıdır en sert bayan bile ama gururlu oluyorlar bunu belli edemiyorlar, rabbim yardımcın olsun mutlu olun inş

                  Yorum


                  • #10
                    bir ilişkide kıyaslama başladıysa sonun başlangıcını başlatmış olursunuz dikkat etmek gerek.

                    KuzuZade
                    Derdest etti gönlümü serabınla gelen nazarın, n'ola ki aslına rücu etse suret-i nigarın..BeyZade
                    BEYNİNİZİ değiştirin , HAYATINIZ değişsin... ( Dr. Daniel G. Amen )
                    Psikiyatrik rahatsızlığı olan bu kitabı okusun etkili çözüm bulacaksınız. !

                    Yorum


                    • #11
                      HSN80 gayet dürüst bir açıklama yapmış.Kendi hatalarını da görebilmiş.Aslında iki cinsin birbirine hiç benzemediğini,esasında bütün kadınların duygu dünyasının aynı olduğunu fakat insana renk katan kişiliklerin farklı olduğunu yıllar sonra anlayabilmiş.Ne güzel.Katıldığım ayrı bir nokta ise ilk göz ağrısı buda güzel bir tsbit.

                      Yorum


                      • #12
                        Orjinal yazı sahibi: hsn80 View Post
                        mrhb ertp, şu an yazdıklarınız görünce yıllar öncesine döndüm, şu an evliyim eşimle evliliğimiz götürüyoruz bir şekilde ama bu günleri ilk göz ağrım eski nişanlıma borçluyum, abi biz erkekler biraz kaba ve anlayışsızız galiba hamurumuzda var, yazdıklarını okuyunca özlediğim günlere bir kez daha gittim, ilk nişanlımın kıymetini bilemediğimi biliyorum şu an düşününce o günlerde hep kandimi haklı sanıyordum olur olmaz sebeplerden onu azarlıyor bazen hakaret bile ettiğim oluyordu ben bbir bayana nasıl davranılması gerektiğini nasıl davranılmaması gerektiğini onda öğrendim ama bunu öğrenirken onu harcadım, şuan evliyim bunu söylemek kötü belki ama eski nişanlım eşimden her konuda çok daha doğru dürüst bir insandı ben onu kabalıklarımda anlayışsızlıklarımla egolarımla çok yıprattım onun ne kadar doğru bir insan olduğunu malesef o günlerde görememişim o günlerde gözüme hep suçlu hep kötü gelmeye başlamıştı, kusura bakma ama senin yazdıklarından biraz bunu çıkardım sende hep onu suçlu buluyorsun galiba, şu an elimde olsa zamanı geriye çeviebilsem onu başıma taç ederdim benim acemiliğimin kurbanı ettim inan gözün akkıtığım yaşlar o yıllarda benim için birşey ifade etmiyordu ama şu an ona yaptıklarım için kendime çok kızıyorum, çok değerli bir insandı ben o günlerde bunun farkında değilmişim kendi egolarım hırslarım huysuzluklarım yüzünden ona bağırıp çağırdıkça hakaret ettikçe kendi gözümde daha da değersizleştirmiştim onu ama yıllar intikamını çok acı aldı benden şu ana bir yuvam olsada ona yaptığım haksızlar yüzünden öğrendiklerim sayesinde bu yuvayı ayakta tutabiliyorum, tek tesellim rabbim karşısına hak ettiği gibi bir insan çıkardı, bildiğim kadarıyla eşi başına taç gönlüne sultan ediyormuş onu bu durum bir nebze beni teselli ediyor, yoksa ona karşı olan özlemim vijdan azabım beni ezip bitirecekti malesef ilk göz ağrısı asla unutulmuyormuş, abi sen benim yaptığım hatayı yapma bana kalırsa sahip çık öfkeni muhakkah dizginle kalbini kırma hassaslar gerçekten erkeklerden daha düşünceliler sadece içlerine daha kapanıklar ve daha gururlular bunları unutma sevgiye ve şefkate çok ihtiyaçları var inan şefkatsizlik onları öldürür, hele ki senin de ilk göz ağrınsa geç olmadan kendini topla bayanlar her zaman daha uyumlu ve ılımlıdır en sert bayan bile ama gururlu oluyorlar bunu belli edemiyorlar, rabbim yardımcın olsun mutlu olun inş
                        ne yani demek ki esimizin Ilk goz agrisi Olmak ıstemeyelım biz. çok hos yazmışsiniz kadını tasvir adina ama hanımınıza o hisleri duymamaniz uzucu. Ben de kadinin alttan alan taraf olmasını savunurum. Sevginin cozemeyeceğı yoktur

                        Yorum


                        • #13
                          Orjinal yazı sahibi: ertp View Post
                          Merhaba site ahalisi, evlilik sorunları kısmına yazdım ama henüz nişanlıyız, 2 ay sonra düğünümüz var inşallah.

                          Sorunumuzu özetlersem, Bazen öyle ufak basit konulardan tartışıyoruz ki sonucunda ben bu insanla yaşayamam demeye kadar gidebiliyor.

                          Bu sürecin uzamasında bazı saptadığım nedenler yer alıyor:
                          - hatalıyı aramak
                          - ikimizinde hatayı kabul etmemesi
                          - nişanlımın laf sokması ve tahrik edici konuşması
                          - bende ki ani parlayan sinir
                          - benim çok konuşmam, nişanlımın az konuşması.

                          Tartışıyoruz tartışıyoruz bir sonuca varamıyoruz, varamadığımız gibi hem birbirimizi kırıyoruz, hemde yıpranıyoruz.

                          Nişanlım el bebek gül bebek yetiştirilmiş, istedikleri olmuş, yanlış veya ters birşey yapsa bile babası birkaç söz söyleyip geçmiş 5 dk sonra normale dönmüşler bugüne kadar.

                          Olaya benim açımdan bakarsam, bazen öyle bir olay oluyor ki, nişanlımın yanlış yaptığını düşünüyorum, bunu söylüyorum, ikaz ediyorum, belki biraz ters söylüyorum, fakat nişanlım kesinlikle yanlış yapmadığını söylüyor, olayı tartışmaya başlıyoruz, düzgünce konuşacağımız yerde daha igneleyici laflar söylüyor, varsa hatasını kabul etmiyor.

                          ben "sinir ediyorsun" dersem, "sende beni ediyorsun" diyor, "aferin" dersem, "sana aferin" diyor....
                          Bu yazı eşimle benim ilişkilerimi tarif etmiş adeta, ben de yazmadan edemedim. 13 yıllık evliyim. Bir on yıl kadar buna benzer tartışmaları her gün yaşadık. Tartışmalar çok çok ufak nedenlerle başlar, masa tenisi gibi topu çok hızlı şekilde birbirimize atar ve atağa karşı pozisyonumuzu alırdık. Bu uzadıkça da haliyle yorgunluk, sinir, yıpranma artınca bir noktada ya birbirimizi göremeyeceğimiz bir yere gider ya konuyu değiştirecek acil bir şey bulur ya da bir tarafın sinir patlaması/ağlama durumu ortaya çıkardı. Yaşanan bu durum ilişkide çok şey kaybettirdi; en başta sevgi ölürken ardından saygı da olay mahallini terk etti.

                          Sonra ben 2010'da ruhen bir duvara çarptım; ilerlemem, adım atmam mümkün olmadı. Değişmem gerekiyordu ama nasıl olacağını da bilmiyordum. Bu dönem boyunca kişisel gelişim, duygusal zeka vb. kitaplar okudum ama bende hiç bir değişim yaratmadı sadece bazı şeylerin farkına varıyordum. Sonra nasıl olduysa Tanrılar Okulu ve İçimdeki Yolculuk kitaplarını fark ettim, bir de bunun üzerine konuyla ilgili seminerleri gördüm. Kendi üzerimde kendi terapimi yapmaya başladım. Kısa sürede bende bir değişim başladı. Kısa süre dediğim yaklaşık altı ay. Hayata bakışımda yaşadığım bu değişimin en güzel yansıması eşimle olan tartışmaları bir anda bitirmiş olmasıdır. Ayrıca kaygılı bir insandan huzurlu yaşamaya doğru adım attım. Bu ve benzeri olumlu iyileşmeler yaşadım (bu arada yazmam gerekir; 2012 Ocak'ta kalp ameliyatı oldum, doktorun bana söylediği ise damarlarımın tıkanmasında beslenmenin etkisi kadar, stresli kaygılı yaşamanın da büyük payı olduğuydu).

                          Peki ne oldu da bu bitmek tükenmek bilmeyen kavgaların sonu geldi? Özetlemek çok zor ama deneyeceğim:

                          - Eşimde görüp de rahatsızlık duyduğum her davranışın her tutumun aslında eşimin değil de benim kendi sorunum olduğunu ve bunun da hiç bir şekilde farkında olmadığımı öğrenmiş oldum. İnanın tek tek inceledim rahatsızlık duyduğum şeyleri. Neden rahatsız oluyorum diye sordum kendime. Bir de baktım ki bunlar aslında benim sorunlarım ama yıllarca saklamışım deşmek istememişim kolayıma geldiği için, bir başkasında gördüğüm için de aşırı parlıyormuşum. Aslında olgun bir insanın iç huzuru bir başkasının davranışlarıyla tutumuyla belirlenemez. Olgun insan huzurlu olmaya kendisi karar verir. İrade ve sorumluluk kendisindedir. Mutlu olmak ise bir hedefin ödülüdür mutlu oluruz veya olmayız ama huzur bizim kendi tercihimiz. Eşimden duyacağım mutsuz şeyleri huzurla karşılamayı bilmeliyim.

                          - Zihin aynı bilgisayar gibi faydalı bir yardımcı araç. Ama zihin her şeyimiz demek değil. Sadece küçük bir parçamız. Bilgisayar bağımlılığı gibi, zihin de bizi yönetmeye başladığında tehlike çanları çalıyor demektir. Zihin zaman kavramını yaratıyor, geçmişin hesaplaşmaları geleceğin hayal kırıklıkları hep zihin oyunları. Duyguların paylaşımında zihni daima kapatmak gerekiyor. Geçmişle gelecekle işimiz olamaz, o anda sadece bağımsız irademiz bize doğruyu gösterir. Örneğin karşımdaki insanı tanıdığımı zannetmem zihin oyunu. Çünkü biz genetik kodla ve yetiştirilmeyle şekillenmiş olsak da bunlar insanın gerçek potansiyelinin göstergesi değil (eşimi tanıdığımı zannetmem bir hata) bizim gerçek gücümüz her an seçme özgürlüğümüzün olduğunu ve diğer insanlarda da bunun var olduğunu bilmekten geçiyor.

                          - Her insanın hayatında anlamlı bulacağı ve evrensel değerlere bağlı amaçları olmalı. Araba-ev sahibi olmak, eş sahibi olmak veya çocuk sahibi olmak değil sözünü ettiğim. Yaşamı anlamlı kılan bir amaca uygun hedefler belirleyip, bunlara ulaşmak için hareket etmeli, ilerlediğini görmeli. Örneğin fiziksel yanı için sağlığına yönelik spor yapmalı, zihni için merakını geliştirmeli, vicdanı için bir iz bırakmaya çalışmalı ve insanlara hizmet etmeli, duygusal yanı için sevgi adına hareket etmeli. Bir insan ne için yaşar demiş Tolstoy; bu dört kapasitesini geliştirerek, yeteneklerine uygun hedefler koyarak olabilir ancak. Bir insanın yaşamını anlamlı kılan amacı varsa eğer eşiyle tartışacak bir neden de bulamaz ki! Victor Frankl, yahudi toplama kampından sağ çıkmanın kuvvetle, karakterle, yetenekle ilgili olmadığını keşfetmiş. Sağ çıkmanızın tek dayanağı yaşamı anlamlı kılan bir amaca inanıyor olmanız.

                          Tartışmaları bitiren bir çok faktörü özetlemeye kalkınca böyle absürd maddeler oluştu kusura bakmayın!

                          Yorum


                          • #14
                            Kitap gibi yazmissiniz, biraz daha orneklendirerek anlatirsaniz bizde daha iyi anlar hayatimiza uyguylamaya calisiriz. Insanin kendini degistirebilecegine dair umut verici bir yazi olmus, heyecanlanmadim desem yalan olur.

                            Yorum


                            • #15
                              Orjinal yazı sahibi: delin-quency View Post
                              Kitap gibi yazmissiniz, biraz daha orneklendirerek anlatirsaniz bizde daha iyi anlar hayatimiza uyguylamaya calisiriz. Insanin kendini degistirebilecegine dair umut verici bir yazi olmus, heyecanlanmadim desem yalan olur.
                              Gerçekten haklısın, dönüp de okudum yazdıklarımı, kitaba giriş gibi olmuş; bir indeks kısmıyla, giriş özeti eksik kalmış hoşuma gitmedi bu şekilde yazdıklarım.

                              Şöyle bir algı da çıkabilir; bu anlattıklarımdan sonra evliliği kurtarmışım ya da sorunları çözmüşüm gibi ama nerede o günler!... Evlilik ilişkisi vasat bile değil, heyecan yok, görev tanımlarımızı huzurlu şekilde ifa ediyoruz sadece.

                              Eşimle tartışma potansiyeli en fazla olan konular kızımızla ilgili kararlar, finansal konular, ailelerimizle ilişkilerdeki yaklaşımlarımız, birbirimize karşı olan davranışlarımız, beklentilerimiz.

                              Çocukla ilgili en fazla gerilim yaratan konu sorumluluk. Benim görüşüm; güvenlik, sağlık gibi temel konular haricinde kızımın serbest olması, kendi kararlarını ve sorumluluklarını kendi alması; ancak eşim bu şekilde düşünmüyor (bu arada yaş 11). Annelik duygusuyla savunuyor belki ama çocuğun hemen hemen her konusunda belirleyici olmak istiyor ve onun hakkında çok fazla sorumluluk aldığının da farkında olmadığını görüyorum. Bir örneği anlatayım: sabah kızımın okula gitmesi daima sorun oldu. Çünkü kızım okula mı gidiyor, eşim sinir krizi mi geçiriyor çözmek zor. Yataktan kaldırılmasından, banyosuna, kahvaltısına, giyinmesi ve servise yetişmesine kadar her aşamasında eşim polislik yapıyor. Tabii ki çok çok yıpranıyor, yaşayanlar bilir ancak. Kendisine diyorum ki, bırak okula yetişemesin. Tamam diyorum senden yardım isterse destek ol ama hadi hadi diyerek de ona baskı yapma. Biz böyle konuşunca olay hemen çözülmüyor tabii, çünkü bu dediklerim kendisine basit ama kolaysa sen yap türünden geldiği için ters yanıtlar alıyorum, haklı da. Bu sorunu çözmenin bir kısmında benim de emek vermem gerekiyor. Rica ettim, dedim ki yetişemesin sen de beni ara iş yerinden hemen gelip ben götüreceğim (bu arada eşimde araba var, ama onun götürmesi ikinci bir ceza olur kendisine). Bir kaç defa geç kaldı; ben aldım okula götürüyorum, mümkün olduğunca "bak sana dedim işte şimdi böyle oldu" gibi hiç bir imada bulunmuyorum çünkü geç kaldığı için zaten stres altında. Bu denemeler işe yaramaya başladı. Ama çok yavaş ilerliyor, çünkü eşimin alışkanlıklarını değiştirmesi için önce onu zorlayan kendi dürtülerini bırakması gerekiyor. Bir de size fikir vermesi için belirteyim: kızımda dikkat eksikliği sorunu var, işleri organize etmede sorunları var ve çok çabuk unutuyor görevlerini. Yani bu sorunu çözmek gerçekten zor. Bu konuları eşimle konuşmam nispeten kavgasız gürültüsüz oluyor. Ben suçumu kabul ettikçe eşim de kendi suçunu kabul ediyor. Yani ilk adımı ben atıyorum, bir huzur arıyorsam onu eşimden beklemek yerine önce kendi içimde yaratmalıyım. Bu yer çekimi kadar doğal geliyor bana.

                              Yorum

                              İşleniyor...
                              X