Sitede kitap okumayı çok seven ve bazen bu sevginin sorun meydana getireceği noktada durup durmadığını sorgulayan bazı üyeler olduğunu bildiğim için bu konuda araştırma yapmış olan birinin bulgularını alıntılıyorum aşağıya. Ama bazılarının kitapla olan ilişkisini tuhaf buldum. Gerçi kitap okumaya alışmış birinin sigara tiryakisinden kalır yanı yoktur bunu biliyorum. İnsanın çevresinde kitap okuyan birinin olması yetiyor bu alışkanlığın kazanılmasına. Bir zamanlar eline kitap (roamn, hikaye vb...) aldırtamadığımız kardeşimin şimdilerde derslerine bile çalışmayıp vaktinin çoğunu kitap okumaya ayırdığını ve hatta kitaplıkta kendine uygun bir kitap bulamadığında "kötülerin arasından iyiyi" seçerek "gözü kör olsun kitapsızlığın" dediğine bile şahit olduktan sonra buna iyice inandım. Ama bazen bu alışkanlığın kör tutkuya yaklaştığı oluyor sanırım. Aşağıdaki insanların bu konudaki davranışlarını okuyunca bana hak vereceksiniz. Peki siz kendinizi hangi noktada görüyorsunuz? Kitap okumam, arasıra, sık sık, okumayı severim, kitapsız yaşayamam, odamda mutlaka kitaplık olmalı, okuduğum tüm kitaplar bana ait olmalı, her gece kitap okumazsam uyuyamam vs vs... Tüm bunlardan hangisini veya hangilerini dile getirirseniz yalan söylemiş olmazsınız? Örneğin benim odamda bir kitaplık olursa daha huzurlu oluyorum ve yatağımın yakınlarında elimin hemen erişebileceği bir yerde birkaç kitap olduğunu bilmek rahatlatıyor beni ve okuduğum kitaplara da sahip olmak isterim. Ama bunlara rağmen kitap manyağı olduğumu söyleyemem. Zira günlük hayatımı sekteye uğratmıyor bu sevgim. Sahi unutmadan bir de eski kitapları sevmiyorum ben. Yepyeni bir kitabın sayfalarını karıştırıp kokusunu içime çekmeyi çok seviyorum. Yeni kitap kokusu bana iyi geliyor. Ama yine de manyak değilim
Her ay kitaba para ayırmayan kişi kitapsever midir? Yılda kaç kitap okumalı? Kitap okuyan herkes aklını oynatır mı? Ilımlı kitap manyaklığı mümkün mü? Aynı koşullarda bir kişi kitap manyağı, bir diğeri kitapsever olabilir mi?..
‘Yeryüzünde kitaplardan daha tuhaf bir mal yok handiyse:
Onları anlamayan insanlar tarafından basılır, ciltlenir, satılır, okunur ve denetlenirler.
Daha da iyisi, onları anlamayan insanlar tarafından yazılırlar.’
Georg Christoph Lichtenberg
Harika kitap Korkmayınız Mister Sherlock Holmes!’un yazarı Erol Üyepazarcı, geçen ay star Pazar’da yayınlanan söyleşimizde ‘Bibliyofili [kitapseverlik] ile bibliyomani [kitap manyaklığı] arasındaki ince çizgideyim’ demişti. Söyleşinin ilerleyen bir bölümünde ise kitap manyaklığına daha yakın olduğunu ifade etmişti. Bu kitapseverlik - kitap manyaklığı farkı bana dert oldu. Kitapsever kim? Kitap manyağı kendisine, kitaplara ve diğer insanlara zarar mı veriyor? Sevgi ile manyaklık arasında başka kategoriler de var mı?..
Maalesef, size ‘Filanca zat dört başı mamur bir kitapseverdir, falanca ise su katılmamış bir kitap manyağıdır’ diyemiyorum. Her iki grubun alametlerini ihtiva eden bir liste de sunamayacağım. Yine de bazı ipuçlarını sergileyebilirim belki? Birtakım semptomlardan bahis açabilirim.
1. Sakallı Lütfü prensibi
Kadıköy’ümüzün meşhur sahafı, yazar (Sakallı) Lütfü Seymen sık sık ‘Her ay gelirinin bir kısmını kitap almak üzere ayırmayan kimse, kitap okuru değildir’ der. Sakallı Lütfü Prensibi diyebileceğimiz bu yargıya göre, kitapseverlerin sürekli okumaları gerekiyor. Ve galiba her ay maaşının tamamını kitaba yatırmak, kitap manyaklığı yoluna girmek manası taşıyor.
2. Stephen King sayısı
Korku romanları yazarı Stephen King, kendisinin iddialı bir okur olmadığını, buna mukabil yılda 80 civarında kitap okuduğunu dile getiriyor. King’in beyan ettiği bu sayı, zannımca, kitapseverlik payesi taşımak için lüzumlu bir ortalamayı işaret ediyor.
3. Borges sendromu
‘Etrafımda kitaplar olmadan uyuyamam’ demiş ünlü yazar Jorge Luis Borges. Kitaplar hakkında çok söz sarf etmiştir. Kör olmasına sebep fazla okumasıdır, diye bilinir. Etrafta çok sayıda kitap olmadan rahat edemeyenler, manyaklığa göz kırpıyorlar sanki.
4. Jerry saplantısı
Komplo Teorisi/Conspiracy Theory filminde, Jerry (Mel Gibson) her fırsatta J.D. Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar/Catcher in the Rye kitabını satın alıyordu. Bendeniz, bir tek kitaba taalluk eden bu obsesyonun kitap manyaklığı olarak tavsif edilebileceğini pek sanmıyorum. Gelgelelim belli bir konudaki her kitabı edinmeye uğraşmakta, kuşku uyandırıcı bir yön yok değil. Geçenlerde bir beyefendi ile tanışma şerefine nail oldum. ‘Hangi dilde, ne zaman ve kim tarafından yazılmış olursa olsun I. ve II. Dünya Savaşları hakkındaki her kitabı satın alır’ diye tanıtıldı. Kendisini tebrik ettim. Buna rağmen ‘Hayır canım, hepsini satın almıyorum’ dedi ve ortak arkadaşımıza dönerek ‘O İtalyanca kitaplardaki fotoğraflar hoşuma gitmişti’ şeklinde izahta bulundu...
5. Enis Batur denklemi
Ortalamanın çok üstünde bir hızla kitap yazıyor. Bir-iki kitabının 3 binden fazla sattığını, yanlış hatırlamıyorsam, bir basketbol maçı izlerken, salonda 3 bin kişi bulunduğunu öğrenince, kendi kendine ‘Vay canına demek o kitaplarımı bu kadar çok insan okumuş?!’ diye düşündüğünü ifade etmişti. Eserlerinde sıklıkla kitaptan, kitaplardan, kütüphaneden söz açtı. Çalışma odasında çekilmiş fotoğraflarına bakılırsa, on binlerce kitabı var. Peki, Enis Batur bibliyoman mı? Cevabım, hayır. Okumak, yazmak ve kitap edinmek arasındaki ilişkiyi de göz önünde tutarak; kitap manyaklığı konusunda, kişiden kişiye değişen bir denge olduğunu, Enis Batur örneğinden çıkarsayabiliriz sanırım.
6. Samed Karagöz faktörü
Genç yazar-çevirmen Samed Karagöz, sahaflara ait internet sitelerinden bazı kitapların ilk baskılarını ve imzalı nüshaları satın alıyor. Mesela, Sezai Karakoç’un imzalı şiir kitaplarını, Steinbeck’in bazı romanlarının orijinal ilk basımlarını edinmişti. Yerli ve yabancı sitelerdeki fiyatları mukayese ediyor. Bazı kıymetli kitaplara uzaktan uzağa, kısık gözlerle bakıyor. Samed Karagöz’ün durumu, hiç kuşkusuz kitapseverlik çerçevesinden taşmıyor. Buna mukabil, Karagöz, eşi dostu imrendirmenin hoş bir yolunu keşfetmiş, kitaplarla olan bağına güç katmış görünüyor.
7. Ray Bradbury, Julio Cortazar’a karşı!
Ray Bradbury, Fahrenheit 451/Fahrenhayt 451 adlı meşhur romanında kitaplar itfaiye ekiplerince yakılır. Kitap yasaktır. Julio Cortazar ise bir hikayesinde evlerin dahi kitaplardan inşa edildiği bir dünyadan söz eder. Kitaplarla denizler doldurulur, köprüler kurulur vs. Kitaplar, okundukça var olur. Okunmayan kitaplar, okunma ihtimalleri nispetinde varlık gösterir. Kitap yakmak, hakikaten vahşetin daniskası. Mamafih, kitap sayısının fazlalığı da tek başına bir şey ifade etmez. Alberto Manguel’in enfes kitabının adı, galiba tam da bu nedenle A History of Reading/Okumanın Tarihi’dir.
8. Cem Karaca kinayesi
Merhum Cem Karaca, bir şarkısında ‘Bakın şu çatlağa bir de kitap okuyor!’ diyordu. Sanırım, toplumumuzda az biraz kitapla haşır neşir olanların ‘kitap manyağı’ addedildiğini bu kinayeden çıkarsayabiliriz. Kitabın tadına yabancı olduğumuzdan, kitaplarla içli dışlı olmayı bir nevi aykırılık, anormallik olarak algılıyoruz.
9. Selçuk Altun efekti
Yazar Selçuk Altun’un, Sel Yayıncılık tarafından neşredilen Kitap İçin adlı eseri, kısa metinler, anekdotlar, aforizmalardan oluşuyor. Arada istatistikler vs. de var. Kitapseverlik ile kitap manyaklığı arasındaki çizgiye (Belki de o çizgi bir nehirdir?) Altun’un da demir attığını düşündürüyor. Dahası, Kitap İçin, okuru o çizgiye çekiyor. Son yıllarda okuduğum en matrak kitap. Bilgi ve espiri dolu.
Hiç değilse 100 madde yazsam iyi olacaktı. Yuvarlak hesap. Ayaklı Kütüphaneler’e; tehdit, şantaj ve cinayetlerle dolu kitap manyaklığı vakalarına; evden taşan kitaplar yüzünden boşanan çiftlere, Umberto Eco’nun konuyla ilgili görüşlerine, elyazmalarına, çekişmeli müzayedelere, çocuk kitaplarına, halk kütüphanelerine, Tolstoy’un kitaplığına, Sahaflar Çarşısı’na, Abdülgaffar el- Hayatî’ye, Don Quijote’un ilk baskısına... ve daha birçok şeye ucundan kıyısından değinseydim... O zaman kitap yazmış olurdum.
Kaynak: Star Gazetesi
Her ay kitaba para ayırmayan kişi kitapsever midir? Yılda kaç kitap okumalı? Kitap okuyan herkes aklını oynatır mı? Ilımlı kitap manyaklığı mümkün mü? Aynı koşullarda bir kişi kitap manyağı, bir diğeri kitapsever olabilir mi?..
‘Yeryüzünde kitaplardan daha tuhaf bir mal yok handiyse:
Onları anlamayan insanlar tarafından basılır, ciltlenir, satılır, okunur ve denetlenirler.
Daha da iyisi, onları anlamayan insanlar tarafından yazılırlar.’
Georg Christoph Lichtenberg
Harika kitap Korkmayınız Mister Sherlock Holmes!’un yazarı Erol Üyepazarcı, geçen ay star Pazar’da yayınlanan söyleşimizde ‘Bibliyofili [kitapseverlik] ile bibliyomani [kitap manyaklığı] arasındaki ince çizgideyim’ demişti. Söyleşinin ilerleyen bir bölümünde ise kitap manyaklığına daha yakın olduğunu ifade etmişti. Bu kitapseverlik - kitap manyaklığı farkı bana dert oldu. Kitapsever kim? Kitap manyağı kendisine, kitaplara ve diğer insanlara zarar mı veriyor? Sevgi ile manyaklık arasında başka kategoriler de var mı?..
Maalesef, size ‘Filanca zat dört başı mamur bir kitapseverdir, falanca ise su katılmamış bir kitap manyağıdır’ diyemiyorum. Her iki grubun alametlerini ihtiva eden bir liste de sunamayacağım. Yine de bazı ipuçlarını sergileyebilirim belki? Birtakım semptomlardan bahis açabilirim.
1. Sakallı Lütfü prensibi
Kadıköy’ümüzün meşhur sahafı, yazar (Sakallı) Lütfü Seymen sık sık ‘Her ay gelirinin bir kısmını kitap almak üzere ayırmayan kimse, kitap okuru değildir’ der. Sakallı Lütfü Prensibi diyebileceğimiz bu yargıya göre, kitapseverlerin sürekli okumaları gerekiyor. Ve galiba her ay maaşının tamamını kitaba yatırmak, kitap manyaklığı yoluna girmek manası taşıyor.
2. Stephen King sayısı
Korku romanları yazarı Stephen King, kendisinin iddialı bir okur olmadığını, buna mukabil yılda 80 civarında kitap okuduğunu dile getiriyor. King’in beyan ettiği bu sayı, zannımca, kitapseverlik payesi taşımak için lüzumlu bir ortalamayı işaret ediyor.
3. Borges sendromu
‘Etrafımda kitaplar olmadan uyuyamam’ demiş ünlü yazar Jorge Luis Borges. Kitaplar hakkında çok söz sarf etmiştir. Kör olmasına sebep fazla okumasıdır, diye bilinir. Etrafta çok sayıda kitap olmadan rahat edemeyenler, manyaklığa göz kırpıyorlar sanki.
4. Jerry saplantısı
Komplo Teorisi/Conspiracy Theory filminde, Jerry (Mel Gibson) her fırsatta J.D. Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar/Catcher in the Rye kitabını satın alıyordu. Bendeniz, bir tek kitaba taalluk eden bu obsesyonun kitap manyaklığı olarak tavsif edilebileceğini pek sanmıyorum. Gelgelelim belli bir konudaki her kitabı edinmeye uğraşmakta, kuşku uyandırıcı bir yön yok değil. Geçenlerde bir beyefendi ile tanışma şerefine nail oldum. ‘Hangi dilde, ne zaman ve kim tarafından yazılmış olursa olsun I. ve II. Dünya Savaşları hakkındaki her kitabı satın alır’ diye tanıtıldı. Kendisini tebrik ettim. Buna rağmen ‘Hayır canım, hepsini satın almıyorum’ dedi ve ortak arkadaşımıza dönerek ‘O İtalyanca kitaplardaki fotoğraflar hoşuma gitmişti’ şeklinde izahta bulundu...
5. Enis Batur denklemi
Ortalamanın çok üstünde bir hızla kitap yazıyor. Bir-iki kitabının 3 binden fazla sattığını, yanlış hatırlamıyorsam, bir basketbol maçı izlerken, salonda 3 bin kişi bulunduğunu öğrenince, kendi kendine ‘Vay canına demek o kitaplarımı bu kadar çok insan okumuş?!’ diye düşündüğünü ifade etmişti. Eserlerinde sıklıkla kitaptan, kitaplardan, kütüphaneden söz açtı. Çalışma odasında çekilmiş fotoğraflarına bakılırsa, on binlerce kitabı var. Peki, Enis Batur bibliyoman mı? Cevabım, hayır. Okumak, yazmak ve kitap edinmek arasındaki ilişkiyi de göz önünde tutarak; kitap manyaklığı konusunda, kişiden kişiye değişen bir denge olduğunu, Enis Batur örneğinden çıkarsayabiliriz sanırım.
6. Samed Karagöz faktörü
Genç yazar-çevirmen Samed Karagöz, sahaflara ait internet sitelerinden bazı kitapların ilk baskılarını ve imzalı nüshaları satın alıyor. Mesela, Sezai Karakoç’un imzalı şiir kitaplarını, Steinbeck’in bazı romanlarının orijinal ilk basımlarını edinmişti. Yerli ve yabancı sitelerdeki fiyatları mukayese ediyor. Bazı kıymetli kitaplara uzaktan uzağa, kısık gözlerle bakıyor. Samed Karagöz’ün durumu, hiç kuşkusuz kitapseverlik çerçevesinden taşmıyor. Buna mukabil, Karagöz, eşi dostu imrendirmenin hoş bir yolunu keşfetmiş, kitaplarla olan bağına güç katmış görünüyor.
7. Ray Bradbury, Julio Cortazar’a karşı!
Ray Bradbury, Fahrenheit 451/Fahrenhayt 451 adlı meşhur romanında kitaplar itfaiye ekiplerince yakılır. Kitap yasaktır. Julio Cortazar ise bir hikayesinde evlerin dahi kitaplardan inşa edildiği bir dünyadan söz eder. Kitaplarla denizler doldurulur, köprüler kurulur vs. Kitaplar, okundukça var olur. Okunmayan kitaplar, okunma ihtimalleri nispetinde varlık gösterir. Kitap yakmak, hakikaten vahşetin daniskası. Mamafih, kitap sayısının fazlalığı da tek başına bir şey ifade etmez. Alberto Manguel’in enfes kitabının adı, galiba tam da bu nedenle A History of Reading/Okumanın Tarihi’dir.
8. Cem Karaca kinayesi
Merhum Cem Karaca, bir şarkısında ‘Bakın şu çatlağa bir de kitap okuyor!’ diyordu. Sanırım, toplumumuzda az biraz kitapla haşır neşir olanların ‘kitap manyağı’ addedildiğini bu kinayeden çıkarsayabiliriz. Kitabın tadına yabancı olduğumuzdan, kitaplarla içli dışlı olmayı bir nevi aykırılık, anormallik olarak algılıyoruz.
9. Selçuk Altun efekti
Yazar Selçuk Altun’un, Sel Yayıncılık tarafından neşredilen Kitap İçin adlı eseri, kısa metinler, anekdotlar, aforizmalardan oluşuyor. Arada istatistikler vs. de var. Kitapseverlik ile kitap manyaklığı arasındaki çizgiye (Belki de o çizgi bir nehirdir?) Altun’un da demir attığını düşündürüyor. Dahası, Kitap İçin, okuru o çizgiye çekiyor. Son yıllarda okuduğum en matrak kitap. Bilgi ve espiri dolu.
Hiç değilse 100 madde yazsam iyi olacaktı. Yuvarlak hesap. Ayaklı Kütüphaneler’e; tehdit, şantaj ve cinayetlerle dolu kitap manyaklığı vakalarına; evden taşan kitaplar yüzünden boşanan çiftlere, Umberto Eco’nun konuyla ilgili görüşlerine, elyazmalarına, çekişmeli müzayedelere, çocuk kitaplarına, halk kütüphanelerine, Tolstoy’un kitaplığına, Sahaflar Çarşısı’na, Abdülgaffar el- Hayatî’ye, Don Quijote’un ilk baskısına... ve daha birçok şeye ucundan kıyısından değinseydim... O zaman kitap yazmış olurdum.
Kaynak: Star Gazetesi
Yorum