Duyuru

Collapse
No announcement yet.

hAstA olduĞumuZ anLaşılıYor mudur???

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • hAstA olduĞumuZ anLaşılıYor mudur???

    merhaba arkadaşlar..çok merak ediyorum ..acaba hastalığımız,,yada psikiyatrik rahatsızlıklar konuşma sırasında falan anlaşılıyor mudur?karşı taraf biz söylemesekte rahatsızlığımızı fark eder mi acaba?

  • #2
    şimdiye kadar galiba belirgin bişey yapmadım..ama bi acaba anlamışmıdır korkusu yaşadığım çok oldu..neyseki bugüne kadar ima eden de olmadı

    Yorum


    • #3
      Yanında yarım saatten fazla kalırlarsa çok rahat anlarlar.

      Yorum


      • #4
        Bence anlamazlar, anlayanlarda kesin psikoloji bilgisine sahip olanlardır ve onlarda kınamaz aksine yardım etmek isterler. Neden dersen bir psikoloğa veya psikiyatra gittiğin bile adamlar 1 seansta birşey anlamazken sıradan insan nerden anlasın hemen değilmi? Kimse o şekilde düşünmez zaten ha derlerki farklı hareketleri var,kaldıki hayatta çok insan tanıdım inan herkesin bir acayipliği farklılığı var o sebeple ben sanmıyorumki konuşurken biri desinki bu sosyal fobik veya bu okbli vs bu şekilde kuruntulara girmeye gerek yok bence

        Yorum


        • #5
          en yakın arkadasım sende bi tuhaflık var ama adını daha koyamadım die takılır arada bana onun dışında kimseden olumsuz birşey duymadım..umarım anlayamazlar dien arkadaslarım gibidir ve gerçekten anlamıyorlardır

          Yorum


          • #6
            Orjinal yazı sahibi: ceydaa View Post
            en yakın arkadasım sende bi tuhaflık var ama adını daha koyamadım die takılır arada bana onun dışında kimseden olumsuz birşey duymadım..umarım anlayamazlar dien arkadaslarım gibidir ve gerçekten anlamıyorlardır
            bak ben dedim sana sadece farlılık var derler, bu tarz psikolojik bilgiler kimsenin aklından kolay kolay geçmez anca kendinde veya bir yakınında olanın gelirse aklına gelir ondanda sorun çıkmaz

            Yorum


            • #7
              Orjinal yazı sahibi: ördek View Post
              bak ben dedim sana sadece farlılık var derler, bu tarz psikolojik bilgiler kimsenin aklından kolay kolay geçmez anca kendinde veya bir yakınında olanın gelirse aklına gelir ondanda sorun çıkmaz
              evet,,haklısın
              teşekkürler

              Yorum


              • #8
                hastalığına ve hastalığının derecesne göre değişir.

                Yorum


                • #9
                  Hastalıgın cesidine,agırlıgına ve karsıdaki kisinin zeka seviyesine göre degisir bu sorunun cevabı
                  Çılgın,hayat dolu ve hırçın SARIyla;Asil,olgun ve durgun KIRMIZInın dostluğu:

                  ''GALATASARAY''

                  Yorum


                  • #10
                    hayır. saf, cins vb. gibi gorulursun, hepsi bu.

                    Yorum


                    • #11
                      İŞİ KENDİNİ HASTA EDER, KİŞİ KENDİNİ İYİ EDEBİLİR
                      KİŞİ KENDİNİ HASTA EDER, KİŞİ KENDİNİ İYİ EDEBİLİR

                      “Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.”
                      Afrika Atasözü

                      Paulo Coelho, Zahir adlı kitabında, Kuzey Meksika’da Gizemli Uygulamalar adlı bir kitaptan okuduğu bir alıntıyı anlatır. Buna göre; hepimizin hayatta birpes etme noktasıyani artık bize ait olan bir parçayı bırakıp başka türlü davranmaya başladığımız ve o parçamız olmadan yola devam ettiğimiz bir an vardır. Bu ana pes etme noktası denir. Yani kişinin yaşamında gelişmesini engellemekten sorumlu olan bir olay vardır. Bu bir sarsıntı, acı bir yenilgi, aşkta hayal kırıklığı, hatta kötü bir tesadüf olabilir. Bunun için ruhsal ve bedensel olarak hasta olan bir kişi, öncelikle kendisini bu pes etme noktasından kurtarmalıdır ve bunu yapmak için de tüm yaşamını gözden geçirip bu durumun tam ne zaman ortaya çıktığını bulmalıdır.
                      Her şey önce düşünceyle başlar, düşüncede var olduktan sonra gerçekte de var olmaya başlar. Yaşam çok basittir, kişi ne ekerse onu biçer. Kişi ruhundaki ve bedenindeki hastalıkları bilinçli veya bilinçdışı otomatik olarak kendisi oluşturur. Hayatta her şeyin olduğu gibi ruh ve beden de, içsel düşünce ve inanışların bir aynasıdır. Eğer kişi dinlemesini bilirse bedeni daima onunla konuşur. Bedenin her hücresi, kişinin düşündüğü herşeye, söylediği her söze karşılık verir. Yani ruh ve bedendeki her hastalığın mutlaka zihinsel bir nedeni vardır. Yaşanan ruhsal ve bedensel sorun ne olursa olsun, kişinin iç dünyasının dışarıya yansıyan sonuçlarıdır. Kişinin şu ana kadar yaşadığı tüm deneyimler, geçmişin bir tekrarıdır, geçmişe dayanan düşünce ve inançların bir ürünüdür. Şu an ve şimdi; geçmişin bir tekrarıdır, zaman, mekân ve oyuncular değişse bile roller hep aynıdır. Eğer kişi bu sürecin normal işleyişine engel olup, sürekli geçmişe bağlı kalıyorsa, geçmişi bugüne sokuyorsa, geleceği belirlemeye çalışıyorsa, zihninin doğal işleyişine ket vurmaya başlamış demektir. Bunun sonucunu da ruhunda ve bedeninde hastalıklar olarak görebilir. Bu nedenle kişi nasıl düşünürse öyle yaşayacaktır, düşünceler ve sözcükler kişinin şu an yaşadıklarını belirleyecek ve geleceğini yaratacaktır. Yani kişi olumlu veya pozitif düşünürse güzel şeyler yaşayacaktır, olumsuz veya negatif düşünürse kendini hasta edecektir. Kişi kendini hasta hissettiğinde zihnindeki düşüncelerini ve yüreğindeki duyguları gözden geçirmelidir. Kişinin yüreğine yerleşen duyguları ve bu düşüncelerin ardında yatan bilinçdışı ve otomatik gelen düşünceleri fark etmesi ve bu düşüncelerden kurtulması kendi kendini iyileştirmenin ilk adımıdır. Kişi kendini olduğu gibi kabul edip, onayladığı zaman her şey zamanla düzelecektir, acılar hafifleyecektir, kişinin ruhu huzur bulacaktır. Kişinin kendinden nefret etmesi bile, kendisi hakkındaki nefret dolu düşüncelerinin bir ürünüdür. Çünkü insanın bedeni ve zihni birbiriyle sürekli bağlantı halindedir. Yani zihinden geçeni beden yapar, bedenin yaptığını da zihin belleğe kaydeder ve bu bilgiyi ileride yeniden kullanmaya hazır bir şekilde tutar. Olaylar arasında bağ kurabilme yani kişinin aklını kullanabilmesi, belleğe kaydedilmiş bu bilgilerin sentezlenerek yeniden eyleme dönüştürülmesi işlemidir. Bilinçdışı bedenin tüm işlevlerini, koşullarını ve duyumlarını denetlemektedir. Zihin ve beden bir bütün olarak çalışır. Bunun için yapılan birçok deney vardır. Bir kişinin gözleri kapattırılarak eline soğan diye elma verilmiştir, soğanı ısırdığı telkini verildiğinde yüzünü buruşturmuş ve elmayı ısırmasına rağmen soğanın kokusunu hissetmiştir. Bir başkasına ise bir demet ot uzatılmış ve otların ısırgan otu olduğu söylendikten sonra, dokunması telkini verilmiştir, kişi otlara dokununca kaşınmaya başlamıştır. Çünkü kişinin rengârenk çiçeklerin olduğu bir tarlayı gerçekte gördüğünde de beyninin aynı kısmı aktif hale gelir, tamamen farklı ve alakasız bir yerde olduğunda ama bu rengarenk çiçekli tarlayı düşündüğünde de beyninin aynı kısmı aktif hale geçer. Kısacası telkin alan zihin aslında gerçek ile hayali, gerçek ile düşünceyi ayırt edemez. Aslında bu tek cümlelik bilgi kişinin hayatını büyük oranda değiştirmeye yetebilecek bir bilgidir. Yani kişi gerçekten çiçeklerle dolu bir tarlada olmasa dahi onu hayal ederek ona gerçektenden orda bulunmuş gibi etki edebilir, kişiye o huzuru ve mutluluğu sağlayabilir. Peki, kişi bunu en iyi nasıl yapabilir? Bunun en iyi yolu içten gelen hayal etme yeteneğini ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Hayal kurmada ilk başlarda zorlanan kişiler olabilir, ilk başlangıçta kişi gözünün önüne bir şeyler getiremiyor olabilir, bu durumda düşünceyle bunları yapmaya çalışmalıdır. Çünkü herkesin içinde var olan bu doğal yetenek zamanla geliştirilebilir..

                      Yorum


                      • #12
                        Bir ülkenin çirkin ve bakımsız bir kraliçesi varmış. Bu kraliçe bir gün tablosunu yaptırmak için bir ressama emir vermiş. Ressam uzun uğraşlar sonucunda kraliçenin resmini yapmış ancak bu resim kraliçeye çok da benzemiyormuş. Gayet tatlı bakışlı, sevecen ve güzel bir kadına benziyormuş. Ressam yaptığı bu resmi kraliçenin emri üzerine yatak odasına asmış. Kraliçe her sabah uyanınca bu resme bakıyormuş. Aradan biraz zaman geçmiş, kraliçe kendine daha çok bakmaya başlamış, uzun bir aradan sonra kraliçe tamamen o resimdeki kadına benzer bir güzelliğe sahip olmuş, kendine bakmaya başlamış.
                        Yukarıdaki hikâyede olduğu gibi, kişi her sabah kalktığında “bugün çok güzelim veya çok yakışıklıyım, kendimi çok iyi hissediyorum, çok güçlüyüm, kendimi seviyorum ve onaylıyorum” diye düşündüğünde birden kendini yaşadığı tüm sorunları ve hastalıkları aşabilecek bir güçte hissetmeye başlayacaktır. Bu değişimin temelinde “inanmak ve istemek” vardır. Yani kişi neye inanırsa, neyi isterse, bilinçdışı o mesajı vücuduna iletir. Öneriyi bilinç değil, bilinçdışı deşifre etmektedir. Bilincin düşünerek arzuladığı bir öneri bilinçdışı tarafından alındığında, tüm vücuda bilincin verebileceğinden daha güçlü bir şekilde telkin verebilir. Yani “bilinçle düşün, iste, bilinçdışı gerçekleştirsin” mantığı hayata geçirilmelidir. Aynı şekilde kullanılan ilaçlar, yapılan cerrahi müdahaleler iyileşeceğine dair inanç olmadan belli bir yere kadar etkili olabilir. Ne hekimler ne terapistler ne de diğer ruh sağlığı profesyonelleri bir hastayı iyileştiremez, bir hastayı kurtaramaz, sadece hastaların zihinlerindeki engelleri ortadan kaldırabilir, kişinin kendisini iyi etmesine vesile olabilir, kişinin kendi yolunu bulmasına rehberlik edebilir, kişinin kendini iyileştirme yolculuğunda ona yoldaşlık edebilir. Çünkü insan vücudunda hem iyileştirici hücreler hem de hasta yapan hücreler vardır. Bilinçdışı hangisini harekete geçirirse bütün vücut ona göre çalışır. Bilinçdışının bu iyileştirici potansiyelinden isteyen her insan yararlanabilir.
                        Fiziksel olarak herkes bir enerjidir. İnsanlar evrensel enerjinin birer parçasıdır. Terapistler başkalarının kendisini iyi etmesine vesile olurken, sadece bu enerjiye kanallık yaparak bu enerjilerini aktarabilirler. Ayrıca yüzdeki jest ve mimiklerin, beden dilinin verdiği mesajların da otomatik olarak zihin dili üzerine olumlu veya olumsuz etkili olabilir. Yani kişi kendini iyileştirme sürecinde güldüğünde avantajlı, asık suratlı olduğunda ise dezavantajlı olacaktır.
                        Kişi kendini iyi etmede başarılı olmak istiyorsa, bunu hak etmelidir. Kişi çevresindeki herkesten fazla çalışarak, küçük şeyler için ter dökerek, büyük şeyler için ter dökerek daha fazla yol almalıdır. Ama ne olursa olsun kalbini ve ruhunu yaptığı şeye vermelidir. Çünkü kişi bunu gerçekleştirmek isteyene kadar bu gerçekleşmeyecektir. Başarı ne bir şans ne gökten zembille inan bir şey ne de bir piyangodur. Başarılı olmak kişinin bir tercihidir. Bu nedenle kişi düşüncelerinde ne istediğine kesin karar verip bu isteğini çeşitli imgelemelerle o anın içinde varmış gibi düşünmelidir.
                        İmgelem; insanın istediği şeyleri gözünde canlandırabilmesi, hayal gücünün son noktası olarak var olacak olayları evvelden görme, hissetme durumudur. Hayal edilen imgeler aklın gözüyle görülür. Kişi imgelerle düşüncelerini kuvvetlendirirse, hatta bu imgelemeyi elinden geldiği kadar detaylandırırsa istekleri ve düşünceleri gerçekleştirmeyi başarabilir. Kararsız düşüncelerin evrende gideceği bir nokta yoktur. Bu yüzden kişi ne istediğine tam olarak karar verip isteklerini kesinleştirip düşünerek ve isteyerek kendini iyi edebilir. Bunun için kişi arzu duymalıdır, inanmalıdır ve kabullenmelidir.
                        Etkili bir imgeleme yapabilmek için;
                        —öncelikle hedefinizi belirleyin,
                        —net bir fikir düşünün,
                        —sık sık üzerine odaklanın ve
                        —ona pozitif enerji yükleyin.
                        Kişinin hayatındaki tüm olumsuzlukların hayatında olmasının bir sebebi vardır, bu olumsuzlukların bir kısmını kişi düşüncelerinde yaratır ve bunun farkına vardığı zaman onlardan kurtulabilir. Kişinin bu olumsuzlukların bir kısmını yaşamasının nedeni ise bazı şeyleri ancak yaşayarak deneyimleyebilmesidir. Kişi geçmişine şöyle bir baktığında yaşadığı olumsuzlukların hepsinin ona kazandırdığı şeyler olduğunu görebilir, göremiyorsa da bir gün görmeyi başarabilir, onları değiştirme şansının olduğunu da anlayabilir. Kişi bu olumsuzlukları yaşamasının nedenini anladığında onlardan kurtulabilir.
                        Kişinin hayatında yaşadığı tüm olumsuzluklar onu şu anda bulunduğu konuma getirmiştir ve şunu ne bir şekilde fark etmelidir; “tüm yaşadıklarını yaşaması gerekiyordu.” Kişi bütün bunların farkına vardıktan sonra, zamanla tüm olumsuzluklar ve önünü tıkayan engeller ortadan kalkacaktır. Her şey istediği gibi olmaya başlayacaktır.
                        Kişi hayatında istediği değişiklikleri aslında hayata karşı farkındalığını artırarak yapabilir. Bu sadece bir insana bahşedilen bir güç değil herkesin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir güçtür aslında. Bu tıpkı Matrix filmindeki Neo’nun gerçek yaşamın farkına varması ve farkına vardıktan sonra matrixde gerçek gücünü keşfetmeye başlaması gibi bir durumdur.
                        Boş Sayfa Açma Egzersizi
                        Sessiz ve sakin bir odaya geçin. Gözlerinizi kapatın. Öncelikle düşünceyi nefesinize odaklamaya çalışın. Nefesinizi yavaşça alıp vermeye başlayın. Bu arada planlı bir şekilde kaslarınızı kasıp ve gevşetmeye başlayın. Olumlu bir hayal kurun. İradenizin güçlendiğini ve zihninizden geçenleri dışarıdan biriymiş gibi dinlediğinizi hayal edin. Zihninizde neler var? Hangi sesleri veya hangi sözleri işitiyorsunuz? Tüm bunların farkında olmaya çalışın. Farkındalığınız arttıktan sonra, zihninizden geçenleri yeniden düzenleyebilmek için, zihninizde istediğiniz renkte boş bir sayfa oluşturun. Boş sayfaya sizi iyi edecek düşünceleri teker teker yazın. Her şey yoluna girecek, her şey çok güzel olacak. Mutlu, sağlıklı ve başarılı olmayı hak ettiniz. Mutlu, sağlıklı ve başarılı olmayı tercih ettiniz. Rahatlayın ve gevşeyin, 5 kez derin bir nefes alıp verin ve gözlerinizi yavaşça açın.
                        Korunma Çemberi Egzersizi
                        Her gece yatmadan önce ve her sabah kalkınca bu egzersiz uygulanmalıdır.
                        Sessiz ve sakin bir odaya geçin. Gözlerinizi kapatın. Öncelikle düşünceyi nefesinize odaklamaya çalışın. Nefesinizi yavaşça alıp vermeye başlayın. Bu arada planlı bir şekilde kaslarınızı kasıp ve gevşetmeye başlayın. Etrafınızda parlak beyaz ışıktan bir koruma çemberi oluşturun, hatta bu çemberi sevdiklerinizi de içine alacak şekilde genişletin. Evrensel enerji kaynağından gelen bir ışıkla bu çemberi güçlendirildiğinizi hayal edin. Sonra bu çemberi güçlendirmek için negatif enerjinin bu çembere çarparak geri teptiğini hayal edin. Her şey yoluna girecek, her şey çok güzel olacak. Mutlu, sağlıklı ve başarılı olmayı hak ettiniz. Mutlu, sağlıklı ve başarılı olmayı tercih ettiniz. Rahatlayın ve gevşeyin, 5 kez derin bir nefes alıp verin ve gözlerinizi yavaşça açın.
                        Kendi Kendine Şifa Verme Egzersizi
                        Kimse tarafından rahatsız edilmeyeceğiniz sessiz bir yerde, rahat bir biçimde oturun veya uzanın. Gözlerinizi kapatın. Öncelikle düşünceyi nefesinize odaklamaya çalışın. Nefesinizi yavaşça alıp vermeye başlayın. Yavaşça ve derin bir biçimde karnınızdan soluk alıp verin. Ağır, ağır 10’dan başlayarak 1’e kadar sayın ve her sayışta daha derinden gevşediğinizi hissetmeye çalışın. Bu arada planlı bir şekilde kaslarınızı kasıp ve gevşetmeye başlayın. Tüm bedeninizi gevşetin. Ayak parmaklarınızdan başlayarak kafanıza dek her adalenizin teker gevşediğini düşünün. Gevşemenizi tamamladıktan sonra bir nehir hayal edin ve bu nehrin bir şelale ile sonlandığı yeri gözünüzün önüne getirin. Sular yüksek bir tepeden büyük bir tazyikle akıyor, su o kadar berrak ve saf ki, suların sesiyle huzur buluyorsunuz. Sonra bu şelalenin altına giriyorsunuz, o tazyikli sular başınızdan aşağıya doğru süzülüyor, ruhunuzdaki ve bedinizdeki tüm pislikleri, negatif her şeyi, tüm hastalıkları alıp götürüyor. Tüm pislikler ruhunuzdaki ve bedeninizdeki tıkanıklıkları açarak, başınızdan ayaklarınıza kadar geliyor ve ayaklarınızdan çıkarak sizi terk ediyor. Şimdi negatif enerjinin yoğun olduğu hastalıklı bölgelerinize daha fazla yoğunlaşın. Aynı şekilde şelalenin size şifa ve pozitif enerji veren bir ışık şeklinde aktığını düşünün. Bu ışık tüm bedeninize aksın ve size şifa versin. Bu ışığın ayaklarınızdan itibaren bir su kovasını doldurur gibi bütün vücudunuzu doldurduğunu hissedin, hatta vücudunuzun dışına taştığını ve etrafınızı da aydınlattığını düşünün. Şimdi kusursuz, parlak ve doğal güzellikte bir sağlığa kavuştunuz. Sağlıklı ve mutlusunuz. Büyük bir rahatlama, temizlenme ve huzur hissediyorsunuz. Şimdi içinizden tekrar edin: “Artık her türlü hastalığı aştım. Özgür ve sağlıklıyım. Artık ışık saçan sağlıklı bir enerjiyle doluyum. Enerji ve canlılık doluyum. Giderek daha sağlıklı, güzel ve canlı olduğum için şükrediyorum. Bedenim dengeli, evrenle kusursuz bir uyum içinde. Şimdi her şey yoluna girecek, her şey çok güzel olacak.” Mutlu, sağlıklı ve başarılı olmayı hak ettiniz. Mutlu, sağlıklı ve başarılı olmayı tercih ettiniz. Rahatlayın ve gevşeyin, 5 kez derin bir nefes alıp verin ve gözlerinizi yavaşça açın.
                        Onaylamalar yaratıcı ve iyileştirici imgelemenin en önemli unsurlarından biridir. Onaylamak, “kesinleştirmek, sabitleştirmek, pekiştirmek” demektir. Bir onaylama bir şeyin şimdiden öyle olduğu konusunda güçlü, olumlu bir bildirimdir. Bu imgelediğiniz şeyi kesinleştirme yöntemidir. Kişi kendini iyi etmek istiyorsa; olumlu onaylama cümlelerini her gün tekrarlayarak, isteklerinin gerçekleşmesini sağlayabilir, korkularından, saplantılarından, bağımlılıklarından veya hastalıklarından kurtulabilir. Bu amaçla olumlu onaylamaları kişinin şu anda zaten öyleymiş gibi yapması gerekir. Çünkü beyin bir süre sonra onaylamaları gerçekmiş gibi algılamaya başlar, tıpkı imgelemede olduğu gibi. Yani her şey önce düşüncede başlar.

                        Yorum


                        • #13
                          Ayrıca onaylama cümleleri;
                          —gelecek değil şimdiki zamanda kullanılmalıdır,
                          —olumlu biçimde yapılmalıdır, (örneğin; “artık kendimi depresyondan kurtaracağım” demek yerine “artık kendimi her gün daha mutlu ve güçlü hissediyorum” denilmelidir.
                          —kısa ve basit olmalıdır,
                          —doğru ve içtenlikle yapılabilecek cümleleri içermelidir,
                          —güçlü bir şekilde gerçek olduğu ve o anda gerçekleşmiş gibi hissedilmelidir.
                          Onaylamalarla ilgili bazı örnek cümleler aşağıda verilmiştir. Bunlar;
                          —“Bolluk benim doğal olma halimdir. Onu şimdi kabul ediyorum.”
                          —“Kendimi olduğum gibi seviyor ve takdir ediyorum.”
                          —“Gittikçe güzelliğim artıyor, kendimi sağlıklı ve sevgi dolu hissediyorum.”
                          —“Canlı bir sağlığa ve ışık saçan bir güzelliğe sahibim.”
                          —“Bu yaşamı ben seçtim ve her şey istediğim gibi oluyor.”
                          —“Öğrendiğim şeyleri aradan aylar geçse de kolaylıkla hatırlayabiliyorum”.
                          —“Kendi hayatımın efendisiyim.”
                          —“Doğal bir biçimde öğreniyor, aydınlanıyorum.”
                          —“Her şeyi kolayca ve çabasızca elde ediyorum.”
                          —“Artık yaptığım her şeyden zevk alıyorum.”
                          —“Çok iyi bir ücret aldığım harika bir işim var. Bende ortaya kusursuz bir iş çıkarıyorum.”
                          —“Artık, kusursuz, doyurucu ve karşılığında iyi bir ücret aldığım bir işim var.”
                          —“Daima açık ve etkin bir biçimde iletişim kurabiliyorum.”

                          Yorum


                          • #14
                            paylaşımın için teşekkürler antropolog
                            cennete gidicem çünkü cehennemi burada yaşadım

                            Yorum

                            İşleniyor...
                            X