Duyuru

Collapse
No announcement yet.

{Oyun}Üstteki üyeyi seviyorum çünkü...

Collapse
This topic is closed.
X
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • {Oyun}Üstteki üyeyi seviyorum çünkü...

    Üstteki üyeyi seviyorum çünkü...
    Kimsenin seni üzemeyeceği kadar güçlü olduğunda ve sen kimseyi üzmeyecek kadar iyi olduğunda; mutlusun demektir .

  • #2
    Üstteki üyeyi seviyorum çünkü;

    Hangisini saysam? : )

    Yorum


    • #3
      Orjinal yazı sahibi: Robin
      bunu ciddi sölüyorum bu forumda sevlmediğmi blyorum tek tük birkaç kişi hariç :1:
      Şahsen beni çok mantıklı buluyor ve seviyorum Robin...

      Yorum


      • #4
        Orjinal yazı sahibi: Abalı View Post
        Şahsen beni çok mantıklı buluyor ve seviyorum Robin...
        çünkü hayat görüşlerimiz çok benziyor genel anlamda ve düzgün espirili bi insan ayrıca tavlada da iyi yeniliyor
        Without You I'm Nothing

        K M
        Aşk demek sen demek
        Sen demek ben demek..

        Yorum


        • #5
          üstteki üyeyi seviyorum çünkü;

          mantıklı ,samimi yorumları var,

          empati yeteneği güçlü,

          gelişime ve yeniliklere açık biri,

          duygusal bi yapısı var.

          Yorum


          • #6
            Çünkü çok kral tavla oynuyor : )

            Yorum


            • #7
              üstteki üyeyi seviyorum çünkü;


              avatarı karizmaa,

              arada sert çıkışları olsada yorumları güzel bide bi insan kızarkende bu kadar tatlı ve samimi mi olur ya,

              geçen buluşma resminde gördüm aynı spor salonumdaki fitness hocama benzio badi badi böle.

              Yorum


              • #8
                çünkü buraya üye...

                Yorum


                • #9
                  üstteki üyeyi çünküsüz seviyorum
                  ”Bir insanın hayattaki en önemli faaliyeti, ruhuna gereken özeni göstermesidir.”

                  Yorum


                  • #10
                    Çünküsüz sevebildiği için seviyorum
                    Kimsenin seni üzemeyeceği kadar güçlü olduğunda ve sen kimseyi üzmeyecek kadar iyi olduğunda; mutlusun demektir .

                    Yorum


                    • #11
                      ''1. Konumuz sevgi... Peki ya siz nasıl seviyorsunuz ?
                      Japon düşünür Masumi Toyotome'nin sevgi üzerine söyledikleri.


                      "Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor Toyotome.
                      "Sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz" diye soruyor.
                      Sonra anlatmaya başlıyor..

                      "Sevgi üç türlüdür!.."

                      Birincinin adı
                      "Eğer" türü sevgi!..

                      Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar.
                      Örnekler veriyor:
                      Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
                      Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
                      Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

                      Toyotome,
                      "En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor.
                      Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi...
                      "Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak
                      vaad edilen bir sevgi türüdür bu" diyor yazar...
                      "Nedeni ve şekli bakımından bencildir.
                      Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır."
                      Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi
                      üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.
                      Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil,
                      hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve
                      beklentilere giriyorlar.
                      Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor.
                      Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.

                      En saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.
                      Yazar bir örnek veriyor.

                      Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor.

                      Eve döndüğünde babası öfkeyle "Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin" diye bağırıyor.
                      Delikanlı "Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor.
                      Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor.
                      Çocuk da intihar ediyor.

                      "Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı " diyor yazar.
                      "Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı!.."

                      İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.
                      "Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir" diyor, Masumi Toyotome.

                      İkinci türe geçiyoruz.
                      "Çünkü" türü sevgi.

                      Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
                      "Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır".

                      Örnek mi?

                      "Seni seviyorum.
                      Çünkü çok güzelsin(Yakışıklısın)."

                      "Seni seviyorum.
                      Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki." ,

                      "Seni seviyorum.
                      Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.."

                      "Seni seviyorum.
                      Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerler ---ürüyorsun ki."

                      Yazar,
                      "Çünkü" türü sevginin,
                      "Eğer" türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor.

                      "Eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek
                      niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.

                      Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
                      Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler.
                      Evli kadın, kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.

                      "O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?" diye soruyor Toyotome...

                      "Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz." diyor.

                      Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var...

                      Birincisi,
                      "Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu.
                      Tüm insanların iki yanı vardır.
                      Biri dışa gösterdikleri.
                      Öteki yalnız kendilerinin bildiği.
                      "İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse" korkusu buradan doğar.

                      İkincisi de
                      "Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.

                      Japonyada bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış.Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı... Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş...

                      Japon yazar, "Toplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor...

                      Peki o zaman,
                      gerçek sevgi,
                      güvenilecek sevgi ne?

                      Ve işte sevgilerin en gerçeği!..

                      "Üçüncü tür sevgi benim
                      "Rağmen"'
                      diye adlandırdığım türdür"
                      diyor yazar.

                      Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.

                      Güzelliğe bakar mısınız?

                      Rağmen sevgi...

                      Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına "rağmen" sever.
                      Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmaralda'ya çingene olmasına "rağmen" tapar!.. "

                      Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir.
                      Bunlara "rağmen" sevilebilir.
                      Tabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile..

                      "Burada insanın, iyi, çekici, zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz gibi görünebiliyor ama, en değerli gibi sevilebiliyor.

                      Japon yazar
                      "Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur" diyor.

                      "Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir."

                      Bunu böyle olduğundan nasıl emin?

                      Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor..

                      "Şu soruma cevap verin" diyor.

                      "Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize "yaşamamın ne yararı var" diye sormaz mıydınız?

                      Devam ediyor Toyotome...

                      "Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün...
                      Dünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi?
                      O an yaşam size anlamsız gelmez miydi?"

                      "Diyelim ki sıradan bir yaşamınız var...
                      Günlük yaşıyorsunuz...
                      Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?"
                      diye soruyor ve yanıtlıyor:
                      "Böyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar."

                      Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor "rağmen"' sevgiyi...

                      "Bu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni "rağmen" türü sevgiyi şu anda yaşıyor olmanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır."

                      Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome...

                      "Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.
                      Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var... Kimsede başkasına verecek fazlası yok" diye açıklıyor... Anlatıyor.

                      "Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz.
                      Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir"

                      Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?

                      Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar...
                      Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.
                      Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.
                      Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
                      Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
                      Hani nerede?
                      Hepsi o...

                      Ve asıl çarpıcı cümle en sonda:

                      "Dünyadaki en büyük kıtlık,
                      "Rağmen" türü sevginin
                      yeterince olmayışıdır!.."

                      Peki ya siz nasıl seviyor sunuz???''
                      biz çünkülerle seviyoruz...oldukları gibi değil,bizim istediğimiz gibi olduklarında seviyoruz...
                      ”Bir insanın hayattaki en önemli faaliyeti, ruhuna gereken özeni göstermesidir.”

                      Yorum


                      • #12
                        hayatı sevdiği için seviyorum

                        Yorum


                        • #13
                          üstteki üyeyi seviyorum çünkü ben insanları seviyorum ( yaratılanı severiz yaradandan ötürü )

                          Yorum


                          • #14
                            İnsanları ve ördekleri sevdiği için seviyorum
                            Kimsenin seni üzemeyeceği kadar güçlü olduğunda ve sen kimseyi üzmeyecek kadar iyi olduğunda; mutlusun demektir .

                            Yorum


                            • #15
                              bakıncaa yüzümde ister istemez gülümse oluştu ...sevindim ..tüm insanları sevdiğim gibi üstteki üyeyi de seviyorum..
                              korktukça TUTSAK, umut ettikçe

                              ÖZGÜRÜZ..

                              Yorum

                              İşleniyor...
                              X