Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Beyin Yıkama ve Zihin Kontrolleri

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Beyin Yıkama ve Zihin Kontrolleri

    Beyin Yıkama ile ilgili iddiaların yer aldığı videolar

    http://www.youtube.com/watch?v=hQ5V4FE15x4

    http://www.youtube.com/watch?v=JEW-D...eature=related


    Zihin okuma ve kontrolleri ile ilgili iddiaların yer aldığı videolar

    http://www.youtube.com/watch?v=TaGQRLvjSoU

    http://www.youtube.com/watch?v=az2Kz...eature=related
    http://www.youtube.com/watch?v=9DTFH...eature=related



    İNSANLIĞI ESİR EDECEK GÖRÜNMEZ SİLAH: BEYİN KONTROLÜ

    Dr. Cahit Karakuş

    Amaç, bireyi ya da kitleyi istekleri dışında, belirlenen davranışlara
    yönlendirmek için sahip olduğu inanç ve düşünce yapısını sarsıp,
    psikolojik savunma mekanizmalarından mahrum bırakarak, telkine açık
    hale getirip beynin normal dengesini yıkmak ve yepyeni bir yapı
    kurmaktır.

    Neden beyin kontrolü?
    • Korkutmak ve Sindirmek.
    • Dürtüleri harekete geçirmek.
    • Demoralizasyon ve Psikolojik baskı oluşturmak.
    • İnsan Robotlar oluşturmak.
    • İdeoloji değiştirmek.
    • Egoyu zayıflatmak.
    • Bilinci Etkilemek, Değiştirmek ve Yönlendirmek.
    • Manipüle etmek.
    • Özgüven eksikliği ve Saplantı bozukluğu oluşturmak.

    Kullanıldığı alanlar; Eğitim, Ürüne yönlendirmek, Alışkanlık
    kazandırmak, Reklam, Propaganda, Kışkırtma ve Sürü psikolojisi
    oluşturmak.

    TEPKİLERİN YÖNETİLMESİ
    Tepkilerin yönetilmesi, birey ya da kitlenin davranışlarının ikna ve
    telkin yöntemleri kullanarak değiştirmek, kontrol etmek ve
    yönlendirmektir.

    Belirlenen görevi yerine getirmek için yönlendirilecek birey ya da
    kitlenin (meyilli, yatkın) bulunması hedeflenir. Birey ya da kitlenin
    savunma boşlukları nelerdir? Bireyler, bilinçsiz hareket eden bir
    yığının davranış kalıbını görerek, sürü psikolojisi ile davranışlarını
    kontrol edemez hale nasıl gelirler? Zihinsel yetiyi ele geçirmeyi
    zorlayan faktörler ve bu faktörlerin etkisini ortadan kaldıracak ortam
    ve yöntemler nelerdir? Sorularına yanıt aranır.

    İkna ve Telkin mesajlarını alıp denileni hemen yapacak zihinsel
    haritaya sahip balık ya da balık sürüsü her zaman bir yerlerde
    vardır. Hangi mesajlar kontrolsüz tepkisel davranışlara dönüşür
    gözlem yapılarak bulunur. Zaaflar, kompleksler, alışkanlıklar, örfler,
    adetler, inançlar, radikal ve keskin düşünceler hangi durumlarda nasıl
    tepkisel davranışa dönüştüğü araştırılır. İstenilen tepkisel davranışı
    veren kitle ya da bireyin neye, ne zaman, nasıl tepki verdiği iletişim
    kanalı olarak adlandırılmaktadır. İkna ve Telkin mesajlarını alıp
    denileni yapacak kobay birey ya da kitlenin iletişim kanalları sürekli
    açık tutularak, test edilir, kontrollü eyleme geçirilip durdurularak
    mesajlarının beyinde unutulmaması sağlanır. Mesajlar sürekli
    tekrarlanarak iz bırakılması sağlanır. Aktif hale ya da eyleme
    geçirmek için komut mesaj verildiğinde birey ya da kitle kontrolsüz
    hareket etmeye başlar. Daima odaklı bir pencereden bakan ve daima
    karşı tarafı suçlayan birey ya da kitle oluşturmada, beyindeki
    zihinsel yetilere ait belleği ele geçirme yöntemleri üzerinde
    çalışmalar yapılmaktadır. Bilgiye erişimin yaygınlaştığı günümüzde
    bireylerin davranışları bir yazı, bir resim, bir film içindeki mesaj
    ile çok rahat kontrol edilebilmektedir.

    Günümüzde uzaktan ikna ve telkin ile suça yönlendiren insanların
    sayısında artış gözükmektedir. (İnternet üzerinden intihara
    yönlendirme, cinayet işletme, çocuk istismarları, medya yayınları
    üzerinden cinayet işletme, ürün karalama suçları gibi). Duyu
    organlarının eşik aralığı dışındaki uyarıcı etkiler kullanılarak
    bilinç etkilemekte, değiştirilmekte ve yönlendirmektir. Beyin kontrol
    edilmeye açık ve kolay erişilen organ olduğundan insan zihninin
    uzaktan kontrol edilebilmesinin gelecekte sosyal ve politik etkileri
    çok fazla olacaktır.

    DUYGULARIN YÖNETİMİ
    İnsanların hangi türden duygularla yönlendirileceğini anlamak bu gücü
    kullanmayı arzulayanlar kadar bu güçten kaçınmak isteyenlere de büyük
    yarar sağlamaktır. “Savaşa yalnız güvendiğim adamlarla girerim” diyen,
    Sun Tzu’nun şu sözü özet gibi; “Askerlerinizi çocuklarınız gibi
    görürseniz sizi en derin vadilerde bile takip edeceklerdir. Onları
    biricik evlatlarınız gibi seyrederseniz de ölüme giderken bile
    yanınızda olacaklardır.”

    Duygu yönetimi; kimin hangi noktasına vurursan daha fazla verim
    alabileceğini çok iyi bilmektir. Akıllı bir düşman tarafından
    kullanılacak zaaflar; ölüm için aşırı istekli olmak, yaşamak için
    aşırı istekli olmak, aşırı öfke ve aşırı duygusallıktır. Öfkeli, aç
    gözlü, kızgın ve öç alma peşinde olanlar kaybetmeye mahkumdurlar.

    Kendilerine güvenleri olmayıp etik değerleri önemsemeyenler
    yetersizdirler ve sürekli saldırıya uğrama tehdidi altında
    yaşadıklarını düşünürler. Nasıl olsa saldıracaklar, önce ben
    saldırayım duygusu ile doğrudan saldırıya geçerek önleyici
    saldırganlık davranışı sergilerler. Eziklik, yalnızlık ve dışlanmışlık
    duygusu ile beslenip geliştiklerinden yapıcı ve naif görünseler de her
    eleştiriyi kişisel saldırı olarak algılar ve eleştirenleri hain ilan
    ederek saldırıya geçerler. Birey ya da kitle önleyici saldırgan
    davranış sergiliyor ise sinirlendiğinde her şeyi ve herkesi yok sayar.
    “İnsanlar eninde sonunda sanıldıkları kişiliğe dönüşür” der Sezar.

    Şiddete yönelik saldırgan yapıdaki insanların acımasız görünmekle
    birlikte esas anlamıyla aşırı duygusal yapıdadırlar. Saldırganlık
    güdüsünü besleyen açgözlülük ve sahiplenme duygularıdır. İhanet ve
    yabancılaşma duygularının saldırıya dönüşmesi değerlerin
    önemsenmemesinden kaynaklanır.

    Duygu yönetiminde beş hata felaket getirir; Dikkatsiz cesaret, yok
    olmaya götürür. Korkaklık, düşmana esir düşmeye götürür. Acelecilik,
    hakaretlerle kışkırtılabilir. Şeref düşkünlüğü, utanmaya götürür.
    Aşırı düşkünlük, endişe ve tereddüde götürür. Düşmanı bildiğiniz kadar
    kendinizi de biliyorsanız, zafer konusunda şüpheniz olmasın der Sun
    Tzu.

  • #2
    İNSAN ROBOTLAR
    İnsan robotlar, bireyin kendi iradesi dışında, beyin yıkama seansları,
    ilaçlar, elektromanyetik dalgalar ve hipnoz etkisiyle başkalarının
    istediği eylemleri yapanlara verilen isimdir. Kore savaşı sırasında
    Çinliler tarafından Amerikan askerlerine yapılan beyin yıkama
    deneyleri Mançurya Kobayları (Manchurian Candidate) olarak
    adlandırılmıştır. Aynı isimle filme konu olmuştur. Bilinen ilk ve en
    önemli psikolojik operasyon örneği Hasan Sabbah’tır. Haşhaşi tarikatı
    da denilen bu örgütlenmede kişiler haşhaşın etkin maddesi eroin ile
    cennete gidecekleri ikna edilmiş ve gidecekleri cennet kendilerine
    yaşarken gösterilmiştir. Bu kişiler Hasan Sabbah’a itaat ederek
    intihar saldırılarını zevkle yapmışlar ve cennete gittiklerini
    sanmışlardır.

    Günümüzde beyni uzaktan kontrol etmek üzere yapılan tüm çalışmaların
    gizli amacı insan robotlar meydana getirmek üzerinedir. Eski davranış
    biçimlerini silmek, hafız kaybı için şok uygulanır. (Darbe,
    Elektriksel, Biyokimyasal ilaçlar-sinir gazı - LSD), Programlanmış
    hafıza kaybı.

    Kabus ve Halüsinasyon görmesini sağlamak., Kaçırıldığında ya da ele
    geçirildiğinde konuşup konuşmayacağını test etmek. Bağımlılık yapmak.
    Yeni davranışların programlanması, Görevin sürekli tekrar ettirilmesi.
    Görevi yerine getirmesi için uyarıcı işareti beyne yerleştirmek. Trans
    haline getirmek.
    Görevden sonra olan her şeyi zihninde silmek, hatırlamamasını
    sağlamak, Uyutmak. Olayın başlatılması sağlandığında asıl görevi
    başkasına yaptırıp hedef şaşırtmak. Kuşkulandırmamak, yalan ifade
    vermeye zorlamak. Sırlar ve yalanlar üzerine oynanan oyunlar ve
    unutulan teröristlerin hikayeleri dikkat çekici özellikler
    taşımaktadır.

    BEYİN KONTROLÜNDE ELEKTROMANYETİK DALGALAR
    Nikola Tesla (1856, 1943, New York). Sırp asıllı mucit, elektrik ve
    makine mühendisidir. Alternatif akım ile çalışan sistemlerin ilk
    mucididir. Yüksek gerilim ve yüksek frekanslı elektrik iletimi
    konusundaki araştırmalar, Nicola Tesla'yı Colorado Springs
    yakınlarındaki bir dağın üzerine dünyanın en güçlü radyo vericisini
    kurup çalıştırmaya yöneltti. 60 metrelik direğin etrafında, 22,5 metre
    çapında, hava çekirdekli transformatörü yaptı. İç kısımdaki sekonder
    100 sarımlı ve 3 metre çapındaydı. Üreticisi, istasyondan birkaç mil
    uzaklıkta bulunan enerjiyi kullanırken, Nicola Tesla ilk insan yapımı
    şimşeği oluşturdu. Bir direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır
    küreden, 30 metre uzunluğunda, kulakları sağır eden şimşekler çaktı.
    TESLA yapay depremler yapabilecek, ölüm ışınından ve kimsenin
    geçemeyeceği manyetik bir kalkandan bahsetti, hatta dünyayı bir elma
    gibi ikiye bölebilecek güçte silahlar yapılabileceğini söyledi.
    Elektromanyetik silah fikri böylece ortaya çıkmış oldu.

    Elektromanyetik darbeli atış etkisi ilk olarak havada patlatılan
    nükleer silahların denenmesi sırasında gözlemlendi. Bu enerji darbesi
    etki alanında bir elektromanyetik alan oluşturdu ve bu alana maruz
    kalan iletkenlerde ve elektronik cihazlarda kısa süreli ama binlerce
    voltluk bir gerilim oluşturdu. Bu darbeli atış özellikle elektronik
    ekipmanlarda geri dönüşü olmayan hasarlara da sebep olabilecek
    yeterlilikte olabileceği gözlemlendi.

    Tesla Kalkanı özellikle kritik tesislerin (nükleer santraller,
    barajlar, silah fabrikaları, silah depoları, rafineriler...)
    korunmasında kullanmak üzere çalışmalar devam etmektedir. Bu
    teknolojiler ile ilgili diğer çalışmalar ise ozon tabakasındaki
    deliğin kapatılması, zayıflamak isteyenlere içgüdüsel olarak telkinde
    bulunulmak (zihin kontrol), Şiddetli fırtınaları önlemek gibi pek çok
    alanda devam etmektedir.

    Yorum


    • #3
      İyonize radyasyon, Elektromanyetik yayınım spektrumunda X ve Gamma
      ışınlarından başlayan, frekansları 10^17 Hz den büyük olan
      elektromanyetik dalgalardır. İyonize radyasyon insan hücrelerinin
      değişimine neden oldukları, kanser oluşturdukları ve kromozomları
      değiştirdikleri için tehlikelidir.

      İyonize olmayan dalgalar ise Ses dalgaları, Radyo dalgaları,
      Mikrodalga, Kızıl ötesi ışık, Görünen ışık, ve Morötesi ışık olarak
      sıralanır. İyonize olmayan dalgalar girdikleri dokulara enerjilerini
      aktararak ısısını artırır ya da hücre zarlarının çalışma biçimini
      değiştirir.

      ELEKTROMANYETİK SALDIRI
      Elektromanyetik saldırı, karşı tarafın davranışını yöneten, savaşma
      gücünü yok eden, azaltan ya da etkisiz hale getiren elektromanyetik
      enerji yayınımıdır. Radyo frekansı / Mikrodalga insana yeterince zarar
      verecek güçte olması mümkündür. Ölümcül olmayan, yönlendirilmiş enerji
      silahı olarak tarif edebileceğimiz mikrodalga yayınım kalabalıkların
      kontrolü ve toplumsal olaylara etkin bir şekilde müdahale edebilmesi
      için geliştirilmiş yeni bir teknolojidir. Güçlü bir milimetrik dalga
      ileticisi olan bu sistem hedef insanın derisindeki suyu ısıtan ve
      dayanılmaz acıya neden olan bir mikrodalga kaynağıdır. Şiddetli ağrıya
      sebep olmanın dışında hiçbir kalıcı hasar bırakmaması amaçlanmasına
      rağmen geri dönüşümsüz hasarlara neden olabileceği ileri sürülmeye
      başlanılmıştır. Mikrodalga ışınına maruz kalanların uzun vadeli yan
      etkileri için henüz yeterli testler yapılmamıştır. İsyanları
      bastırmada, çetelere yönelik operasyonlarda, anarşik olaylarda,
      rehineleri kurtarmada kullanılması planlanmaktadır.

      BEYNİN ÜRETTİĞİ SİNYALLER
      Klasik EEG’nin (Electro Encephal Graphy – Elektro Beyin Grafisi) ve
      MRI (Magnetic Resonance Imaging) bilgisayar devriminden sonra analog
      sinyallerin sayısallaştırılması ile beyin haritası
      çıkarılabilmektedir. Beynin hastalıklı çalışan alanları bu şekilde
      görüntülenmektedir.

      Vücut sistemini yöneten ve aralarında işbirliği sağlayan beyin, tüm
      zihinsel faaliyetlere, düşüncelere, duygulara ve hareketlere özgü
      sinyaller üretmektedir. 3Hz ile 50 hertz arasındaki frekanslarda
      üretilen bu sinyallere "beynin parmak izi“ denir ve kişiden kişiye
      değişim göstermektedir. Beynin ürettiği sinyaller kaydedilerek, beynin
      fonksiyonel olarak görüntülenmesi yapılabilmekte ve kişi uzaktan
      takip edilebilmektedir.
      Bu frekanslar; Derin uyku sırasında 1-3Hz Delta dalgaları, Yorgunluk
      veya hafif uyku sırasında 5-7 hertz Theta dalgaları, Alarm veya
      herhangi bir uyarılma sırasında 8-12 hertz Alpha dalgaları, Çok meşgul
      olduğumuzda 14-30 hertz Beta dalgaları, 10 hertz civarında ise normal
      işler yaparken alt beta dalgaları olarak sıralanır.

      Yorum


      • #4
        Bireyin öfke, acı, endişe, küçümseme, ümitsizlik, dehşet, sıkıntı,
        kıskançlık, korku, uyku, terör gibi durumlarda yaydığı frekansların
        tespit edilmesi mümkündür. Bu frekanslar kişiden kişiye değişiklik
        göstermektedir. Belirlenen merkezlerden aynı frekanslarda gönderilen
        sinyallerin beyne yöneltilmesi sayesinde, beyin fonksiyonları kontrol
        edilebilmektedir.

        Kahin, şaman, hipnozcu ve medyumların müşterilerinin beyinlerini nasıl
        yönlendirebildiği araştırılmaktadır. Araştırmalar sonucunda şamanın,
        kullandığı davul sesinin dalgaları ile tedavi ettiği kişinin beyin
        dalgaları arasında bir uyum oluşturduğu ve bu sırada dua okuyarak onun
        beynine istediği emirleri yerleştirdiği gözlenmiştir. Çağımızda bu
        olaya “nerolinguistik programlama“ denilmektedir.

        Komplo Teorisi: GSM telefonu ile beynin parmak izi belirlenebilir ve
        telefon hangi beyin ile çalıştığını bilir. Uzaktan cep telefonu
        üzerinden beyin de kontrol edilebilir.

        NORO ELEKTROMANYETİK SALDIRILAR
        Bir sesin doğrudan, başka bir insanın kafasının içine aktarılması
        konusundaki ilk test 1974 yılında Walter Reed Askeri Araştırma
        Enstitüsü"nde Dr. Joseph C. Sharp tarafından yapılmıştır. Hipnoz yapan
        kişinin sesi ultrasound dağılımda değiştirilip özel bir telefon ile
        hedef insana yönlendirildiğinde, hipnoz edilebildiği görülmüştür.
        Ortaya çıkan belirtiler ani ateş, ağrı, uykusuzluk ya da aniden uykuya
        dalma; " gel, git" gibi emirler duymalardır.

        Noro (Neuro) Elektromanyetik Frekans saldırıları ile uzaktan akıl
        denetimi ve davranış kontrolü çalışmaları devam etmektedir. Radyo
        dalgaları ile beyinler arası hipnoz kontrol projesi, elektronik hipnoz
        yapmayı amaçlamaktadır. Bu proje ile kişiye istemediği şeyler
        yaptırmak mümkün hale gelecektir.

        ELEKTROMANYETİK UYARI VERME
        Elektromanyetik enerjinin tedavide kullanımı yeni gelişmelerdendir. Bu
        yöntem ile ilgili araştırmalar hâlen sürmektedir. Beynin ön bölgesine
        elektromanyetik uyarı vererek depresyonu tedavi etme projesi,
        elektroşok tedavisine alternatif olarak işe yarayacak gibi
        görünmektedir.

        Düşünce Kontrolü konularında, psiko enerji teknolojisine yönelik
        çalışmaları Moray, Abrams,Hieronymous, Tesla, Dela Warr, Down ve Reich
        gibi bilim adamlarının çalışmaları temel alınarak beyin üzerindeki
        çalışmalar devam etmektedir.

        1974'te Çek mühendis Robert Pavlita böcekleri uzaktan öldürmeyi
        başardığı iddia edilmektedir. 1979'da Sovyet bilim adamlarının birkaç
        km öteden keçileri öldürebilen ya da yanlış yönlenme ve kapasite
        düşüklüğü gibi sonuçlar ortaya çıkaran sistemler üzerine çalıştıkları
        tespit edilmiştir.

        Körfez Savaşından sonra Amerikalı askerlerde görülen ve Körfez
        Sendromu diye adlandırılan psikolojik sorunların, Irak da denendiği
        iddia edilen moral bozmaya, dikkatsizliği arttırmaya ya da dikkatli
        olmaya odaklandırılan elektromanyetik silahlardan etkilendiklerine
        yönelik teoriler ortaya atılmıştır.

        Elektromanyetik ritmik vuruşlar, kişiye başını elektrikli matkapla
        oyulduğu hissi uyandırmaktadır. Çok düşük frekanslarda (VLF),
        iyonlaşmanın olmadığı bir elektromanyetik yayınım ile baş ağrısı,
        kulakta çınlama, sinirlilik hali, depresif durumlar, hafıza kaybı
        hatta panik duygusu oluşturulabilmektedir.

        Yorum


        • #5
          İyonlaşmanın olduğu yayınımların diş dökülmesine, kan kanserine ve
          sakat doğumlara neden olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda X ışınları,
          Radyum gibi iyonlaşmanın olduğu radyasyonlar kanser tedavisinde
          kanserli hücreleri öldürmek için kullanılır. Bu ışınları uzaktan
          yönetmek ve yönlendirmek şu an mümkün olmamaktadır.

          RADYO FREKANSLARINDA ÇALIŞAN ELEKTROTLAR
          Radyo frekansları ile uzaktan sinyalleri alabilen ve nakledebilen
          minyatür elektrotlar geliştirilmiştir. Bu elektrotlar maymun kafasına
          yerleştirildiğinde cinsel saldırganlık, boğada aniden durma komutu
          verme deneyleri başarılı olmuştur. Yunus balıkları
          yönetilebilmektedir. Araştırmacılar beynin hipotalamus bölgesine
          elektronik elektrotlar yerleştirerek hastalarda korku, heyecan,
          halüsinasyon oluşturma üzerine deneyler yapmışlardır.

          Radyo frekansı sinyallerini alabilen ve nakledebilen beynin, uzaktan
          uyarılması insanların robot gibi tuşlarla kontrol edilebilmesi, çok
          tehlikeli bir gelişmedir. “Her doğan çocuğa kimliğini belirtir
          elektronik parça yerleştirerek ömür boyu nerede olduğunu
          izleyebiliriz”.

          Elektronik elektrotlar ile beynin belirli alanları canlandırılarak
          neşe, tuhaf duygu, renkli görüntü gözlemleme ve retina üzerine
          yerleştirilen elektrotlar ile görme özürlülerin beyninde yapılan
          görüntü canlandırma çalışmalarında başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
          “Tuşlarla kontrol edilebilen insana neler yaptırılamaz ki!”

          MİKRODALGA
          Mikrodalga kaynağını uzaktan bir hedefe yönelterek insan davranışını
          kontrol etmeyi isteyenler, hayvan deneylerinde bu düşüncelerini
          gerçekleştirmişlerdir.

          Elektromanyetik ışımanın beyinde melatonin hormonunu azalttığına dair
          güçlü bilimsel kuşkular vardır. Melaton; beynin salgıladığı zihin
          işlevleri, hafıza, bilgi işleme, cinsellik, stres hormonları, uykuda
          beyin onarımı gibi işlevleri yerine getiren önemli bir hormondur.
          Alzheimer hastalığının dünyada artması ile elektromanyetik kirlilik
          arasında sebep-sonuç ilişkisi ciddi boyutlardadır. Eğer
          elektromanyetik ışımanın melatoninin salgılamasını azalttığı
          doğrulanırsa, Alzheimer hastalığı konusunda mikrodalga yayınım sanık
          sandalyesine oturacaktır.

          Mikrodalga kaynağın frekansı yükseldikçe dokuya derinlemesine nüfuzu
          artmaktadır. Mikrodalga ışıma etkisindeki dokuları oluşturan hücre
          zarlarının normal işlevini bozan ısıl olmayan etkiler gözlenmiştir.
          Hücre zar işlevlerinin mikrodalgalar ile kontrol edilmesi, sadece
          beyni kontrol etmede değil tüm organları kontrol etmede önemli bir rol
          oynayacaktır.

          Elektromanyetik ışınımın yoğun olduğu çevrede oturanlarda sinirlilik,
          huzursuzluk, depresyona girme belirtileri, uyku bozuklukları ortak
          yakınmalardır.

          ELEKTROMANYETİK DALGALARIN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ
          İyonize radyasyon insan hücrelerinin değişimine neden oldukları,
          kanser oluşturdukları ve kromozomları değiştirdikleri için
          tehlikelidir.

          İyonize olmayan elektromanyetik dalgalar ise girdikleri dokulara
          enerjilerini aktararak ısısını artırır. Aşırı ısı artımı dokunun
          işlevini bozar. Ayrıca dokulardaki hücre zarların normal işlevini
          bozan ısıl olmayan etkilerde gözlenmiştir. Frekans yükseldikçe
          taşıdığı enerji büyüdüğünden yüksek frekanslarda dokulara aktarılan
          enerji büyük olacağından ısınma ve işlev bozucu etkileri de büyük
          olur.

          100KHz ile 10GHz arasındaki radyo frekanslarındaki (RF)
          elektromanyetik alana maruz kalan vücudun emdiği enerji oranın
          ölçülmesinde spesifik soğurma oranı (SAR) kullanılır. 70 kg
          ağırlığında bir kişi hareketsiz durumda 80 watt eşdeğer enerji
          tüketir. Güç yoğunluğu= 80/70=1,2W/Kg. Spor ya da bedensel işlerde bu
          oran 3 ile 4 kat artmaktadır. Bu mertebelerde elektromanyetik dalgaya
          maruz kalan organ ve dokuların normal işlevleri ile bu enerjiyi
          giderebilecekleri ve hasar oluşturmayacağı düşünülmektedir.
          Standartlar 30 dakika boyunca EM e maruz kalan doku ve organların
          sıcaklığı 1 derece artmasını risk olarak belirtmektedir. Bu da 4 watt/
          Kg a karşı düşer. Bu neden ile SAR limitleri 10gram dokudaki ortalama
          değeri 2 W/kg olarak alınır.

          Yorum


          • #6
            10 GHz in üzerindeki elektromanyetik alanlarda ise mW/cm^2 kullanılır.
            Elektromanyetik güç yoğunluğuna 6 dakikadan fazla kalınan ortamlarda
            maruz kalınabilecek güç yoğunluğunun çalışma ortamları için 5 mW/cm^2
            ve genel ortamlar için 1 mW/cm^2 den küçük olması standartlarca
            önerilmektedir.

            Genel kabul mikrodalga ışımanın vücut organlarında emilen enerji ile
            ilgili olduğudur. Duyarlı organlar; Göz, Baş ve Beyindir. Mikrodalga
            frekanslarında çalışanların Baş ağrısı, Göz yorgunluğu, Aşırı
            halsizlik, Bitkinlik ve Uykusuzluktan şikayet ettikleri
            raporlanmıştır. Bunların tümünün mikrodalganın vücudun sinir sistemini
            etkilemesi ile ilgili olduğu görülmektedir.

            ELEKTROMANYETİK DALGALARIN DOĞAL YAŞAMA ETKİSİ
            EM dalgaların insana olduğu kadar çevreye, doğal yaşama etkisi oldukça
            fazladır. Hayvan popülasyonun azalmasının ve bitkilerin sağlığının
            bozulmasının olası bir sebebi, mikrodalga ve radyo frekanslı radyasyon
            kirliliğidir.

            Yüksek gerilim hatları, Radar, radyolink, radyo ve TV vericileri, GSM
            baz istasyonları, Telsiz sistemleri gibi EM yayınım yapan sistemlerin
            yaydığı elektromanyetik alana maruz kalan doğal yaşamdaki bitkiler ve
            hayvanlar EM yayınımlardan etkilenmektedir.

            Yaşam alanlarına kurulan kablosuz verici istasyonlarından yayınım
            yapan EM dalgaları, doğadaki canlıların doğal bağışıklık sistemlerinin
            zayıflamasına, sağlıklarının bozulmasına, üreme problemlerine sebep
            olmaktadır.

            Havada yayınım yapan elektromanyetik alanlar, doğal manyetik alanları
            kullanarak yön bulan, göç eden hayvanların ve özellikle kuşların rota
            bulma dengesi bozmaktadır. Radyasyon nedeniyle yok olan arı
            kolonileri, yolunu şaşıran kuşlar ile ilgili haberleri sık sık duymaya
            başladık.

            Arılar, yerin manyetik alanını ve yüzeyin günlük manyetik
            değişimlerini kullanarak, bulundukları konumu tespit eder ve
            birbirileriyle haberleşirler. Doğadaki bitki örtüsü üzerine mesaj
            bırakarak haberleşen arıların EM yayınımların bu mesajları bozmasından
            dolayı olumsuz etkilendikleri gözlenmiştir.

            SONUÇ
            İnsan zihninin uzaktan kontrol edilebilmesinin dünya için sosyal ve
            politik etkileri çok fazla olacaktır. Bizler yeni gelişmelere hazır
            olmalıyız. Elektromanyetik Kirlilik ve Beyin Sağlığımız elektronik
            savaşta elektromanyetik unsurlar tarafından cömertçe kullanılmaktadır
            ve kullanılmaya devam edecektir. Elektromanyetik radyasyon, bütün
            evreni kuşatan bir enerjidir. Gözümüze çeşitli renkler halinde görünen
            ışık da elektromanyetik radyasyonun bir parçasıdır.,


            Kişiler kendi kültürlerini, becerilerini ve kişiliklerini
            geliştirmedikleri sürece gerçek kimliklerini ortaya koyamazlar.
            Kimliksiz birey ya da kitlenin beyni, uzaktan kontrol edilmeye ve
            yönetilmeye mahkumdur. Her türlü tartışma ve düşünce belirtme
            ortamlarında küçümseme ve dışlama davranışlarını birer hak olarak
            kendisinde görenlerin sayısı yoğun olarak artmaktadır. Özellikle
            etiket sahibi olanlar karşısındakini rakip olarak algılayıp ego
            tatminsizliğine dayalı basite indirgeme belirtileri göstermektedirler.

            Tehdidi tanımlamaya yönelik durumsal farkındalık tüm ekip tarafından
            önemsenmelidir. Tecrübeye dayalı olarak geliştirilen durumsal
            farkındalık, bilinçaltında tehlikenin ince belirtilerini fark eder.
            İhtiyatlı zamanlarda belirli alanlardaki farkındalık düzeyi
            yükseltilmelidir. Durumsal farkındalık ile tehditlere ilişkin
            belirtileri fark etmede, düzenlenmiş ve ayarlanmış tanıdık ortam ile
            rahat ve aynı zamanda çevresindeki davranışlarda olası tehlikeleri
            arayan defansif ortam önemsenmelidir. Farkındalık düzeyini paranoyak
            duruma dönüştürmemek için son derece yorucu ve stresli odaklı ortam,
            yüksek adrenalin içeren uyarıcı ortam ve paniği tetikleyen komada
            ortamların oluşması süreklilik kazanmamalıdır.

            Özgüven temelinde birlikte düşünmek, farklı olmak, farklılıkları ve
            fırsatları keşfederek hedefe birlikte yönlenmek önemsenmelidir.
            Diğerlerinin egosunu ezmek ve yenmek değil, iletişimde dinlemek,
            anlamak, hissetmek, farklı düşüncelere, kültürlere saygı gösterip
            gelişimlerine katkıda bulunarak başarıya yönlendirmek
            hedeflenmelidir.

            Gençlerimiz pınar gibidir. Pınarlar kurutulur ya da setin ardına kadar
            getirilemez ise, setin kapağı açılsa da ne yapılabilir ki?
            Unutulmamalıdır ki etik değerleri önemsemeyen, farklı olanı yok sayan
            önyargılı ve takıntılı insanlar ait oldukları yerde tutunamazlar.

            KAYNAKLAR
            • URANIUM AND THORIUM POSSIBILITIES IN TURKEY, Melih TOKAY and Cahit
            ERENTÖZ, Mineral Research and Exploration Institute of Turkey,
            Page-17.
            • Efficient wireless non-radiative mid-range energy transfer,
            Aristeidis Karalis*, J.D. Joannopoulos, and Marin Soljačić, Center for
            Materials Science and Engineering and Research Laboratory of
            Electronics Massachusetts Institute of Technology.
            • Report of the Commission to Assess the Threat to the United States
            from Electromagnetic Pulse (EMP) Attack
            • The American Way of Propagandan: Lessons from the Founding Fathers,
            By J. Michael Waller Annenberg Professor of International
            Communication The Institute of World Politics January 18, 2006
            • Elektromagnetic veapon and Human rigths, by Peter Phillips, Lew
            Brown and Bridget Thornton, As Study of the History of US Intelligence
            Community Human Rights Violations and Continuing Research in
            Electromagnetic Weapons
            • High-Altitude Electromagnetic Pulse (HEMP): A Threat to Our Way of
            Life, BY WİLLİAM A. RADASKY, PH.D., P.E.
            • Mind Controllers By Dr. Armen Victorian A 10-page Summary
            • INTERNET; Directed-energy weapon, Electromagnetic pulse, Electronic
            warfare, Mind control, Motivation, Propaganda, Remote viewing,
            Clairvoyance, Crowd manipulation
            • Stephen R. Covey, René Descartes, Adam Smith, Karl Heinrich Marx
            • “Savaş Sanatı”, Sun Tzu, Arya yayıncılık

            HAZIRLAYAN Dr. Cahit KARAKUŞ

            Yorum


            • #7
              gerçekten ilginç bilgiler bunları okudum da aklıma şimdiki ortadoğu savaşını getirdi bilgilerine güvendiğim bi arkdaşımla konuşuyoduk 5 yıl önceydi sanırım komplo teorsi olrak ortadoğuda yakında savaş çıkacağını falan anlatıyodu ben hadi canım falan demiştim belge göstermişti bazı kaynaklardan edinmiş neyse teşekkürler paylaştığın için.

              Yorum

              İşleniyor...
              X