Cengiz dayı…
Biz öyle seslenirdik ona Cengiz dayımızdı o bizim. 50 yaşında tek başına yaşayan birisiydi. Biz ona dayı diye seslenirdik, Cengiz dayımızdı bizim.
Onun yanlızlığı bizim hep alay konumuz olurdu, o da bize sonsuz bir dayı, baba şevkati ile yaklaşır, kırmazdı bizim alay eden konuşmalarımıza aldırış etmezdi.
Ama hepimiz onun yalnız kalmasına bir anlam veremezdik. Yaşına rağmen yakışıklı bir adamdı bir adamdı, hem öyle bir ruh vardı ki içinde, ben iyiym çok temiz diyen insaları bile cebinden çıkarırdı.
*****
Bazı akşamlar beraber içerdik onunla…
O içitiğimiz her akşamda en son kalkan olurdu masadan, evine hep en son giden o olurdu.
*****
O zamanlarda ben bir kızı çok seviyorum, ama o çoktan beri bırakıp gitmiş bir başkasını seviyor, artık ben yoktum hayatında. Aylarca o kızı konuşup içtik, dert ortağım olmuştu benim Cengiz dayı.
****
Ama o akşamı asla unutmam.
Yine o kızdan konuşuyorum…
Bir kadeh içtim, devam ettim konuşmaya ve Cengiz dayı bize o güne kadar baba gibi yaklaşan Cengiz dayım öyle bir vurduki, herkes dönüp bize baktı, yerin dibine girdim biran da ne olduğunu, ne yanlış yaptığımıda bilmiyordum.
Masadan kalkıyordum elimi tutu Cengiz dayı, sert bir sesle otur bana dedi.
- Ben neden vurdum sana biliyormusun dedi…
- Yoktu bir nedeni bana göre
Anlatmaya başladı.
Sen yaşlardayım dedi ve başladı konuşmaya…
Bir kız var çok seviyorum, aşkından ölücem, her gün evinden önünden geçiyorum, her akşam içiyorum. Bir akşam dışarıda gördüm seviyorum dedim. Bana bakışlarından onunda sevdiğini anladım, utandı kaçtı gitti, bizim zamanımızda sizinki gibi öyle rahat değildi gezmek, dolaşmak. Bir hafta sonra bana bir mektup yazdı, aşkını ilan etti, dünyalar benim olmuştu, evlilik için ailem konuşmayı, onu istemeyi, bunu nasıl babama anne söylecem diye düşünmeye başlamıştım. Bir ay iki ay üç ay düşündüm bunu, bu arada kızla sürekli mektuplaşmaya başladık. Çok değil üçüncü ayın sonunda, mektuplar azalmaya başladı, son mektubunda şu kelimleri vardı, seni seviyorum ama beni bir başkasına veriyorlar, kaderim bu yapacak bir şeyim yok Almanya ya gelin gidecem bir daha yazma bana. Evlendi o kapının önünde düğün dernek kurdular, uzaktan sesizce izledim. Tabi sonra o Almanya ya gitti, fazla değil bir yıl sonra çocuğu olmuş, eşi ile Türkiye ye gelmişlerdi, ben yine uzaktan sesizce izledim, onlar hep geldi ve ben hep sesizce uzaktan izledim. Yıllar sürdü benim uzaktan izlemelerim, mektuplarını satır satır ezberlemem yıllarca bir umutla beklemem sürdü. Sonra ailesini kaybetti ve bir daha gelmediler Türkiye ye, bende 40 yaşına gelmiştim. Kırk bir, kırk iki derken artık o yoktu mektupları çoktan atmıştım. Hiç unutmam 45 yaşındayım yağmurlu bir gece çok içimiş yağmur altında yürüyorum, bir gök gürültüsü kortum sanki bir tokat yemiş gibiydim, yolda sırılsıklam bir şekilde kork içine kapıldım. O gece kendime en son kızdıgım geceydi aslında. Ben ne yaptım diye. 45 yaşındayım ve yanlızım, kimse yok yanımda, neyi için çektim, neden kendimi bir rüyanın peşinde bunca yıl sürükledim diye sonkez kızdım kendime. İşte o şimşek benim tokatım oldu, ben tokatı çok geç yedim çok geç kalmıştım artık. Dönüm geriye baktığımda hiç bişey yoktu, sadece yanlızlığım vardı.
Sonra cengiz dayı sustu.
Daha konuşmadı benimle o geceden sonra.
Şimdi 45 yaşındayım ve her gece Cengiz dayıma o tokat için dua ediyorum. İyi ki beni uyandırdın…..
Biz öyle seslenirdik ona Cengiz dayımızdı o bizim. 50 yaşında tek başına yaşayan birisiydi. Biz ona dayı diye seslenirdik, Cengiz dayımızdı bizim.
Onun yanlızlığı bizim hep alay konumuz olurdu, o da bize sonsuz bir dayı, baba şevkati ile yaklaşır, kırmazdı bizim alay eden konuşmalarımıza aldırış etmezdi.
Ama hepimiz onun yalnız kalmasına bir anlam veremezdik. Yaşına rağmen yakışıklı bir adamdı bir adamdı, hem öyle bir ruh vardı ki içinde, ben iyiym çok temiz diyen insaları bile cebinden çıkarırdı.
*****
Bazı akşamlar beraber içerdik onunla…
O içitiğimiz her akşamda en son kalkan olurdu masadan, evine hep en son giden o olurdu.
*****
O zamanlarda ben bir kızı çok seviyorum, ama o çoktan beri bırakıp gitmiş bir başkasını seviyor, artık ben yoktum hayatında. Aylarca o kızı konuşup içtik, dert ortağım olmuştu benim Cengiz dayı.
****
Ama o akşamı asla unutmam.
Yine o kızdan konuşuyorum…
Bir kadeh içtim, devam ettim konuşmaya ve Cengiz dayı bize o güne kadar baba gibi yaklaşan Cengiz dayım öyle bir vurduki, herkes dönüp bize baktı, yerin dibine girdim biran da ne olduğunu, ne yanlış yaptığımıda bilmiyordum.
Masadan kalkıyordum elimi tutu Cengiz dayı, sert bir sesle otur bana dedi.
- Ben neden vurdum sana biliyormusun dedi…
- Yoktu bir nedeni bana göre
Anlatmaya başladı.
Sen yaşlardayım dedi ve başladı konuşmaya…
Bir kız var çok seviyorum, aşkından ölücem, her gün evinden önünden geçiyorum, her akşam içiyorum. Bir akşam dışarıda gördüm seviyorum dedim. Bana bakışlarından onunda sevdiğini anladım, utandı kaçtı gitti, bizim zamanımızda sizinki gibi öyle rahat değildi gezmek, dolaşmak. Bir hafta sonra bana bir mektup yazdı, aşkını ilan etti, dünyalar benim olmuştu, evlilik için ailem konuşmayı, onu istemeyi, bunu nasıl babama anne söylecem diye düşünmeye başlamıştım. Bir ay iki ay üç ay düşündüm bunu, bu arada kızla sürekli mektuplaşmaya başladık. Çok değil üçüncü ayın sonunda, mektuplar azalmaya başladı, son mektubunda şu kelimleri vardı, seni seviyorum ama beni bir başkasına veriyorlar, kaderim bu yapacak bir şeyim yok Almanya ya gelin gidecem bir daha yazma bana. Evlendi o kapının önünde düğün dernek kurdular, uzaktan sesizce izledim. Tabi sonra o Almanya ya gitti, fazla değil bir yıl sonra çocuğu olmuş, eşi ile Türkiye ye gelmişlerdi, ben yine uzaktan sesizce izledim, onlar hep geldi ve ben hep sesizce uzaktan izledim. Yıllar sürdü benim uzaktan izlemelerim, mektuplarını satır satır ezberlemem yıllarca bir umutla beklemem sürdü. Sonra ailesini kaybetti ve bir daha gelmediler Türkiye ye, bende 40 yaşına gelmiştim. Kırk bir, kırk iki derken artık o yoktu mektupları çoktan atmıştım. Hiç unutmam 45 yaşındayım yağmurlu bir gece çok içimiş yağmur altında yürüyorum, bir gök gürültüsü kortum sanki bir tokat yemiş gibiydim, yolda sırılsıklam bir şekilde kork içine kapıldım. O gece kendime en son kızdıgım geceydi aslında. Ben ne yaptım diye. 45 yaşındayım ve yanlızım, kimse yok yanımda, neyi için çektim, neden kendimi bir rüyanın peşinde bunca yıl sürükledim diye sonkez kızdım kendime. İşte o şimşek benim tokatım oldu, ben tokatı çok geç yedim çok geç kalmıştım artık. Dönüm geriye baktığımda hiç bişey yoktu, sadece yanlızlığım vardı.
Sonra cengiz dayı sustu.
Daha konuşmadı benimle o geceden sonra.
Şimdi 45 yaşındayım ve her gece Cengiz dayıma o tokat için dua ediyorum. İyi ki beni uyandırdın…..
Yorum