Ortalığı bir kişisel gelişim furyası almış götürüyor. Daha çok geliş, daha presentabl ol, daha çok kendine güven, daha iyi konuş daha daha daha..
Peki neden? Daha'yı isterken amaç nedir? İnsanlar kişisel gelişim girdabında her biri gözleri kapatılmış küçük bir oda içinde duvardan duvara amaçsızca çarpmakta.
konuyu fazla dallandırıp budaklandırmak istemiyorum. hayat felsefem olan bir hikayeyi paylaşmak istiyorum
Günlerden bir gün bir islam alimi veli bir zat önde, müridleri arkasında su kenarında yürüyorlarmış. Müridleri yaklaşık 20 senedir bu veli zatın yolundan gidiyormuş ve şimdiye kadar hiçbiri bu veliden şüphe etmemiş.
neyse bizim veli zat önde müridleri arkada su kenarında yürürlerken müridlerin dikkatini suyun üstünde yürüyen bir budist rahip çekmiş. Keşiş salına salına suyun üstünde parmak uçlarıyla yürüyormuş. Gördüklerine çok şaşıran müridler içlerinden ister istemez şöyle geçirmişler:
"Yahu biz 20 yıldır bu hocanın yolundayız ama daha bir tane keramet göstermedi bize, oysa şu önümüzdeki keşiş nasıl da suyun üstünde yürüyor"
Tabi müridlerin içini bir şüphe kaplar.. acaba yanlış yoldamıyız diye. Bizim alimin kalp gözü açık tabiki. Müridlerin kalbinden geçenleri hisseder ve durup arkasını döner. Müridlere sudaki keşişi gösterir. Herkes dikkatle keşişi izlerken bizim veli zat elini bir kere şaklatır. hoopp keşiş suyun dibine.. boğulmamak için acizce yardım isteyen keşişin yardımına yine bizim veli zat yetişir. Ellerini bir kez daha şaklatır ve hoop keşiş ne olduğunu anlamadan tekrar suyun üstünde yürümeye başladığını fark eder..
Müridler büyük bir vicdan azabı içinde başlarını öne eğer. Kalp gözü açık alim ise tatlı bir tebessümle:
"İnsan suyun üstünde de yürüyebilir, havada da uçabilir, kurbağa gibi de zıplayabilir.. Ama ne için? Tanrı'nın bizden istediği gerçekten bunlar mı? Yoksa sadece iyi birer insan olmamız mı?" der.
Kişisel Gelişim Buhranı içerisinde kıvrananlar için yazdım bunları
sevgiler
Peki neden? Daha'yı isterken amaç nedir? İnsanlar kişisel gelişim girdabında her biri gözleri kapatılmış küçük bir oda içinde duvardan duvara amaçsızca çarpmakta.
konuyu fazla dallandırıp budaklandırmak istemiyorum. hayat felsefem olan bir hikayeyi paylaşmak istiyorum
Günlerden bir gün bir islam alimi veli bir zat önde, müridleri arkasında su kenarında yürüyorlarmış. Müridleri yaklaşık 20 senedir bu veli zatın yolundan gidiyormuş ve şimdiye kadar hiçbiri bu veliden şüphe etmemiş.
neyse bizim veli zat önde müridleri arkada su kenarında yürürlerken müridlerin dikkatini suyun üstünde yürüyen bir budist rahip çekmiş. Keşiş salına salına suyun üstünde parmak uçlarıyla yürüyormuş. Gördüklerine çok şaşıran müridler içlerinden ister istemez şöyle geçirmişler:
"Yahu biz 20 yıldır bu hocanın yolundayız ama daha bir tane keramet göstermedi bize, oysa şu önümüzdeki keşiş nasıl da suyun üstünde yürüyor"
Tabi müridlerin içini bir şüphe kaplar.. acaba yanlış yoldamıyız diye. Bizim alimin kalp gözü açık tabiki. Müridlerin kalbinden geçenleri hisseder ve durup arkasını döner. Müridlere sudaki keşişi gösterir. Herkes dikkatle keşişi izlerken bizim veli zat elini bir kere şaklatır. hoopp keşiş suyun dibine.. boğulmamak için acizce yardım isteyen keşişin yardımına yine bizim veli zat yetişir. Ellerini bir kez daha şaklatır ve hoop keşiş ne olduğunu anlamadan tekrar suyun üstünde yürümeye başladığını fark eder..
Müridler büyük bir vicdan azabı içinde başlarını öne eğer. Kalp gözü açık alim ise tatlı bir tebessümle:
"İnsan suyun üstünde de yürüyebilir, havada da uçabilir, kurbağa gibi de zıplayabilir.. Ama ne için? Tanrı'nın bizden istediği gerçekten bunlar mı? Yoksa sadece iyi birer insan olmamız mı?" der.
Kişisel Gelişim Buhranı içerisinde kıvrananlar için yazdım bunları
sevgiler
Yorum