Değerli ziyaretçimiz forumu tüm özellikleriyle kullanmak için lütfen kayıt olun. Forumla ilgili detaylı bilgi sahibi olmak için SSS bölümümüzü ziyaret edin.
Duyuru
Collapse
No announcement yet.
Olmayan birseye nasil inaniyoruz ? Ya gercekten yoksa ?
psikiyatri bilimi bundan 50 --- 100 yıl önce çokda güven verici bir tıp dalı değildi ... Çünkü biçok şey bilinmiyordu ... Hatta bugün kullandığımız ilaçlar bile o zamanlar yoktu
Zaten tıp denen şey yanlış yapa yapa gelişir genellikle ... Her bilim dalı içinde bu geçerlidir
Iyide burada deneme yanilmadan, bahsetmiyorum, genel bir inanc-algi meselesinden bahsediyorum, neye gore kime gore ? Kim hasta kim degil ? Onu bile ayirt edemezken (Ayrica verdigim ornek 50 yillik degil) nasil care bulacaklar ? Ona bakarsan hersey gelisiyor ama bazi gelismeler hayirdan cok ser getirebiliyor...
Veya iyi sonuclar beklerken beklenmedik kotu gelismeler olabiliyor...
Ben şöyle bir şeye inanıyorum ... Normal dediğimiz insanlar delimidir ?
Evet bence delidir ,
Öleceğini düşünmeden yaşayabilmek ve mutlu olabilmek gerçekten delilik bence ... Bir gün Öleceğini düşünüp, ona göre dengeli yaşayan insan sayısı çok az . Gerçek akıllı kişiler o insanlar bence
Altini cizdigim yere sonuna kadar katiliyorum, cok haklisin bu konuda.
Deneyle ilgili ne dusunuyorsunuz, neden serbest birakilmadilar sizce ? Sadece gerceklerden yola ciksalar (Oraya gidenlerin hicbiri hasta degildi) birakmalari lazimdi, neden birakilmadilar, ne engelledi ?
Bir deli kuyuya taş atmış gibi bir durum oluşmuş herhalde Olmayan birşeyi sanki varmış gibi inandırıyorlar ve ordaki insanlar buna gerçekten inandıkları zaman inançlarının kölesi oluyorlar...Yani gerçek değil inançları onları yönlendiriyor.
Bir deli kuyuya taş atmış gibi bir durum oluşmuş herhalde Olmayan birşeyi sanki varmış gibi inandırıyorlar ve ordaki insanlar buna gerçekten inandıkları zaman inançlarının kölesi oluyorlar...Yani gerçek değil inançları onları yönlendiriyor.
ama bunu psikiyatrlarda yaparsa o zaman hastalar kim hasta olmayanlar kim nasil ayirt edilecek ?
Duygusal acı, işlevsiz davranış, hatalar, stres nedenleri nelerdir? Bunlarin nedenlerini biliyormuyuz ? Ya bilmiyorsak ? Bircok insan hala bunlarin dis nedenlere bagli oldugunu dusunuyor.
Mesela Taniklik sistemi olan mahkemelerde, kisiye yemin ettirilir, dogruyu soyleyecegine, acaba taniklik edecek kisi bu yemini ciddiye aliyor mu ? Biliyorsunuz yalanci taniklik cezaya tabidir.
Cunku mahkemeler ve bilimadamlari insanlarin inanislarini gerceklerden daha on planda tuttuklarini bilirler. Peki bu nasil olabiliyor ?
Cunku bizler INANCLARIMIZI ALGI HALINE GETIRDIGIMIZDEN HABERDAR degiliz ama inançlarimiz, gerçeklere uymadığı zaman asil gerçekler ortaya cikmaktadir. Daha sonra inançları, yanlış, hatalı diye kategorize ederiz.
Örnek; "Ben silahın boş olduğunu düşündüm." Çeviri: "Ben algı olarak yanlis dusundugumun farkinda degildim."
Yani sanki bizde birisi bu algiyi daha onceden olusturmus gibi davraniriz.
Bizim aksimize bilimadamlari ve avukatlar bunlara inanmazlar. Yaptigimiz hataya bakinca (Inanclarimizi algilarimizin onune koymak) bilimadamlari ve avukatlarin nasil bir algilamaya sahip olduklarini da anliyoruz, onlar inanclarla algilari birbirinden ayri tutuyorlar.
Baska bir ornek, 9 nokta bulmaca oyunu, 9 noktaya bakarsiniz ve bu noktalarda bir kare gorursunuz cunku dokuz noktanin bir kare olusturduguna inanmissinizdir. Burada bir algı olarak inanç (kare) kullanıyoruz. Gordugunuz seye inaniyorsunuz aslinda, gercekler uzerine bindirilmis bir seye...
Mesela bir ipe veya hortuma bakip akliniza yilan figurunun gelmesi gibi. Aslinda bu tamamiyle gercekleri gizlemektedir.
Ben bilimadami veya avukat degilim ve sizlerin inanclarinizi algilariniz yerine koymanizi da engelleyemem ama zaten sorunumuz da bunu engellemekten ote yaptigimiz seyin farkinda olmamizdir.
Simdi birileri gelip ben bunu yapmiyorum diyecektir, eminim buna ama bunu soylemeden once farkinda olmadan yapabileceginizi de isin icine katin.
Hatta bunu psikiyatr`larin bile yaptigini dusunuyorum, bana inanmiyorsaniz ingilizce bilenler surayi okusunlar.
Bakalim butun bu anlattiklarimla ilgili ne dusunuyorsunuz ?
Ne demek istediğini anladım...
Bazı inançlar insanı kör eder ve algılarını bozar.Burda şu soru sorulabilir doğru algı nedir?İşte bu soru öyle derinlere götürürkü bizi ilmimiz yarı yolda kalır.İnançlar bizde bir gerçeklik oluşturur ve o gerçeklik üzerinden hayatımızı yaşarız.Bu gerçeklik evrensel-nesnel değil özneldir.
Hayat kötü yada beni kötü insanlar bulur tarzında vb. düşünceler bizim hayatı başka renkli gözlüklerle görmemize neden olur.Karamsar hayata isli gözlüklerle bakar.Fazla iyimser yada saf kişiler ise toz pembe.Bazıları ise gözlükte takmaz kestirip atmıştır.şu şudur budur tarzında bir inancı takıntı haline getirir ve algılarıda ona zamanla tuzak kurar.
Burada bilinçaltı devrededir.Aklın bize verilmesinin nedeni saçma sapan düşünce inanç ve yollara sapmadan önümüzü görmemiz ve doğruyu yanlıştan ayırmamız ve mantık kurmamız içindir.
yoksa biri çıkar kurbağaya prenses der ve bu bazılarınca kabul de görebilir.Fizik kuralları geregi aklın ve zekanın önderliğinde algılarımız onun gerçekliğini tanımlar.Lakin Hipnotize olmuş bir insanı kolaylıkla kandırabilir kurbağaya prenses dedirtebilirsiniz.Hipnotize olmuş insanlar illada seanslarda yada bir uzman eşliğinde bu duruma gelmez.Hipnotize olmuş insanları devamlı görüyoruz etrafımızda...
Yorum