oldukça karmaşık bir çağda yaşıyoruz. en küçük birim olan aileden, dünyanın bütününe kadar korkunç bir kaos hakim. kendi içimizdeki kaos zaten ortada. hayat , psikolojik sorunları olan insanlar için yüzme bilmediği halde okyanusta bir başına boğulmamak için çabalarken kendi kendine yüzmeyi o an da öğrenmesi gibi zor ve mucizevi. bata çıka karaya varabilirseniz ne ala, yoksa kaybolup gidersiniz kimsenin de haberi olmaz. hayatın içinde savaşmak zorunda kalmak aslında çok acı. neden iş hayatı , insan ilişkileri, aşk, aile hayatı bir arena olsun ki herşeyi hoşgörü ve sevgiyle halletmek varken?
ne yazık ki bulunduğumuz her ortamda kendimizi korumak, kalkanımızı hazır tutmak zorundayız. zorunlu ya da gönüllü olarark bulunduğumuz her ortam olumsuzluklar barındırıyor çünkü. kendimizi korumayı öğrenememişsek kaybeden taraftayız. yalın, naif, sessiz, içten, dürüst, iyi niyetli insanlar çoğunlukla kaybedenler. tabi sadece görünüşte siz kaybetmişsinizdir. bu değerlere sahipseniz sonuç aleyhinizde görünse de vicdanınız ve aklınız sizi ayakta tutar. sadece kötülüğün egemen olduğu dünyaya, topluma uyum sorunu yaşarsınız ve ruh doktorlarının kapısını tıklatıp durursunuz. elbette ruh doktoruna giden her insan yukarıda saydığım insani değerlere sahiptir diyemeyiz.
sonuç olarak, kendimizi korumayı öğrenmeliyiz fakat şu hataya düşmemeliyiz: kötülerin tarafına geçme sınırı da ince bir çizgi, o tarafa geçmeden. hırs ve rekabet olumlu kullanıldığında geliştiricidir. ben dünyanın iyi ve kötünün savaşı olduğunu görüyorum ve kötüler kazançlı görünüyor şöyle bir bakınca. sanki sadece bilim kurgu filmlerde iyinin zaferi kutlanıyor finalde.
ne dersiniz bilmiyorum? ben iyi olan değerleri korumaktan yanayım.
ne yazık ki bulunduğumuz her ortamda kendimizi korumak, kalkanımızı hazır tutmak zorundayız. zorunlu ya da gönüllü olarark bulunduğumuz her ortam olumsuzluklar barındırıyor çünkü. kendimizi korumayı öğrenememişsek kaybeden taraftayız. yalın, naif, sessiz, içten, dürüst, iyi niyetli insanlar çoğunlukla kaybedenler. tabi sadece görünüşte siz kaybetmişsinizdir. bu değerlere sahipseniz sonuç aleyhinizde görünse de vicdanınız ve aklınız sizi ayakta tutar. sadece kötülüğün egemen olduğu dünyaya, topluma uyum sorunu yaşarsınız ve ruh doktorlarının kapısını tıklatıp durursunuz. elbette ruh doktoruna giden her insan yukarıda saydığım insani değerlere sahiptir diyemeyiz.
sonuç olarak, kendimizi korumayı öğrenmeliyiz fakat şu hataya düşmemeliyiz: kötülerin tarafına geçme sınırı da ince bir çizgi, o tarafa geçmeden. hırs ve rekabet olumlu kullanıldığında geliştiricidir. ben dünyanın iyi ve kötünün savaşı olduğunu görüyorum ve kötüler kazançlı görünüyor şöyle bir bakınca. sanki sadece bilim kurgu filmlerde iyinin zaferi kutlanıyor finalde.
ne dersiniz bilmiyorum? ben iyi olan değerleri korumaktan yanayım.
Yorum