Duyuru

Collapse
No announcement yet.

ruhumuzdaki yaralar

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • ruhumuzdaki yaralar

    beynimizin bize oyunu bu hayat sanırım.Şu anda yaşadığımız bu sorunlar geçmişte yaşadığımız ya da bize yaşatılan olayların bir yansıması olabilir mi sizce?Bu gün psikiyatri dersinde bunun farkına vardım.Çocukken gelişim sürecinde aman yapma aman etme denilerek büyüyen bizler değil miyiz?Öz güvenimizin eksikliği nedeniyle insan içine çıkamadığımız hep hayatımızın bir döneminde ölümle yüzleştiğimiz gerçeği tamamen geçmişimizde yani çocukluğumuzda farkında olmadan bize söylenen en ufak bir kelime nasılda bizlerin ruhunda derin yaralar bırakıyor...
    Bu gün daha çok sardı sensizlik
    daha çok hissettim yokluğunu
    sabah uyandığımda odamda kokun vardı
    sanki o pamuk ellerin uyandırmıştı beni
    dünyaya adım atmam için bana uzanan eller
    çok mu özledim seni çok mu olsu sen gideli
    sıcak kucağını özledim be meleğim
    yollarımı gözleyen yeşil gözlerini. canım babanneme...

  • #2
    İşte psikoloji ve psikiyatri bu sebeple var. Hem içten (beynimizin oyunu) hem dıştan (insanlar ve ilişkili faktörler) ruhumuzu yontar, şekiller verir. Kalıba sokmaya uğraşır. İnsan insanın kurdudur işte. Düşünsene seninle, benimle uğraşmayacak da kiminle uğraşacak bu insanlar. En güzeli konuşmak, derdini anlatmak. Anlatamıyorum diye birşey yok. Sorun ortamda ve dış etkenlerde. Uygun şartlar altında her insan sorununu anlatabilir. %50 diyorum ben buna.

    Yorum


    • #3
      ruhumuzdaki yaralar.... o kadar yaralı bir ruhum varki hangi yarayı hangi merhemle iyileştireceğim bilmiyorum. kafam allak bullak... kendimi düşünmeyi bıraktım. sadece öğrencilerimi düşünüp onların sorunlarında kaybolmayı yeğliyorum bu aralar... emek veriyorum ama yinede bu sistemde bu ülkede eğitimci olmak çok zor. 650 lira maaşla haftada 66 saat çalışmak ve ne öğrenciye ne veliye ne de dershane patronuna yaranamamak... zaten yaralı olan ruhumda yeni yaralar açmasına neden oluyor...

      Yorum


      • #4
        Herzaman, bugün biten gün nasıl bitiyorsa yarınında habercesi olabiliyor..
        Geçmişte yaşadığımız olaylar bizim hayatımızı belirliyor.
        Bundan sıyrılabilirsek ancak geleceğe farklı bakabiliyoruz zaten.
        Geçmiş bizimle geldiği sürece sanki bizi engelleyin birşeyler var diye bakıyoruz hayata..
        Halbuki bunu birazda bizler yapıyoruz. Geçmişten sıyrılmak bize hep zor geliyor.
        Yetiştirilme tarzına gelirsek, ciddi bir önem taşıyor.
        Çocuklar genelde hep yasaklayıcı tarzda yetişriliyor, şimdi şimdi daha serbest bırakılıyorlar.
        Önceden annemiz izin vermeden misafirlikte konuşamazdık.. Yiyeceğimiz birşey varsa, yok o bu yemeği sevmez diyip adımıza karar verilirdi. ve çocukta bir daha o yemeğe uzanamaz.
        Bak şimdilerde baktığımızda daha özgür bir yetiştirme tarzı oluşturulmaya çalışılıyor. Bununda kriterleri tartışılır gerçi..
        O yüzden hem yetiştirilme tarzı, hemde geçmişte yaşadığımız olaylar ne yazıkki geleceğimizde önemli bir rol oynuyor ama ben yinede insanların kabuklarından sıyrılabileceğini düşünüyorum..
        kendinize engel olmayın, merak edin, çalışmayı sevin, moralinizi bozmayın, kendinize ödül verin ve istekli, azimli olun.. yarın çok geç olabilir.

        Yorum


        • #5
          Orjinal yazı sahibi: n_s_n View Post
          Herzaman, bugün biten gün nasıl bitiyorsa yarınında habercesi olabiliyor..
          Geçmişte yaşadığımız olaylar bizim hayatımızı belirliyor.
          Bundan sıyrılabilirsek ancak geleceğe farklı bakabiliyoruz zaten.
          Geçmiş bizimle geldiği sürece sanki bizi engelleyin birşeyler var diye bakıyoruz hayata..
          Halbuki bunu birazda bizler yapıyoruz. Geçmişten sıyrılmak bize hep zor geliyor.
          Yetiştirilme tarzına gelirsek, ciddi bir önem taşıyor.
          Çocuklar genelde hep yasaklayıcı tarzda yetişriliyor, şimdi şimdi daha serbest bırakılıyorlar.
          Önceden annemiz izin vermeden misafirlikte konuşamazdık.. Yiyeceğimiz birşey varsa, yok o bu yemeği sevmez diyip adımıza karar verilirdi. ve çocukta bir daha o yemeğe uzanamaz.
          Bak şimdilerde baktığımızda daha özgür bir yetiştirme tarzı oluşturulmaya çalışılıyor. Bununda kriterleri tartışılır gerçi..
          O yüzden hem yetiştirilme tarzı, hemde geçmişte yaşadığımız olaylar ne yazıkki geleceğimizde önemli bir rol oynuyor ama ben yinede insanların kabuklarından sıyrılabileceğini düşünüyorum..

          okuduğum çoğu makalede 0-3 yaş arasında yaşadığımız her türlü deneyimin bizi ergenlik dönemi itibariyle çok fazla etkilediğini ve şu an yaşadığımız sıkıntıların,sorunların çoğu nedeninin o anlardan etkilenme olduğunu belirtiyor.Aslında geçmişe saplanmak,takıntıların oluşması ya da sosyal ortamlarda bulunmama gibi nedenlerin başlıca kaynağıymış.Bu nedenle biz kabuktan kurtulmaya çalışsak da aslında bize sunulan hayat ta küçükken yanlışlıklarla dolu.Özgür ya da pasif yetişmek değil de gerektiği gibi yetişen insanlarda psikiyatrik sorunlar daha az oluşuyor.İfade etmek istediğim ruhsal travmalardı ve bunlar bizim farkında bile olmayacağımız zamanlarda sergilenen her türlü olay olabiliyor.
          Bu gün daha çok sardı sensizlik
          daha çok hissettim yokluğunu
          sabah uyandığımda odamda kokun vardı
          sanki o pamuk ellerin uyandırmıştı beni
          dünyaya adım atmam için bana uzanan eller
          çok mu özledim seni çok mu olsu sen gideli
          sıcak kucağını özledim be meleğim
          yollarımı gözleyen yeşil gözlerini. canım babanneme...

          Yorum


          • #6
            şiddete maruz kalmak yada anne, baba arasındaki şiddete tanık olmak gibi vss..
            Anlıyorum kastını bunların hepsi gelecekte yaşananlar için bir etken ve unsurdur..
            Karakteristik özelliklerde de çok büyük önemi var.
            Bu konuda hem fikirim..
            Fakat hepsinide buna bağlamak bana pek bir doğru gelmiyor, çocukların bile kendine özgü bir karakteri vardır.
            her birey ilerde kendini olumlu yetiştirebilir, eksiyi artıya çevirebilir gibime geliyor..
            kendinize engel olmayın, merak edin, çalışmayı sevin, moralinizi bozmayın, kendinize ödül verin ve istekli, azimli olun.. yarın çok geç olabilir.

            Yorum


            • #7
              sadece şiddete maruz kalmak değil.Şiddet yaşantımızın hangi evresinde olursa olsun bir şekilde etkiler benim ifade etmek istediğim başka birşey bununla ilgili detaylandırmayı yazacağım düzgün bir kaynak bulduğumda.
              Bu gün daha çok sardı sensizlik
              daha çok hissettim yokluğunu
              sabah uyandığımda odamda kokun vardı
              sanki o pamuk ellerin uyandırmıştı beni
              dünyaya adım atmam için bana uzanan eller
              çok mu özledim seni çok mu olsu sen gideli
              sıcak kucağını özledim be meleğim
              yollarımı gözleyen yeşil gözlerini. canım babanneme...

              Yorum


              • #8
                tiyatro oyuncusu olduğumuzu düşünelim
                rol verilmiş bize misal, oynamak istediğimiz için de oynuyoruz. ama böyle yılgın konulu bir rol olsun,
                canlandırma esnasında etkilenmemizin derecesi ne düzeyde olur ?
                daha önce yaşamadı isek, sun'i etkilenme yaşarız
                benzerini yaşadı isek yılgınlığın, etkiyi buramburam hissedebiliriz de
                ışık hızı yaşanan an ile bağlantı kurar, tepki veririz etkiye
                öğreti esarettir demiş bir bilge, duygularımızın nedeni bildiklerimizdir
                bildiklerimize -yaşanan ana- verdiğimiz olumsuz anlamlar bizi huzursuzlandırır
                giydirdiğimiz anlamların temelinde benlik kaygısı yatar
                kaygıya duyarsızlık geliştirmek, sağlıklı haller adına mühim bir adımdır
                diye düşünüyorum.

                Yorum

                İşleniyor...
                X