Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Neresindesiniz?

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Neresindesiniz?

    Hayatın değerlerinin neresindesiniz?
    Hangine yakın,hangine uzaksın,kimin yokluğu daha çok hırpalar seni...Hiç bilmediğin en derin yaralarınla ne kadar yüzleşebilirsin?

    Kimse görmesin,fark edilmesin diye daha mı çok itersin derinlere,daha mı çok toprak atarsın dertlerinin üzerine,kimse gün yüzüne çıkarmasın diye?

    Düşün hadi sen kimsin???
    Ne kadar ediyorsun?
    Kim senin için nelerini verir?
    Hayat bir uykudur, ölünce uyanır insan,
    Sen erken davran, ölmeden önce uyan...

  • #2
    ben kendı hayatımda herkesın kendı hayatında olduğu gıbı bı şahım, aılemde vezır, arkdaslarda fıl yada at ,cevremde kımı tarafından pıyon kımı tarafından kale gıbı gorunurum.
    hayatın neresındemıyım? herseyı algılayacak, oğrenecek, farkedecek kapasıtede ama gercekler karsısında gozlerını yuman ıcınde blunduğu anı hayallerle suslemeye calısan bı manyağım.
    ne kadar mı edıyom? bunu aynalardan sormanız daha mantıklı olur cunku kendı değerımı kendım soylersem ne anlamı kalır nede bı tadı ( aynalarım yasamda karsılastıklarımdır)
    kım benım ıcın nelerını verır? onu bılmıyom ama ben sevdıklerım ıcın herkes gıbı dunyaları veremem, cunku dunyalar benım deıl ; ama bı yureğm war ıcınde sevgı ve uğruna olecek haktan yana olan herkes için bı canım war oda inş hakedenlerın olur...

    Yorum


    • #3
      Acılarımı gün ışığına çıkarmayı sevmem, nedenini hiç düşünme fırsatım olmadı. Dik durmam lazımdı yıllarca. Çünkü başka çarem yoktu. İnsanların beklentileri vardı bende. Düştüğüm zamanlarda genelde sessiz kaldım. Çığlığım geceleri duyulmuş, öyle söylediler. Zaten kim acı çekmeden büyümüş ki? Hepimiz birazda olsa acı çekiyoruz, çünkü çekmemiz gerektiğine inananlardanım. Bunu bana annem öğretti. Acı çekmezsen pişemezsin, sonra daha ağırlarında salıverirsin yelkenleri sulara...
      Bana göre acı çekmek kutsaldır. Herkesin becerebildiği bir iş değildir. Sessizlik en sevdiğim şey oldu. Hep sessiz kalarak sindirdim. Hiç bağırmadım, ağlamadım, göstermedim. Ha iyi oldumu bilmiyorum. Oldu ki, şimdi en ufak bir sarsıntıda düşmüyorum. Bunu temellerimin sağlamlığına bağlıyorum hep.
      Ben sadece bir kulum Allah'ın izin verdiği kadar.
      Çalıştığım ve çabaladığım kadar ediyorum. Gayret edersem, istediğim yre çıkabileceğimi biliyorum.
      Benim için kimsenin birşey feda etmesine müsaade etmem. Biri için birşeylerden vazgeçmenin kolay olmadığını biliyorum. Bu yüzden bana göre herkes istediği zaman arkasını döner gider. Benim için hiç bir şey feda etmesi gerekmez. İzin vermem.
      Kendimi bile tanımaktan korkuyorum bazen. Çünkü tehlikemi seziyorum. Duvarlarımın içine kimseyi sokmam, buna en yakınımda dahildir. Çünkü korkağım. Birilerinin beni yaralamasından hep korkarım.
      Bugüne kadar ablamın yokluğu beni hep korkuttu. Onsuz yaşayamam herhalde. Allah onu benden önce almasın dilerim.
      Rüyalarımda hep o geceyi hatırlarım. Gidişin dönüşü olan... Ellerimde can veren insanın yüzünü hiç unutamam. Buda en derin sancım olmuştur hep. Ama yüzleşmekten korktum mu, belki, bazen, çok mutsuz yada zayıf olduğum zamanlarda...
      En uzak olduğum şey, korktuğum gerçeklerdir. Birinin birgün gitmek zorunda kalacağı. Yada benim.. Bilemiyorum. Gücümü sonuna kadar tüketirim ama, ne zaman içimdeki aşk söner, savaşmaktan nefret duyarım bilmiyorum.
      Sorulara cevaplar biraz karmaşık ve uzun oldu biliyorum. Ama içimi dökmeye biyer arıyordum sanırım, kusura bakmayın
      Bir hayata duyduğum, birde sevdiğime duyduğum aşkı kutsal sayanlardanım

      Yorum


      • #4
        bu konu hakkında bi yazı buldum.paylaşıyım sizlerle

        Ne tam içindesin ne de dışında. Ne başında aslında ne de sonunda.


        Hayat, tam da bu değil mi aslında? Ne içindesin ne dışında. Diyeceksiniz ki, yaşıyoruz ya işte, daha nasıl içinde olalım? Öyle mi? E, haydi gelin bir bakalım. Acaba hayatın neresindeyiz?

        Eğer hayatı istediğin gibi yaşayamıyorsan, istediğin gibi yiyip içemiyorsan, giyinip gezemiyorsan yaşadığın hayat mıdır? Pek çoğumuz böyle düşünüyoruz. Yiyelim içelim, gezip tozalım, güzel giysilerle ortada salınalım. Sonra da kollarımızı iki yana açıp gözlerimizi semaya dikerek olanca sesimizle bağıralım “işte yaşamak bu demeeeekkkkk”

        Oysa ki yaptığınız nedir biliyor musunuz: “Bedeninizi doyurmak, giydirip süslemek, elinden tutup gezdirmek.” Peki ya ruhunuz onu nerede doyuracaksınız? Sevgiye aç, dürüstlüğe muhtaç, bilgiyle taçlanıp yükselmek isteyen ruhunuzu önemsemeden yaşayabilir misiniz?

        Sebepsiz gülümsemelerin, zamansız daralmaların, anlamsız gibi gelen iç çekişlerin kaynağı ruhumuz bize neler söyler, kulak kabartalım mı?

        Bir kere insan ruhu sevgi ister. Sevgiyi sadece karşı cinsten değil, tabiattaki her canlıdan ister. Bir çiçeğe su verdi mi, onunla konuştu mu rengarenk açsın; Bir kedinin başını okşadı mı, bacaklarına dolansın...

        İnsan ruhu bir bütünün parçası olduğunu bilir. Ruhumuz kendini bütün içinde büyütmeye çalışırken, bedeni başka bir büyümenin peşindedir. Araya giren benlikse şan, şöhret, para pula doğru çeker durur insanı. Senden iyisi yok der, senden güzeli, senden fazla hak edeni.

        Bunca koşuşturma içinde sesini duymaz oluruz ruhumuzun. Kalbimizin hiç bitmeyen ritmi bile çoğu zaman çalınmaz kulaklarımıza. Ne zaman ki başımız sıkışır, bir tehlikeye düşeriz o zaman bir kalbimiz olduğunu hatırlarız. Oysa ki kalp, duyandır, görendir, bilendir, en sakin anlarda yaklaşan tehlikeyi hissedendir.

        Şimdi karar verin bakalım en son ne zaman duydunuz kalbinizin sesini? İçinde misiniz hayatın yoksa dışında mı? Başında mı yoksa sonunda mı?


        Hülya DÜZGÜN

        Yorum


        • #5
          Sorular da cevaplar da çok çok güzel. Elinize, yüreğinize sağlık.
          Şuna inanmak lazımdır ki, Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir (Mustafa Kemal Atatürk)

          Yorum

          İşleniyor...
          X