Duyuru

Collapse
No announcement yet.

zıtlıklar felsefesi ve insan psikolojisi

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • esintili24
    adlı üyemiz zıtlıklar felsefesi ve insan psikolojisi konusunu başlattı

    zıtlıklar felsefesi ve insan psikolojisi

    Gecenin en zifiri zamanında ormanın en ücra köşesinde kendinizi hayal edin… Karanlık çökmüş… Hiçbir şeyi göremiyorsunuz… Ormanda tek başınasınız… En yırtıcı hayvanların uğultusu çok uzaklardan yankılanmakta… Haşereler etrafınızı sarmış… Yakınınızdaki çalılıklardan çıtırtılar gelmekte… Siz o çalılıklarda neyin olduğunu göremiyorsunuz bile… Hareket etmek istiyorsunuz… En ufak taşlar bile size düşman, ayağınızın ona takılmasını ve düşmenizi beklemekte… Yürümeye kalksanız ağaçların gövdeleri size engel olmakta… Arazinin engebeleri ve uçurumun ve bataklığın bulunma riski sizi korkutmakta… Göremediğiniz için atacağınız adımlar bile sizi tedirgin etmekte… Şimdi güneş doğuyor… Etraf aydınlanıyor… Zifiri karanlık ışığın parıltılarından korkmuş kendini ışığın uğramayacağı yere saklamaya çalışıyor… Ağaçları görüyorsunuz… Zemini görüyorsunuz… O ormandan uzaklaşmak istiyorsunuz… Sizin adım atmanıza mani olacak hiçbir şey yok… ne ağaçlar durdurabiliyor sizi ne de taşlar size tedirginlik veriyor ve o ormandan uzaklaşıyorsunuz… O zifiri gecenin ürperticiliğinden aydınlığın emniyetine sığınıyorsunuz…

    İnsanlar karanlığın tehlikelerinden ışığın emniyetine… Kasvetin engelleyiciliğinden şeffafın nezaketine… Cahilliğin kör ediciliğinden bilginin ön açıcılığına… Korkunun ürperticiliğinden güvenin sıcaklığına… vs çok şeye ihtiyaç duyar…

    Hayatı zorlaştıran olguların hepsi doğanın doğal yapısında vardır… Var olmak için başka bir varlığa gereksinim duymazlar… İnsana yararı olan tüm olgular ise bir nedene bağlı ortaya çıkar… Karanlık var olmak için bir kaynağa gereksimin duymaz… Işık var olmak için bir kaynağa gereksinim duyar… Güneş, lamba gibi kendisini ortaya çıkaracak bir kaynağın varlığına muhtaçtır ışık… Işık ortaya çıktığı zaman karanlık o yeri terk eder… İkisinin bir arada bulunması imkânsızdır… Işıkla karanlık arasında galip olan her zaman ışıktır…

    İnsanın iç dünyası da dış dünyaya benzerlik gösterir… Korkularımız, bunalımlarımız, bilgisizliğimiz, yeteneksizliğimiz, güvensizliğimiz doğuştan bizimle gelen bize zorluk çıkaran özelliklerimizdir… Bizim içimizde var olmaları için bir kaynağa ihtiyaç duymazlar… Karanlığın doğal yapısı gibi… Güven, yetenek, cesaret, bilgi ve en fazla ihtiyaç duyduğumuz huzurun içimizde ortaya çıkması nedenlere bağlıdır… Bilgi araştırma ve öğrenme ile ortaya çıkar… Yetenekler deneyimle kazanılır… Cesaret kendimizi geliştirecek caba ile ortaya çıkar… ışığın var olması için güneşe ihtiyaç duyması gibi… Bilgi kazanıldığında cehalet ortadan kaybolur… Cesaretin olduğu yerde güvensizlik yok olur… Yeteneğin varlığı ile elimizden nitelikli eserler çıkar…

    Huzur ise en geniş kümedir… Bizimle ilgili tüm kavramları içine alır… İç dünyamızdaki yabani yönler ne kadar azalırsa… Yapıcı oluşumlar ne kadar artarsa huzurumuz artar…

    Bir çiftçi tarlasına müdahale etmezse tarlasına yabani otların istila etmesi kaçınılmazdır…

  • Guest's Avatar
    Guest replied
    intihar da bir felsefemidir ?

    Leave a comment:


  • esintili24
    replied
    Orjinal yazı sahibi: Alakaya M@ydonoz View Post
    İçimizdeki karanlıkta durduk yere olmuyor aslında , yani doğuştan karanlık değil kimse

    Aksine insan doğuştan hayata bağlı ve Işık kaynağı tertemiz bir varlık timsalidir

    Onu hayat şartları yetiştirme tarzı , kısaca Diğer İnsanlar karanlıklara iter ,,,ruhunu köreltir .
    bu da bir bakış açısı tabi

    Leave a comment:


  • Alakaya M@ydonoz
    replied
    İçimizdeki karanlıkta durduk yere olmuyor aslında , yani doğuştan karanlık değil kimse

    Aksine insan doğuştan hayata bağlı ve Işık kaynağı tertemiz bir varlık timsalidir

    Onu hayat şartları yetiştirme tarzı , kısaca Diğer İnsanlar karanlıklara iter ,,,ruhunu köreltir .

    Leave a comment:


  • K i m y o n
    replied
    Güzel bir konu & yazı,teşekkürler.

    Leave a comment:


  • Unstable
    replied
    Orjinal yazı sahibi: esintili24 View Post
    aslında renklerin karışımı gibi bişi. bir rengi ne kadar fazla kullanırsak o rengin oluşan karışım rengindeki baskınlığı daha fazla olur. çok doğru bir noktaya temas etmişsin. harika bir açı getirmişsin. tebrik ederim seni arkadaş
    teşekkür ederim arkadaşım evet baskınlık örneği tam oturdu konuya. galiba sonuç olarak hiçbirşey %100 veya % 0 baskın olmuyor. tamamen var yada tamamen yok şeklinde değil de, senin dediğin gibi baskınlık oranı rol oynuyor. biz daha baskın olanı görüyoruz

    Leave a comment:


  • esintili24
    replied
    Orjinal yazı sahibi: Unstable View Post
    gece karanlıkta bile ışık olabiliyor. göz alışınca karanlıkta da hiç değilse silüetleri görebiliyoruz. veya ayışığı aydınlatabiliyor
    karanlıkta ışık var diyebilirim ama ışıkta karanlık varmı sorusuna birşey diyemem
    aslında renklerin karışımı gibi bişi. bir rengi ne kadar fazla kullanırsak o rengin oluşan karışım rengindeki baskınlığı daha fazla olur. çok doğru bir noktaya temas etmişsin. harika bir açı getirmişsin. tebrik ederim seni arkadaş

    Leave a comment:


  • Unstable
    replied
    Orjinal yazı sahibi: esintili24 View Post
    ışığın bulunduğu yerde karanlık olur mu? bu konunun cevabını bu sorunun cevabı veririr
    gece karanlıkta bile ışık olabiliyor. göz alışınca karanlıkta da hiç değilse silüetleri görebiliyoruz. veya ayışığı aydınlatabiliyor
    karanlıkta ışık var diyebilirim ama ışıkta karanlık varmı sorusuna birşey diyemem

    Leave a comment:


  • esintili24
    replied
    Orjinal yazı sahibi: Unstable View Post
    internetten kısa bir yazı buldum burada alıntı edeyim onu

    Eski Yunandan bu yana hemen her şeyin kendi zıddını içinde barındırdığı görüşü var. Bu görüşten hareketle acaba şöyle düşünebilir miyiz? Buzun içinde ateş vardır. Nasıl mı?

    Eski Yunan'dan bu yana hemen her şeyin kendi zıddını içinde barındırdığı görüşü var. Bu görüşten hareketle acaba şöyle düşünebilir miyiz? Buzun içinde ateş vardır. Nasıl mı? Elinize alacağınız bir buz kalıbı oksijen ve hidrojen atomlarından oluşmaktadır. Atom çekirdeklerinin

    etrafında dönen elektronlar ise yüksek enerjili cisimcikler, bir anlamda küçük ateşlerdir. Buz, bize göre buzdur. Ancak, eğer elektronların bilinci olsaydı, herhalde buz olduklarını düşünmezlerdi.

    Bu düşünceden harekede, dalındaki bir yaprağın aslında alev alev yandığını, ama bizim onu yeşil gördüğümüzü ileri sürebiliriz. Galiba doğada zıtlıklar iç içe. Eğer böyleyse, insan zihninde birtakım zıtlıklar bulunması doğal. O halde zihnimizi veya dış dünyayı çelişkilerden ve bunların uzantısı olan ikilemlerden arındırmak yerine, onları fark etmek, onlarla birlikte yaşamayı öğrenmek daha doğru olsa gerek. Çelişkiler, ikilemler yaşamın, yaşamlarımızın önemli bir parçası.


    Sonuç olarak: Çelişkisiz, ikilemsiz olmak değil, onları fark etmek, onlarla uzlaşmak bir fazilet sayılmalıdır.


    Kaynak: Yazı, Prof. Dr. Üstün Dökmen’in Sistem Yayıncılık’tan çıkan “Küçük Şeyler” eserinden derlenmiştir.
    ışığın bulunduğu yerde karanlık olur mu? bu konunun cevabını bu sorunun cevabı veririr

    Leave a comment:


  • Unstable
    replied
    Orjinal yazı sahibi: esintili24 View Post
    soğuk enerji vardır buzun içinde. ısı enerjisinin ( - ) değerlerini taşıyor buz elektron ve proton gibi iki zıt şey olmasın bu? bu konu şimdi ilgimi çekti. merak ettim gerçekleri
    internetten kısa bir yazı buldum burada alıntı edeyim onu

    Eski Yunandan bu yana hemen her şeyin kendi zıddını içinde barındırdığı görüşü var. Bu görüşten hareketle acaba şöyle düşünebilir miyiz? Buzun içinde ateş vardır. Nasıl mı?

    Eski Yunan'dan bu yana hemen her şeyin kendi zıddını içinde barındırdığı görüşü var. Bu görüşten hareketle acaba şöyle düşünebilir miyiz? Buzun içinde ateş vardır. Nasıl mı? Elinize alacağınız bir buz kalıbı oksijen ve hidrojen atomlarından oluşmaktadır. Atom çekirdeklerinin

    etrafında dönen elektronlar ise yüksek enerjili cisimcikler, bir anlamda küçük ateşlerdir. Buz, bize göre buzdur. Ancak, eğer elektronların bilinci olsaydı, herhalde buz olduklarını düşünmezlerdi.

    Bu düşünceden harekede, dalındaki bir yaprağın aslında alev alev yandığını, ama bizim onu yeşil gördüğümüzü ileri sürebiliriz. Galiba doğada zıtlıklar iç içe. Eğer böyleyse, insan zihninde birtakım zıtlıklar bulunması doğal. O halde zihnimizi veya dış dünyayı çelişkilerden ve bunların uzantısı olan ikilemlerden arındırmak yerine, onları fark etmek, onlarla birlikte yaşamayı öğrenmek daha doğru olsa gerek. Çelişkiler, ikilemler yaşamın, yaşamlarımızın önemli bir parçası.


    Sonuç olarak: Çelişkisiz, ikilemsiz olmak değil, onları fark etmek, onlarla uzlaşmak bir fazilet sayılmalıdır.


    Kaynak: Yazı, Prof. Dr. Üstün Dökmen’in Sistem Yayıncılık’tan çıkan “Küçük Şeyler” eserinden derlenmiştir.

    Leave a comment:


  • esintili24
    replied
    Orjinal yazı sahibi: Unstable View Post
    güzel bir yazı . orada anlatılanla bağlantısı yok ama zıtlık diyince şu örneği hatırladım. buz parçası bile içinde kendi zıttı olan ateş atomları içeriyormuş.
    soğuk enerji vardır buzun içinde. ısı enerjisinin ( - ) değerlerini taşıyor buz elektron ve proton gibi iki zıt şey olmasın bu? bu konu şimdi ilgimi çekti. merak ettim gerçekleri

    Leave a comment:


  • Unstable
    replied
    güzel bir yazı . orada anlatılanla bağlantısı yok ama zıtlık diyince şu örneği hatırladım. buz parçası bile içinde kendi zıttı olan ateş atomları içeriyormuş.

    Leave a comment:


  • esintili24
    replied
    Orjinal yazı sahibi: RevolutionIST View Post
    Teşekkür ederim Ahmet Abi
    rica ederim çağdaş finaller bitti mi?. okul ne alemde

    Leave a comment:


  • RevolutionIST
    replied
    Teşekkür ederim Ahmet Abi

    Leave a comment:

İşleniyor...
X