HAYATIMIN ANLAMI TEK DEĞİL
İnsanlar hayatlarında birden fazla seçeneği olduğu halde tek bir seçeneğe takılıp kalırlar. Hayatımın anlamı eşim, çocuğum olmazsa yaşayamam, sevgilim benim her şeyim,lüks hayatım olmazsa olmazımdır vb. gibi düşüncelerle hayatları tek bir odak altında toplarlar. Tek odağa bağlanmış hayat bu odağı kaybetmeme çabası ile geçer. Onu kaybetme kaygısı bilinçaltımızda yeşertilir. Onun sefasını çekerken olamama ihtimalini bilincimizde gerilere atarak hiç düşünmeyiz. Ama tek odağa bağlanmış hayat, mutsuz geçmeye gebedir.
Ahmet okulunu birincilikle bitirdi, artık herkesin ondan çok farklı mimariler beklediği bir mimardır. Ahmet önce tüm Türkiye’de yapılmış olan mimarilerin projelerini inceledi. Kendinden beklendiği üzere farklı bir mimari yapmayı hedefliyordu. En sonunda tek sütunlu bir ev yapma karar verdi. Sütuna dört sütunda kullanacak bütün malzemeleri kullanacaktı, çok güçlü bir sütundu bu. Evi bitirince çok ilginç ve farklı bir mimari olmuştu. Ahmet bir nevi beklentilere karşılık vermişti. Herkesin taktirini topladı, çok farklı bir ev olduğunu düşünüyorlardı. Ama insanların kafalarında bu evin ne kadar dayanıklı? Diye soru işaretleri belirmeye başladı. Bir arkadaşı Ahmet’e ‘’ Ahmet bu evi tek sütunla yaptın güzel ve farklı oldu ama tek sütun yıkılmasın sonra?’’ Ahmet; kesinlikle yıkılmaz, çünkü dört sütunda kullanılması gereken malzemeyi bu tek sütun için kullandım. Çok güçlü oldu bunun yıkılmasına ihtimal vermiyorum. Ahmet’in kararlılığını gören arkadaşı ev hakkında daha fazla bir şey söylemiyor. Çünkü Ahmet evi ve projesi hakkında eleştiri kabul etmiyordu. Birkaç yıl geçti aradan Ahmet hala evine çok güveniyor, ev hakkında yapılan uyarıları hep kulak ardı ediyordu.
Bir gün hiç planda olmayan bir deprem Ahmet’in evini yerle bir etti. Ahmet şok olmuştu olmaz dediği şey olmuştu. Fakat evi tek sütuna değil de dört sütun ile yapmış olsaydı, ev sallanacaktı, belki çatlayacaktı ama yıkılmayacaktı. Sallanma ve çatlamadaki hasar tamir edilebilirdi fakat yıkılan evi tekrardan yapmak çok daha zordu.
Yukarıdaki hikaye de gördüğünüz gibi hayatımızı tek bir şeye odaklarsak, tek nedene hayatımızı bağlarsak altından kalkamayacağımız sorunlarla karşılaşmanız bir depreme bakıyor.
Hayat hiçbir zaman tek nedene bağlı değildir. Bizler seçenekli hayatta yaşıyoruz, hayatımız çok yönlüdür. Kardeşimizi severiz, anne babamızı severiz, çocuklarımızı severiz, yemek yemeyi severiz, arkadaşlarımızla konuşmayı severiz… Mevcut sevgimizi farklı odaklara böleriz, bunlar aralarında farklılıklar gösterebilir ama aralarında uçurum olamamalıdır. Bütün sevgimizi ve ilgimizi tek odağa ( tek sütun ) yöneltir ve onun hep bizimle olacağını düşünüp, olamama ihtimalini yok sayarsak. Büyük çöküntülerle karşılaşmamız şaşırtıcı olmayacaktır. Elbette kaybedilen bir şey bizi üzecektir ama hayatımızı kaybettiğimiz şeye bağlarsak üzülmekle kalmayacak altından kalkılması çok zor bir yıkım yaşamış olacağız. Bu yıkımların tedavisi çok zor ve uzun bir süreçtir. Tek sütün da değil de birçok sütunumuz olursa yıkılmayacağız sallayacak, belki çatlaklarımız olacak ama yıkılmayacağız.
Tek odağa bağlanmak insan gerçeklerinden uzaklaşmaktır, hayatta çok farklı mutlu olma seçeneği varken birine bağlanıp diğerlerini görmemezlikten gelmek farkında olmadan kendimize verdiğimiz bir cezadır. Tek neden bizi her zaman mutluluğa götürmeyebilir ama çok odağımız olursa ( dört sütun ) biri mutlu etmezse diğeri dengeleyebilir ve küçük, çözülmesi kolay sorunlarımız olur.
Unutmamız gereken hayatımız seçeneklidir, sevgi aşk vb. bizim için ihtiyaç değildir kaybedilmesi hayatın sonu değildir. Onlar olmasa da yaşayabilir ve mutluda olunabilir. Her zaman mutlu olabileceğimiz şeylerin olmasını istiyorsanız tek bir mutluluk odağına bağlanmadan mutlu olacağınız odakları arttırmalısınız ve bu odaklar arasında değer açısından çok büyük farklar olamamasına dikkat etmelisiniz. Kaybedilen mutluluk odağı bizi üzebilir ( sallanma çatlak ) ama YIKAMAZ!
*Bu yazının yazılma amacı bir bakış açısı yaratmak ve farkındalığı arttırmaktır. Tedavi etme amacı güdülmemiştir.
Hazırlayan
Psk. Ayhan ALTAŞ
İnsanlar hayatlarında birden fazla seçeneği olduğu halde tek bir seçeneğe takılıp kalırlar. Hayatımın anlamı eşim, çocuğum olmazsa yaşayamam, sevgilim benim her şeyim,lüks hayatım olmazsa olmazımdır vb. gibi düşüncelerle hayatları tek bir odak altında toplarlar. Tek odağa bağlanmış hayat bu odağı kaybetmeme çabası ile geçer. Onu kaybetme kaygısı bilinçaltımızda yeşertilir. Onun sefasını çekerken olamama ihtimalini bilincimizde gerilere atarak hiç düşünmeyiz. Ama tek odağa bağlanmış hayat, mutsuz geçmeye gebedir.
Ahmet okulunu birincilikle bitirdi, artık herkesin ondan çok farklı mimariler beklediği bir mimardır. Ahmet önce tüm Türkiye’de yapılmış olan mimarilerin projelerini inceledi. Kendinden beklendiği üzere farklı bir mimari yapmayı hedefliyordu. En sonunda tek sütunlu bir ev yapma karar verdi. Sütuna dört sütunda kullanacak bütün malzemeleri kullanacaktı, çok güçlü bir sütundu bu. Evi bitirince çok ilginç ve farklı bir mimari olmuştu. Ahmet bir nevi beklentilere karşılık vermişti. Herkesin taktirini topladı, çok farklı bir ev olduğunu düşünüyorlardı. Ama insanların kafalarında bu evin ne kadar dayanıklı? Diye soru işaretleri belirmeye başladı. Bir arkadaşı Ahmet’e ‘’ Ahmet bu evi tek sütunla yaptın güzel ve farklı oldu ama tek sütun yıkılmasın sonra?’’ Ahmet; kesinlikle yıkılmaz, çünkü dört sütunda kullanılması gereken malzemeyi bu tek sütun için kullandım. Çok güçlü oldu bunun yıkılmasına ihtimal vermiyorum. Ahmet’in kararlılığını gören arkadaşı ev hakkında daha fazla bir şey söylemiyor. Çünkü Ahmet evi ve projesi hakkında eleştiri kabul etmiyordu. Birkaç yıl geçti aradan Ahmet hala evine çok güveniyor, ev hakkında yapılan uyarıları hep kulak ardı ediyordu.
Bir gün hiç planda olmayan bir deprem Ahmet’in evini yerle bir etti. Ahmet şok olmuştu olmaz dediği şey olmuştu. Fakat evi tek sütuna değil de dört sütun ile yapmış olsaydı, ev sallanacaktı, belki çatlayacaktı ama yıkılmayacaktı. Sallanma ve çatlamadaki hasar tamir edilebilirdi fakat yıkılan evi tekrardan yapmak çok daha zordu.
Yukarıdaki hikaye de gördüğünüz gibi hayatımızı tek bir şeye odaklarsak, tek nedene hayatımızı bağlarsak altından kalkamayacağımız sorunlarla karşılaşmanız bir depreme bakıyor.
Hayat hiçbir zaman tek nedene bağlı değildir. Bizler seçenekli hayatta yaşıyoruz, hayatımız çok yönlüdür. Kardeşimizi severiz, anne babamızı severiz, çocuklarımızı severiz, yemek yemeyi severiz, arkadaşlarımızla konuşmayı severiz… Mevcut sevgimizi farklı odaklara böleriz, bunlar aralarında farklılıklar gösterebilir ama aralarında uçurum olamamalıdır. Bütün sevgimizi ve ilgimizi tek odağa ( tek sütun ) yöneltir ve onun hep bizimle olacağını düşünüp, olamama ihtimalini yok sayarsak. Büyük çöküntülerle karşılaşmamız şaşırtıcı olmayacaktır. Elbette kaybedilen bir şey bizi üzecektir ama hayatımızı kaybettiğimiz şeye bağlarsak üzülmekle kalmayacak altından kalkılması çok zor bir yıkım yaşamış olacağız. Bu yıkımların tedavisi çok zor ve uzun bir süreçtir. Tek sütün da değil de birçok sütunumuz olursa yıkılmayacağız sallayacak, belki çatlaklarımız olacak ama yıkılmayacağız.
Tek odağa bağlanmak insan gerçeklerinden uzaklaşmaktır, hayatta çok farklı mutlu olma seçeneği varken birine bağlanıp diğerlerini görmemezlikten gelmek farkında olmadan kendimize verdiğimiz bir cezadır. Tek neden bizi her zaman mutluluğa götürmeyebilir ama çok odağımız olursa ( dört sütun ) biri mutlu etmezse diğeri dengeleyebilir ve küçük, çözülmesi kolay sorunlarımız olur.
Unutmamız gereken hayatımız seçeneklidir, sevgi aşk vb. bizim için ihtiyaç değildir kaybedilmesi hayatın sonu değildir. Onlar olmasa da yaşayabilir ve mutluda olunabilir. Her zaman mutlu olabileceğimiz şeylerin olmasını istiyorsanız tek bir mutluluk odağına bağlanmadan mutlu olacağınız odakları arttırmalısınız ve bu odaklar arasında değer açısından çok büyük farklar olamamasına dikkat etmelisiniz. Kaybedilen mutluluk odağı bizi üzebilir ( sallanma çatlak ) ama YIKAMAZ!
*Bu yazının yazılma amacı bir bakış açısı yaratmak ve farkındalığı arttırmaktır. Tedavi etme amacı güdülmemiştir.
Hazırlayan
Psk. Ayhan ALTAŞ
Yorum