Duyuru

Collapse
No announcement yet.

İçimdeki sesleri durduramıyorum sürekli kendi kendime konuşuyorum

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • İçimdeki sesleri durduramıyorum sürekli kendi kendime konuşuyorum

    arkadaşlar benim gibi olan var mı yoksa tek ben miyim artık bıktım ya Sürekli içimden konuşuyorum sürekli birşeyler düşünüyorum ve insanların yaptıklarını falan eleştiriyorum içimden konuşarak içimden konuşmadığım gün yok denecek kadar az . Hem takıntılıyım hem ağır depresyon geçiriyorum,kişilik bozukluğu,paranoyaklık var birde bu illet var herşeyi düşünüyorum içimden konuşuyorum bazen kendi kendime konuşuyorum

  • #2
    Geçmiş olsun.
    Düşüncelerini susturmaya çalışma. Bırak geçsin zihninden. Kendine bir meşgale bul. Günlük yaşamdaki davranışlarını bilime göre ayarla.
    Yani bilimsel takıl.
    İçindeki olumsuz düşünceler gelirse gelsin. Zararı yok, gerçeğe dönüştürmedikçe
    İster mermi kullansın, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı.
    Malcolm X

    Yorum


    • #3
      Orjinal yazı sahibi: Denizx View Post
      arkadaşlar benim gibi olan var mı yoksa tek ben miyim artık bıktım ya Sürekli içimden konuşuyorum sürekli birşeyler düşünüyorum ve insanların yaptıklarını falan eleştiriyorum içimden konuşarak içimden konuşmadığım gün yok denecek kadar az . Hem takıntılıyım hem ağır depresyon geçiriyorum,kişilik bozukluğu,paranoyaklık var birde bu illet var herşeyi düşünüyorum içimden konuşuyorum bazen kendi kendime konuşuyorum
      bi sen değilsin aynen ya bende de var içinden konuşma benimki sanırım yalnızlıktan.. yani bi şeye sinirlenince ya da birine içimden kendi kendime konuşuyorum bazen rahatlatıyo..

      Yorum


      • #4
        Orjinal yazı sahibi: Denizx View Post
        arkadaşlar benim gibi olan var mı yoksa tek ben miyim artık bıktım ya Sürekli içimden konuşuyorum sürekli birşeyler düşünüyorum ve insanların yaptıklarını falan eleştiriyorum içimden konuşarak içimden konuşmadığım gün yok denecek kadar az . Hem takıntılıyım hem ağır depresyon geçiriyorum,kişilik bozukluğu,paranoyaklık var birde bu illet var herşeyi düşünüyorum içimden konuşuyorum bazen kendi kendime konuşuyorum
        Herkes icinden konusur ama bazen senin de anlattigin gibi durumlar insani rahatsiz eden gunluk hayatini olumsuz etkileyen bi hal alir.bu gecici bir durum.ilac tedavisi gorsen iyi olur.onu bunu elestiriyorum iyi kotu dusunuyorum diye muhakeme yapma.bu seni daha cok sıkar.disari cikarsan ilgin baska yerlere kayabilir ve bu seni rahatlatir.eve kapanmamaya calis.gecicegini unutma.o kotu dusunceler icin kendini suclama....

        Hayat kúcúk seylerden olusur.
        Sen seversen búyúk olurlar..

        Yorum


        • #5
          Bu sorunun bende de var ve bana biraz kimseyle paylaşamamak, kimsenin seni anlayamadığını düşünmek biraz buna itiyor... Ben böyle düşünüyorum. Ha evet kafa meşgul değil ya da meşgul olamıyoruz, belki bu yüzden ama emin ol anormal bi durum değil.
          Insanlar tilkiye benzer, koyunları avlamak için uygun zamanı bekler.

          Yorum


          • #6
            Orjinal yazı sahibi: Denizx View Post
            arkadaşlar benim gibi olan var mı yoksa tek ben miyim artık bıktım ya Sürekli içimden konuşuyorum sürekli birşeyler düşünüyorum ve insanların yaptıklarını falan eleştiriyorum içimden konuşarak içimden konuşmadığım gün yok denecek kadar az . Hem takıntılıyım hem ağır depresyon geçiriyorum,kişilik bozukluğu,paranoyaklık var birde bu illet var herşeyi düşünüyorum içimden konuşuyorum bazen kendi kendime konuşuyorum
            Bende aynı durumdayım doktorumun tavsiyesini uyguladım kendimi şuan daha iyi hissediyorum.sosyalleşmeye çalış seni yanında en iyi hissettiren kişilerle zaman geçir.ve gün içinde sadece on dakikanı bu sıkıntılara ayır çünkü onlar senin fikirlerin.otur on dakika tek başına düşün onları ama hayatını bu fikirlerin yönetmesine izin verme.bi zaman sonra o kadarda umursanmaması gereken bir şey olduğunu anlayacaksın

            Yorum


            • #7
              Bu durum bende de var.İş yerinde olsun çeşitli durumlarda kendi kendime yorumlar yapıp eleştiririm.İyi veya kötü kendime göre yorumlarım.SÜrekli kafamda birşeyler düşünüyorum.
              losstar üyemisin dediği gibi sanırım yanlızlıktan kaynaklı bir durum..
              Sürünün içinde bir kümes hayvanı gibi zevk peşinde koşup kendimi boş gevezeliğe kaptırmaktansa yalnız kalıp, insanın insanı sevdiği, ilgi gösterdiği, dinlediği, dışlamadığı bir dünyayı hayal etmek daha iyi...

              Yorum


              • #8
                Beynimizi durduramayiz onun isi hep düsünmek icinden düsün cevaplar ara cevapla ama hastalik baskadir...

                yollarda kendi kendine konusursun insanlarin icinde kendinle konusursun durmanin imkani yok herkes sana bakar gözlendigininde farkindasindir ...

                kisacasi her insan kendi kendine konusur ama mutlaka hastadir diyemeyiz...

                Yorum


                • #9
                  bazen bende kendimden başka konuşacak kimse bulamam,canımı sıkan yada etkilendiğim,kafamı karıştıran olayları tekrar eder dururum yolda yürürken,eşimle konuşurken filan.eşim sinir olur.

                  bi kere takkeyi alıp bu düşüncelerin sebebini bulman,birilerine güvenip anlatman gerekir.kimseye açamıyorsan bir yere yaz ve mantıkliğini ölç derim.psikiyatr değiliz ama kendimizi en iyi kendimiz tanırız.takıldığın yerde ilaçlara yahut bir psikiyatr-psikoloğa başvurursun tabi.

                  bide sosyalleşmek lazım tabi bunları aşmak için ama bunun içinde kafa dengi adam lazım,güvenilir olması lazım vs.

                  psikoloji kitaplarıda -mesela doğan cüceloğlu- iyi bir başlangıç olabilir.hem kafanı meşgul eder,hemde faydalanırsın.

                  Yorum


                  • #10
                    Utangaçlık toplumumuzun özellikle son yılarda artış gösteren bir problemidir tamamen kişisel gelişim faktörlerinin çevreyle olan sosyal yaşamın etkisiyle ortaya çıkan bir problemdir. Utangaçlık orta yaş ve daha üstünde çıkabilecek bir hastalık ya da doğuştan gelen bir kişilik özelliği değildir.

                    UTANGAÇLIĞIN ANALİZİ

                    MAKALE
                    Çocukluk yıllarında çevrelerindeki büyükleri başta olmak üzere arkadaşlarından ya da daha küçüğünden sürekli uyarı alan, kusurları sürekli yüzüne vurulan çocuklar, zamanla çevrelerine görünmez hissettiremedikleri kalın yıkılması çok zor duvarlar örüyorlar. Ve ne yazık ki büyüdükçe o duvarlar da kalınlaşıp yükseliyor. Utangaçlığı zor bir hastalık saymak problemin zamanla çözülemeyecek boyutlara ulaşmasını sağlar.
                    Utanma duygusu kişilerin özgüvenini yitirmesini ve bunun sonucunda yaratıcılık, sosyal yaşam, derslerde başarısızlık, yeniliklerden korkmak ve bu korkunun zamanla bir sendrom halini alması kaçınılmazdır. bu sendromlarla kişinin benliğini ve karakterini tamamen sararak ruhsal bir sorun halini almaktadır. Bu sorun kişinin iç dünyasına hükmetmeye çalışıyor anksyete, panik atak, depresyon, agorafobi gibi bozukluklara yol açmaktadır.
                    Utanma duygusunun kişisel olarak dengede tutulması şarttır. Kişinin toplum, yaşam davranışlarına ters düşen davranışları yaptığında utanma duygusu doğaldır ve olması gerekir. Ya da utanma duygusunu iyice kaybeden kişiler sürekli toplumdan dışlanır yardım da edilmez toplumumuzda yanlış tabuların esiri olduğu için bu kişi toplumda devamlı yalnız ya da kendisi gibi insanlarla birlikte olabilmeyi bir kaçış olarak görür ve toplum tarafından bilinçsizce itilen bu kişi topluma nefret kazanır artık bu kişi topluma zarar vermek için toplumun kendisinin ürettiği bir silahtan farksızdır kişi topluma duyduğu öfkeyi hissettirmek için her türlü kötülüğü dener ve toplumda artık bu kapanamayan bir yara alır depresif hareketler kalıcıdır artık kişi artık bundan zevk almaya başlar psikodenge kuramları bozulma aşamasındadır. Bu yüzden bu duyguyu dengeli kullanabilmeliyiz çünkü bu duyguya hükmetmek bizim elimizdedir çünkü bütün duyguların varoluşu, çıkışı kişiliğimizdir bizdir yani.
                    Gereksiz yere utandığımızda da bu duygunun esiri olmaktan çıkabiliriz. Utangaçlığa başlarken kendimizi sorguya çekebiliriz, utanmamızın nedenlerini her seferinde sorguladığımızda yaptıklarımızın yanlış ve saçma inanışlardan ibaret olduğunu hemen anlayacağız. Bu kendi kendimize sürdürdüğümüz pskoterapinin sonuçlarını büyük bir sabır ve inatla beklemeliyiz. Oto hipnozla kendi kendimizi hipnotize ederek bunun gibi kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçebiliriz çünkü bunların doğuşu bizdedir ve bunları da yok etmek bizim elimizdedir.

                    Utangaçlık; Örneğin: kişinin yaşadığı yeri değiştirmesi ve bir başka ortama girmesi, yeni bir iş ortamına ya da okul, hatta sınıf ortamına girmesi, çok sevdiği bir yakınını kaybetmesi, bir hastalık ya da fiziğinde değişikliğe yol açan bir rahatsızlık geçirmesi gibi....
                    Utangaçlığın Nelerle İlişkisi Var?
                    Sosyal kaygı, utangaçlıkla iç içe yaşanan yoğun ve rahatsız edici bir duygudur. Çevredeki insanların gözünde utanılacak duruma, aptal durumuna düşme, onlar tarafından reddedilme ya da yetersiz görülme korkusudur. Utangaçlık sorunu olan kişi birileriyle birlikteyken bu kaygıyı nasıl gidereceğine değil "ne kadar çok kaygılı" olduğuna konsantre olur, böylelikle kaygısı daha da artar ve bir kısır döngüye girmiş olur. Aynı zamanda zihninden geçen otomatik düşünceler nelerdir:
                    -- Kendimi aptal durumuna düşüreceğim.
                    -- Herkes benim gerçekten salak olduğumu düşünecek.
                    -- Söyleyecek hiçbir şey bulamayacağım. Donup kalacağım.
                    -- Eğer ağzımı açarsam sesim bir tuhaf çıkacak.
                    -- Kalbim fena halde çarpıyor, ya kalp krizi geçirirsem.
                    - Delirebilirim.
                    -- Çok tuhaf görünüyor olmalıyım.
                    -- Bir kaçabilsem.
                    -- Herkes beni süzüyor.
                    -- Ne kadar sıkıcı olduğumu düşünüyorlar.
                    -- Kendimi kontrol edemeyeceğim.
                    - Kızaracağım, titreyeceğim....
                    Önemli olan bu düşüncelerin gerçekçi algılar üzerine oturtulmamış, tam tersi, mantık dışı bir korkuya temellendirilmiş olmalarıdır. Çünkü herkesin onları seyrettiğine, zayıflıklarını ya da yetersizliklerini yakalamaya çalıştığına inanırlar, ve kaygının kısır döngüsü arttıkça, düşünceler de iyice çarpıtılır.
                    Sosyal kaygı utangaç olmayan insanlar tarafından da yaşanır. Ancak, bu kişiler kaygılarını farklı bir biçimde yorumladıkları için aynı kısır döngüye girmezler. Utangaçlık sorunu olanlar bu kaygıyı kendi kişiliklerinin bir parçası olarak görürler, diğerleri ise bunu, bulundukları ortam nedeniyle hissettikleri, geçici bir duygu olarak değerlendirirler, ve "aynı ortamda kim olsa aynı duyguyu yaşardı" diye düşünürler.
                    Bu yorumlama farklılığı utangaç olmayan kişilerin kendine güvenlerinin daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle bu kişiler sosyal ortamdaki başarılarının kendilerinden, başarısızlıklarının ise dış etkenlerden kaynaklandığını düşünürken, utangaç kişiler, tam tersine, sosyal ortamlardaki başarısızlıklarının kendilerinden kaynaklandığını, başarılarının ise ortam sayesinde gerçekleştiğini düşünürler.
                    Genelde utangaçlık sorunu olan kişilerde sosyal beceri eksikliği bulunmaktadır. Bir başka deyişle ilişkisini başlatma ve sürdürme konusunda gereken bir takım sözel ya da sözel olmayan davranış becerilerini öğrenmemişlerdir. Örneğin, bir karşılaşma ya da tanışma anında ne yapacaklarını, bir sohbeti nasıl başlatacaklarını ve sürdüreceklerini ve nasıl vedalaşacaklarını bilmezler. Topluluk içinde uzakta bir yerde dururlar, göz göze bakışmaktan kaçınırlar, eğer onlarla konuşursanız çok alçak sesle konuşurlar, konuşurken çok uzun aralar verirler, bir çok şeye ilgisiz gibi davranırlar, yüzlerindeki ifadede neşe yoktur. Böylelikle o anda çevrede bulunan kişiler, onların kendileri ile ilgilendiklerini hissedemezler, devamlı çevrenin kendileri hakkında ne düşündüğüne konsantre olduklarını bilemezler, tam tersi utangaçların kendileriyle ilişki kurmak istemediklerini sanırlar.
                    Aşırı utangaçlıktan kaynaklanan kötü yöntemler:
                    En sık başvurulan yollardan birisi alkol kullanımı. Bir çok kişi, utangaçlığını alkolle eritmeye çalışıyor. Yapılan araştırmalar, aşırı utangaç kişilerde, böyle olmayanlara göre en az iki kat daha yüksek bir oranda alkolizme ve alkol kullanımının yol açtığı diğer sorunlara rastlandığını gösteriyor.
                    Sık başvurulan bir diğer çözüm yolu, topluluk karşısında duyulan sıkıntıyı azaltacak uyuşturucu maddelerin kullanılması. Bu kişilerin yaklaşık yüzde onbeşi yaşamlarında en az bir kez bir uyuşturucu maddeye bağımlı duruma geliyorlar.
                    Üçüncü bir yöntem, utangaçlık krizine yol açabilecek toplumsal etkinlikleri tümüyle dışlayan bir yaşam tarzı geliştirmek. İş ve okul ortamında ön plana çıkmayı ve kendini göstermeyi gerektiren durumlardan uzak durmak, basit ve göze batmayacak işlere yönelmek bu yaşam tarzının temel taktikleri arasında sayılabilir Böylece, aşırı utangaçlığınız sürse de, bu sorunla yüzleşmekten kurtulmuş oluyorsunuz.
                    Ancak, her üç yöntem de küçümsenmeyecek bireysel kayıplara yol açıyor. Alkolizmin ve madde bağımlılığının neden olduğu sorunlar herkes tarafından biliniyor. Çok sayıda toplumsal etkinlikten uzak durmaya dayalı bir yaşam tarzının sonucuysa, düşük toplumsal ve mesleki başarı ve yalnızlık. Aşırı utangaç kişiler, içinde bulundukları toplumun ortalamasına göre, daha düşük bir eğitim görüyor, daha az para kazanıyor ve karşı cinse uzak durmalarına bağlı olarak, eş bulmakta daha fazla güçlük çekiyorlar. Bu kişilerin yüzde otuza yakın bir bölümü hiç evlenmiyor ve tek başına yaşıyor.

                    Yorum


                    • #11
                      UTANGAÇLIĞI YARATAN MANTIK DIŞI İNANÇLAR
                      1. Bir sosyal toplantıda uzun süre durup beklerseniz iyi bir şey olur.
                      Bu inanç sohbet başlatmak korkusu nedeniyle geliştirilir. Oysa ki, iki kişinin tanışması ya da konuşması için en az bir kişinin çaba göstermesi gerekir. Bu neden siz olmayasınız?
                      2. Diğer insanlar sosyal etkinliklere davet edildikleri için 'şanslılar'.
                      Çok yanlış. Tam tersi, bu bir şans işi değildir. Sosyal olarak aktif olan insanlar, başkaları ile tanışmak ve onlarla zaman geçirmek için çaba gösterirler, kulüplere üye olurlar, başkalarını bir şeyler yapmak için davet ederler, sohbetlerde yer alırlar ve çok az şeyi 'şansa' bırakırlar.
                      3. Nerede olursam olayım sosyalleşebilme olanağım hep aynı olacaktır.
                      Bu, çaba göstermemek için bir başka bahanedir. Oysa, birçok 'sosyal kulüb'ün, insanları bir araya getirmek gibi bir işlevi vardır ve etkinliklerine katıldığınız zaman kendinizi birileriyle birlikte bir şeyler yaparken bulursunuz.
                      4. Biri bana karşı ilgisiz görünüyorsa, o kesinlikle beni sevmiyordur ve hiçbir zaman sevmeyecektir.
                      Bu inanç, boş yere kendinizi insanlardan çekmenize ve yalnızlık hissetmenize yol açar. Biri hemen sizinle ilgilenmedi diye bu sizi sevmiyor anlamına gelmez. Sevgi zaman ister ve gelişen birşeydir.
                      MANTIKDIŞI İNANÇLARIN YERİNE GERÇEK İNANÇLAR
                      1. Sosyal ortamlarda aktif olmaya başlayabilirim.
                      2. Sosyal ortama girince herkes biraz kaygı yaşar, bu nedenle bireyleri başlatma ya da yapma riskine girmeden önce tamamen gevşemeyi ya da rahatlamayı bekleyemem.
                      3. Olmadığım biri gibi davranmama gerek yok. Bu beni daha da çok kaygılandırıyor.
                      4. Başkalarının beni çok sert eleştireceğini düşünüyorum, gerçekte kendime karşı acımasız olan benim.
                      5. Kendime, sosyal becerilerimi ve deneyimlerimi geliştirmek için mantıklı amaçlar koyabilirim.
                      6. Ayrıca, sosyal becerileri çok gelişmiş kişiler de her zaman, % 100 başarılı değiller. Bu nedenle eğer bir etkileşim istediğim gibi iyi gitmezse çok üzülmemeliyim.
                      Böylelikle güzel bir başlangıç yapmış oldunuz.



                      OTO HİPNOZ TELKİNİYLE PSİKOTERAPİ:
                      Kendi zayıf ve güçlü yönlerinizi gösteren bir liste hazırlayın.
                      Örnek:
                      Güçlü Yönlerim
                      Zayıf Yönlerim

                      iyi bir dinleyiciyim
                      eleştiriyi hiç sevmem

                      iyi niyetliyim
                      yüzüm asıktır

                      başkalarını severim
                      sinirliyim

                      vicdanlıyım
                      acımasızım

                      Güçlü yanlarınıza iyice konsantre olun. Örneğin, eğer yukarıdaki örnekteki gibi iyi bir dinleyici olduğunuzu düşünüyorsanız, bunu diğer insanlara ne kadar sıklıkla gösteriyorsunuz? İnsanlara kendileri hakkında sorular sorup, onları anlatmaya cesaretlendiriyor musunuz ki iyi bir dinleyici olduğunuzu görsünler? Muhtemelen bunu pek yapmıyorsunuz.
                      Şimdi kendinize güçlü yanlarınızı hatırlatın ve bunları biraz da olsa yaşatmaya çalışın. Biri ile bir sohbet başlatın. Bu denemeyi yaparken dikkatinizi karşıdaki kişinin sizi sevip sevmediğine dair ipuçları toplamaya değil, sohbetin içeriğine ve söylenenlere verin. Unutmayın, kendinize ait istediğiniz kadar bilgi verip, istemediğiniz yerde konuşmanızın içeriğini değiştirebilirsiniz. Birileriyle konuşurken onların kontrolü altında değilsiniz, sohbetler karşılıklı gelişir.
                      Bu tür birkaç deneme daha yapabilirseniz, bazı şeyleri keşfedeceksiniz:
                      -- Hayret, ben de bazı zamanlar insanların söylediklerini sıkıcı bulabiliyorum.
                      -- Konuştuğum herkesi sevmek zorunda değilmişim.
                      -- Beni seven insanların yanında sevmeyenlerin de olması doğal.
                      -- İnsanlarla konuşmayı sürdürdükçe, onları daha iyi tanıyorum.
                      -- Arkadaşlık bir günde, anında oluşmuyormuş, zamanla gelişiyormuş.
                      -- Arkadaşlığın gelişmesinde benim adımlarımın da katkısı çok büyük.

                      Kaynaklar: Eunsen, K & Henderson, M. Coping with Shyness & Loneliness (Utangaçlık ve Yalnızlıkla Başaçıkma) 1987, W & R Chambers Ltd. Edinburg kitabından yararlanılarak ve 'Bilişsel Psikoloji' nin temel ilkeleri çerçevesinde malii tarafından hazırlanmıştır..


                      buda sitenin sol tarafından .belki biraz peşin hükümlü davrandım,ama bana sorun buymuş gibi geldi,gözden kaçmış olabilir.

                      Yorum


                      • #12
                        paranoyanın ise bir uzmana danışılması gerekir bence.fazla gelişmeden tedavi olursan işi başındayken halledersin.

                        Yorum

                        İşleniyor...
                        X