Duyuru

Collapse
No announcement yet.

farkındalık üzerine bir alıntı ...........

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • farkındalık üzerine bir alıntı ...........

    Bir filmden hatırımda kalmış, iyi eğitimli ajanlar bir salona girdiklerinde o salonda kaç tane priz olduğunu ve bunların nerelerde olabileceğini düşünürlermiş. İşte farkındalık, bu.

    Popüler kültür için böyle şeyler düşünmek heyecan verici. Bu yüzden bu sözler de göze yüzeysel görünebilir ama ben ciddiyim. Ezoterik kavramların bir gizem ve edebiyat perdesi ardında tutulmasına karşıyım. Kendi başına bir kutsallığı olmayan kavramları, Kuran’ı evin başucuna asıp bir daha bakmamak misali uzaklaştırınca tekamül de bizden aynı derecede uzaklaşır.

    Farkındalık, kişinin kendini tanıması ve bulunduğu çevrede olan biten her şeyin ayırdında olmasıdır diyebiliriz. Bu anlatıma bilinen bütün fizik gerçeklik ve sosyal diye adlandırabileceğimiz tesirler de dahildir. Günlük yaşamdan örneklemeye çalışalım.

    Bir kadın erkek ilişkisi içerisinde karşı tarafın telefona cevap vermemesi panikle karşılanır. Karşı taraf istenmeyen, gizli saklı bir şeyler yapıyordur, bir iş çeviriyordur diye düşünülür. Hatta böyle düşünmeyene enayi muamelesi yapılır. O sırada aranan kişinin telefonu duymuyor olabileceğini düşünmek, bir toplantıda olabileceğini, telefona cevap veremeyecek bir durumda olabileceğini (fesat durumlar değil) düşünebilmek farkındalıktır. Tersine, bu durum gerçekten şüphe uyandıracak bir boyuttaysa, bunu ayırdedebilmek de farkındalıktır.

    Dünya hayatında insana düşen en önemli ödevlerden biri, etrafında olup biteni anlayabilmektir. İşte bunun için insanın farkındalığını artırmaya ihtiyacı vardır. Fiyat etiketine 100 TL yerine 99 TL yazılmış olan bir ürüne bakarken, amaçlanan psikolojik tesiri almamak bir farkındalık. Bir tartışma sırasında konu dışına çıkmamak da bir farkındalık. Bazen tanımadığınız birine kanınız ısınır ya da tam tersi bir türlü ısınamazsınız. Bu durumun nedenlerini anlayabilmek de farkındalıktır.

    Ezoterik alanda üzerine konuştuğumuz konularda, fizik gerçeklik dışında kalan bazı ‘nesne’, varlık ya da kavramlardan bahsederiz. Bunlarla ilgili farkındalık da ruhsal gelişimde önemli bir yer tutar. Peki bu alandaki farkındalığı nasıl tarif edecek, nasıl halledeceğiz?

    Jung, insandaki farkındalığı daha hemen doğum sonrasından ele almaya başlamıştır. İnsan dünyaya geldiği andan itibaren aşağı yukarı ilk 18 aylık bir süre içerisinde kendisi ve çevresinin farklı şeyler olduğunu algılamaz. Annesinin kendisi olmadığını, başka bir birey olduğunu bilmez. Farkında değildir. Benzer biçimde, acıktığında da hissettiği şeyi adlandırmaz, adlandıramaz. Bunun yerine açlığı bir kaygı olarak hisseder.

    Bu örneği verme nedenim, bize göre daha karmaşık görünen konularda bizim de bu bebek gibi oluşumuzdur. Farkında olmadığımız konularda, farkında olmadığımız şeyin ne olduğunu bilmeyiz. Bu nedenle farkındalığımızın eksik olduğunu bilmemiz bile, bu alanda atılmış çok büyük bir adımdır. Bir sonraki adım, farkında olmadığımız konularda zannetme hali içerisinde olmaktan uzaklaşmaya çalışmaktır. Bu neden bu kadar önemli? Bilmediğimiz şeyi zaten bilmiyoruz deyip bıraksak olmuyor mu? Ya da bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diyerek öğrenmeye çalışsak?

    Hayır, ilk adım bu olmamalı çünkü önce bilmediğimiz konularda akıl yürütme alışkanlığımız olduğunu ve bu nedenle çok yanlış hayallere kapılma tehlikemiz olduğunu anlamamız gerekir. Ezoterik alana dair bahsedilen tehlikelerden biri budur ve doğrudur. Zaten birinin yolu aydınlatması gereği de burdan kaynaklanıyor. Ezoterik yapılanmalarda, yola yeni girmiş insanların biraz bir şeyler öğrenip belli bir alışkanlık kazanmadan önce konuşmamaları kuralı da büyük ölçüde bununla ilgilidir.

    Fiziksel bir örnekle açıklamaya çalışayım. Görme duyumuzla ilgili hem işe yarayan hem de bizi aldatan bir özelliğimiz var. Gözdeki kör nokta diye tabir ettiğimiz şey nedeniyle, belli bir mesafede (bu mesafe yaklaşık 20-30 cm civarıdır) belli bir alanı (bu alan da 2-3 cm2′yi geçmez ama önemli) göremiyoruz. Ancak gözlerimiz ve beynimiz öyle bir yapıya sahip ki, görmüyor olduğumuzu farkedemiyoruz. Beynimiz biz bunu farketmeyelim diye kör noktaya denk gelen yerdeki görüntüyü tamamlıyor. İşte bu durumda, biri gelip bize bunu anlatana ve gösterene kadar biz bu konuda karanlıktayız demektir.

    Hayatımızın bir çok alanında kör noktalarımız var ve bunların farkında değiliz. Farkındalık, ya da farkındalığa erişmek, bu kör noktaları tanımamız bilmemiz anlamına geliyor. Bu bizim kendi iç dünyamız için de geçerli. Hatta dış dünyayı nasıl algıladığımız kendi iç dünyamızla çok alakalı olduğundan bu nedenle önden gelmesi gereken şey kişinin kendini tanıması. Kendini farketmesi. Kendi içindeki kör noktaları tanıyıp gerçekte orada neler olup bittiğini de anlamaya çalışması.

    Kendini tanı sözü bir motto, bir slogan değil. Hoş sözler söylemek için söylenmiş olan bir şey hiç değil. Farkındalık, ‘new age’ eğlence kulüplerinde birbirimizi oyalarken kullanalım diye var olan bir sözcük değil. Bunlar bizi oyalamak yerine, aramaya itmek için varlar.

    Hoş, aramakla bulunmaz ama bulanlar da sadece arayanlar arasından çıkar.

  • #2
    "Bu yazıyı okuyan kör oldu" lafı tam buna uyuyor :P
    "Umut olmasına var, sınırsız denecek kadar umut var, ama bizim için değil." Franz Kafka

    Yorum


    • #3
      farkında olunca üzülüyor insan. geçmişi ve geleceği düşünmeden an da konsantrasyon da kalmak diğer bir farkındalık biçimi.

      Yorum


      • #4
        Merhaba,

        Yazıyı üşenmedim okudum. İlk düşündüğüm de aynen şu oldu "Arkadaş sözelci sanırsam, ne okumuş ne duymuşsa ne anlamışsa döşemiş" dedim. Tam bir kavram kargaşası. Yazının başında şu ajan örneğin algıda seçicilik. Farkındalık değil. Telefon örneğin empati' dir. Farkındalık değil. 100 tl 99 tl örneğin serbest ekonomide pazarlama- satış stratejisidir birey de özgür irade' dir. Farkındalık değil. 18 aylık bebek örneğin öğrenmedir. Yine farkındalık değil. Gözün görme duyusuna verdiğin örnekte beynin muazam bir işleyişidir. Bu da öğrenme' dir. Farkındalık değil. Yazının sonunda "kendini tanı" "kör noktalarını keşfet" ifadeleriyle farkındalık örtüştürülmüş. Sanırım tek hoşuma giden bu son kısımdı. Bu arada "motto" ve "slogan" eş anlamlıdır. Umarım daha güzel yazılarını okuruz. Bol şans...

        Yorum


        • #5
          Her bir órnek icin yaptigin anlamlandirmalar farkindalikla kazanilir zaten.yani empati dersen farkindalik olmadan empati olmaz ya da iste ajan konusu vs..bunlarin twmeli farkindaliktir senin cesitlendigin noktalar da farkindaligin dallaridir diyebiliriz.
          Bence kavram karmasasi icinde olan varsa da.o hamilton degil..

          Orjinal yazı sahibi: gozyasim View Post
          Merhaba,

          Yazıyı üşenmedim okudum. İlk düşündüğüm de aynen şu oldu "Arkadaş sözelci sanırsam, ne okumuş ne duymuşsa ne anlamışsa döşemiş" dedim. Tam bir kavram kargaşası. Yazının başında şu ajan örneğin algıda seçicilik. Farkındalık değil. Telefon örneğin empati' dir. Farkındalık değil. 100 tl 99 tl örneğin serbest ekonomide pazarlama- satış stratejisidir birey de özgür irade' dir. Farkındalık değil. 18 aylık bebek örneğin öğrenmedir. Yine farkındalık değil. Gözün görme duyusuna verdiğin örnekte beynin muazam bir işleyişidir. Bu da öğrenme' dir. Farkındalık değil. Yazının sonunda "kendini tanı" "kör noktalarını keşfet" ifadeleriyle farkındalık örtüştürülmüş. Sanırım tek hoşuma giden bu son kısımdı. Bu arada "motto" ve "slogan" eş anlamlıdır. Umarım daha güzel yazılarını okuruz. Bol şans...

          Hayat kúcúk seylerden olusur.
          Sen seversen búyúk olurlar..

          Yorum


          • #6
            Hamilton, verdigin órneklerden biri konuyu cok iyi anlatiyor aslinda.górme órnegi..( yazar burda góz olayini mecazi anlam olarak kullanmis.benzerlik yapmis.soyut bir kavrami somutlastirarak anlatmaya calismis..bence cuk oturmus)

            Hayat kúcúk seylerden olusur.
            Sen seversen búyúk olurlar..

            Yorum


            • #7
              bu bir alıntı ben yazmadım ben zaten yazmaya üşenirim böyle şeyleri ayrıca bir hoşum bu akşam kendime hayrım yok ama ben bu yazıyı baskalarına hayrım dokunabilirmi acaba diye paylaştım.........

              Yorum


              • #8
                Orjinal yazı sahibi: melleril300 View Post
                farkında olunca üzülüyor insan. geçmişi ve geleceği düşünmeden an da konsantrasyon da kalmak diğer bir farkındalık biçimi.
                bunu sağa sola savrulmadan anın içinde olabilmek buyuk bir nimet haklısın

                Yorum


                • #9
                  Çok güzel paylaşım dostum. Çok kaliteli ve nitelikli bir alıntı. Paylaşımın için teşekkürler.

                  Yorum

                  İşleniyor...
                  X