Hayat tecrübeler ile dolu değil mi?
insan da bunlar ile pişer kişilikleri gelişir şekil alır.
ne yazık ki gözlemlediğim çoğu zaman, çevremde ki insanların bencil oluşu oluyor.
herkes ama istinasız herkes son derece ince ruhlu hatta mükemmeller, ama ben kendileri gösterdikleri gibi olmadığını analiz ediyorum devamlı.
çünkü çoğu kişi sözünde durmuyor, gerektiğinde vâr olmuyor, darda olduğunda ben koşsam da, kimse benim dar zamanımda benim yanımda olmuyor.
ama herkes hep çok anlayışlılar.
insanlar mı kendilerini kandırıyor, ben mi fazla anlam yüklüyorum bilmiyorum,
ama öğrendiğim bir şey var tüm bu tecrübelerimin sonunda,
artık kimseye koşmuyorum.
gerçekten de koşmuyorum.
ve daha mutluyum.
çünkü böylelikle incinmiyorum kimseyi de yanımda görmediğim de.
birinin başı ağrısın, ilacı olmasın alıp giden birisiyim,
birinin derdi olsun, gider dinlerim yanında olduğumu gösteririm, içim kan ağlasa da kendi içimi dökmem, yinede 1 kere bana sen nasılsın sormazlar.
kardeşim gibi sevdiğim bir yakınım var, eşi aldattı ve 1 ay her gün yanındaydım.
kötüydü çünkü.
ama ben de o sıra da 6 yıllık ilişkimden çıkmıştım, terk edilmiştim.
hemde çok zor bir dönemdeydim.
annem kanserdi ve babam da kanserdi.
hiç kimse benim yanımda olmadı o süreçte.
çok zor zamanlarım oldu 2 hastam ile.
ve 1 kere bana sen nasılsın demediler.
hatta kardeşim kadar sevdiğim dediğim kişi, laf arasında kimse umurumda değil dediğin de, içten içe kendisine de bunu daha sonra dile getirdim, ne kadar bencil ve korkunç olduğunu düşünmüştüm.
insan ilişkileri bu kadar basit olmamalı.
herkesin derdi oluyor, ve hiç biri diğerinden daha ağır yada daha hafif değildir kişiye göre.
abim var benim birde, ama yurt dışında.
mesela abime sen geldiğinde 3-4 günlüğüne tatile gideyim diye zarf atmıştım.
aslında ailemi bırakıp da gideceğimden değil.
bana 'sen çalışmıyorsun, hastaneye taksi ile gidip taksi ile geliyorsun ne tatili, benim tatile ihtiyacım var' diyerek benim ağzımın payını vermişti.
babam kemoterapi alıyordu o dönemde.
ben gelince ben götüreceğim demişti.
kemoterapi alacağı gün, eşini çocuklarını aldı denize gittiler.
o kadar zoruma gitti ki.
kendisine de söyledim, hani babam ile kemoterapiye gidecektin diye...
tabi ki ben yine bırakmayacaktım babamı gelseydi bile.
anlatmaya çalıştığım neden neden neden böyle insanlar.
hayatın tokadı işte, eşinin annesi de aynı hastalığa yakalandı, ve ben abime şimdi size soruyorum,
bırakıp denize gitmek içinize siner mi dedim.
benden kötüsü olmadı.
ben hazmedemiyorum böyle şeyleri.
bu ve bunun gibi haksızlıklara gelemiyorum.
hep bana diyen insanlar beni yoruyor.
artık hiç kimseden de hiç bir şey beklemiyorum.
her hangi bir söz etseler de gözlemliyorum cevap da vermiyorum.
yoruldum insanlardan.
çok yoruldum.
dedikodudan, entrikalardan, yüzüne gülüp arkasından konuşanlardan.
sonra yine yüüne gülenlerden..
arkadaş arkadaşının yüzüne gülüyor sırtını dönüyor uzaklaşıyor, hop arkasından çekiştiriyor.
bu tür insanlar aynısını benim de ardımdan yapacaktır diye düşünüp insanları hep elemeye başladım.
mesafe koydum arama.
menfaat dünyası olduğunu görüyorum.
ve bu düzen de mutlu olmadığım için kendi kabuğuma çekildim.
evlenmeyi düşündüğüm kişi bile beni babam da hastalanınca terk edip gitti.
insanlar zalim.
ben daha çok sarılırdım sahiplerdim destek olmaya çalışırdım.
işte tokat yiye yiye şunu öğrendim.
herkes Yalnız!
insanlar ile mesafeli kalmak lazım.
insan da bunlar ile pişer kişilikleri gelişir şekil alır.
ne yazık ki gözlemlediğim çoğu zaman, çevremde ki insanların bencil oluşu oluyor.
herkes ama istinasız herkes son derece ince ruhlu hatta mükemmeller, ama ben kendileri gösterdikleri gibi olmadığını analiz ediyorum devamlı.
çünkü çoğu kişi sözünde durmuyor, gerektiğinde vâr olmuyor, darda olduğunda ben koşsam da, kimse benim dar zamanımda benim yanımda olmuyor.
ama herkes hep çok anlayışlılar.
insanlar mı kendilerini kandırıyor, ben mi fazla anlam yüklüyorum bilmiyorum,
ama öğrendiğim bir şey var tüm bu tecrübelerimin sonunda,
artık kimseye koşmuyorum.
gerçekten de koşmuyorum.
ve daha mutluyum.
çünkü böylelikle incinmiyorum kimseyi de yanımda görmediğim de.
birinin başı ağrısın, ilacı olmasın alıp giden birisiyim,
birinin derdi olsun, gider dinlerim yanında olduğumu gösteririm, içim kan ağlasa da kendi içimi dökmem, yinede 1 kere bana sen nasılsın sormazlar.
kardeşim gibi sevdiğim bir yakınım var, eşi aldattı ve 1 ay her gün yanındaydım.
kötüydü çünkü.
ama ben de o sıra da 6 yıllık ilişkimden çıkmıştım, terk edilmiştim.
hemde çok zor bir dönemdeydim.
annem kanserdi ve babam da kanserdi.
hiç kimse benim yanımda olmadı o süreçte.
çok zor zamanlarım oldu 2 hastam ile.
ve 1 kere bana sen nasılsın demediler.
hatta kardeşim kadar sevdiğim dediğim kişi, laf arasında kimse umurumda değil dediğin de, içten içe kendisine de bunu daha sonra dile getirdim, ne kadar bencil ve korkunç olduğunu düşünmüştüm.
insan ilişkileri bu kadar basit olmamalı.
herkesin derdi oluyor, ve hiç biri diğerinden daha ağır yada daha hafif değildir kişiye göre.
abim var benim birde, ama yurt dışında.
mesela abime sen geldiğinde 3-4 günlüğüne tatile gideyim diye zarf atmıştım.
aslında ailemi bırakıp da gideceğimden değil.
bana 'sen çalışmıyorsun, hastaneye taksi ile gidip taksi ile geliyorsun ne tatili, benim tatile ihtiyacım var' diyerek benim ağzımın payını vermişti.
babam kemoterapi alıyordu o dönemde.
ben gelince ben götüreceğim demişti.
kemoterapi alacağı gün, eşini çocuklarını aldı denize gittiler.
o kadar zoruma gitti ki.
kendisine de söyledim, hani babam ile kemoterapiye gidecektin diye...
tabi ki ben yine bırakmayacaktım babamı gelseydi bile.
anlatmaya çalıştığım neden neden neden böyle insanlar.
hayatın tokadı işte, eşinin annesi de aynı hastalığa yakalandı, ve ben abime şimdi size soruyorum,
bırakıp denize gitmek içinize siner mi dedim.
benden kötüsü olmadı.
ben hazmedemiyorum böyle şeyleri.
bu ve bunun gibi haksızlıklara gelemiyorum.
hep bana diyen insanlar beni yoruyor.
artık hiç kimseden de hiç bir şey beklemiyorum.
her hangi bir söz etseler de gözlemliyorum cevap da vermiyorum.
yoruldum insanlardan.
çok yoruldum.
dedikodudan, entrikalardan, yüzüne gülüp arkasından konuşanlardan.
sonra yine yüüne gülenlerden..
arkadaş arkadaşının yüzüne gülüyor sırtını dönüyor uzaklaşıyor, hop arkasından çekiştiriyor.
bu tür insanlar aynısını benim de ardımdan yapacaktır diye düşünüp insanları hep elemeye başladım.
mesafe koydum arama.
menfaat dünyası olduğunu görüyorum.
ve bu düzen de mutlu olmadığım için kendi kabuğuma çekildim.
evlenmeyi düşündüğüm kişi bile beni babam da hastalanınca terk edip gitti.
insanlar zalim.
ben daha çok sarılırdım sahiplerdim destek olmaya çalışırdım.
işte tokat yiye yiye şunu öğrendim.
herkes Yalnız!
insanlar ile mesafeli kalmak lazım.
Yorum