Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Pozitif Ayrımcılıktan Nefret Ediyorum. Hayatlarımızın İçine Etti.

Collapse
X
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Clear All
new posts

  • Pozitif Ayrımcılıktan Nefret Ediyorum. Hayatlarımızın İçine Etti.

    Ayrımcılığın her türlüsüne karşıyım.

    Öncelikle kısaca özelliklerimden ve hayatımdan bahsedeyim. Bilmediğiniz birşey hakkında yorum yapmak en büyük ahmaklık. Yüksek eğitimliyim. Yüksek eğitimde eğiticiyim. Sanırım hakkını da veriyorum. 6 senelik eviyim. Bir oğlum var. Sanki ikizim. Dehşet uyumluyuz. Sosyal hayatım siyaset dışında neredeyse hiç yok. Evet siyasi olarak da aktifim. Maddi durumum iyi. Kirada değilim, aracım var ve sosyal ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. Yani sinemaya gidebiliyor, kafam estiğinde sahile gidip bir çay içebiliyorum yada o an ne yemek istersem gidip nefsimi doyurabiliyorum. Sert bir ailede yetiştim ama mantık ve iletişim hiç eksik olmadı. Tek evladım. Babamın bana dediği "Biz öldüğümüzde sudan çıkmış balık olmaman için sertlik hep var oldu" Ama şunu söyleyeyim hasta veya gerçekten ihtiyacım olduğunda yüz kilometrelerce uzaktan gelirler. Kısacası yeşerdiğim toprak bu. Merak ettikleriniz varsa açıkça sorabilirsiniz. Söz veriyorum dürüst olacağım.

    6 senelik evliyim. 6 senesinde de hep evlendiğim insanın ve ailesinin aşşağılanmasına Babam, Annem ve Ben maruz kaldık. Bir süre işimden olmama bile sebeb oldular. 3,5 4 sene çok büyük sıkıntılar çektim. Çektim diyourm çünkü bu zorlukları eşim hiç yaşamadı. Yani ben sarma sigara içtiğim zamanlarda kendisine Braun un ozonlu saç maşasını almıştım mesela. 2012 yılında bir ilçede otururken haftalık 300 lira market alışverişi yapıyorduk ama yetmiyordu. Çünü cebimden para çaldığını. Çaldıklarını sakladığını ve baba evine götürdüğünü öğrendim. Bir ara boşandık. Lanet olasıca hukuk sistemimiz 3,5 yaşında iken bana adeta attıkları çocuğumu (ki bu zamanlarda ben akciğerlerimden hastaydım) baktım. Annesi bakamıyormuş hanımefendi çalışırken. Oğlumu benden aldılar. İki haftada bir oğlumu görebiliyordum. Bir seferinde oğlum tam 40 derece ateşliyken aldım. Ne oldu bu çocuğa dediklerimde bana annesi "Öldürdük mü oğlunu dedi" Acilde yüksek ateşli olduğu için ıslak pamuk ile ateşini düşürmeye çalışırken ince ince ınıldayan oğlumu teskin etmeye çalışırken bir hemşire annesini sordu inanın 1 saniye içinde aklımdan geçenleri şu an kimse düşünemez ve aklımdakilerin aksine sakince şunu dedim "Vefa eksikliğinden gömdüm" dedim. 40 derece ateşli oğlumun başında 4 gün sabahladım. Çocuğumu hasta halde göndermemek için polislik olmayı bile göze aldım çünkü hasta çocuğu elektrik parası gelmesin diye klimalı odada klima çalıştırmadan yerde yatırmışlar. Boşanma sürecince tedbir nafakası bağlandı ama sadece 2 haftada 10 kilo olan çocuk 5 kiloya düştü. Paramı evladıma harcamak yerine abisinin borçlarına ve annesinin ihtiyaçlarına harcayacaklardı. Vermedim, vermem ve verdirmeye çalışan herşeyin en küçük parçalarına kadar felaketine sebep olabilecek bilgi birikimi ve yetiye sahibim. Bunlara rağmen skunetimi korudum çünkü evlendiğim insana sağladığım konforu arayacağını biliyordum. Sigortasız işlerde çalışarak annesi para kazandırdı çünkü artık sağılacak inek yoktu. toplamda 5 ay sonunda ikinci duruşmadan önce benimle anlaşmak için teklifte bulundu. Yaşanmışlıklar, harcanmış zaman, emek ve en önemlisi oğlum için kabul ettim. Mahkemeden vazgeçtik. Bu arada sigortasız bir şekilde çalışırken bri iş arkadaşının ona "TATLIM TAMAM" dediği bir mesajını yakaladım. Yazan erkek. Bunu sorduğumuzda boşanma sürecindeydik hesap sormaya hakkın yok dedi. Oysa ben bu süreçte sadece oğlumu düşünüyordum. Sosyal duygusal ve fiziki ihtiyaçlarımı hiç ama hiç düşünmedim.

    Üzerinden iki sene geçti. Hiçbir şey düzelmedi. Hala hakaret ediliyor ve şiddete uğruyorum. Evet şiddet de vardı. Savunma sanatları uzmanıyım ama şu an sağ pazumda iki hafta daha geçmeyecek bir morluk mevcut. Kendisi çalışıyor ve maaşı var fakat keyfine göre harcayım kendisine saklamayı tercih ediyor. Ailesine para gönderiyor. Bir sabah önce umursamaz bir tavırla aşşağılamaya başlar. Mesela benim kartım ile alınmış sabah kahvaltısını oğluma bir tabak hazırlar ve kotukta televizyon karşısında beraberce yerler. Ben sorduğumda mutfak orada kendin hazırla denilir. NEden dediğimde sen yemek hazırlanacak mahluk musun? Cevabı alırım. Sonra gider benim sigaramdan bir tek alır balkona çıkar. Püfür püfür içerken senin yaptığın insanlığa sığmaz dediğimde balkonda avazı çıktığı kadar bağırmaya ve hakaret etmeye başlar. Kolundan tutup içeriye almaya çalışırım. Koluma olabildiğince güçlü şekilde ısırır. Hayır ben vurmadım. Sadece millete rezil olmamak için mutfağa soktum. Polis diye bağırır susturmaya çalışırım ve cevabı " Sen pisliksin. sen bir hiçsin. koca değilsin. köpek bile değilsin" Ben devam ederim "zaten senden olmayacağı belli, 6 senedir evliyiz seni ne maddi ne manevi nede cinsel yönden asla eksikli bırakmadım" Bana cevabı şudur "Küçük s*kli seni, s.kmeyi bile beceremiyorsun" Bakın 20 cm organım, partnerimden önce asla boşalmayan iradem var. Kendimden emin olmama rağmen bir erkek olarak kanıma dokunuyor. "Ağır oldu bu. kesmez isen sonu kötü olacak" diyip çıkıp gittim. 40 yaşındayım ama toplumsal normlarda elim yüzüm düzgün. Aldatmak çok içimden geçti ama biliyorum ki bu vicdan ile karşımdaki dehşet hatlara sahip hayat kadını bile olsa "kusuruma bakmayın ama yapamam" der çıkarım. Belki bu çizgiyi geçmem lazım çünkü vicdanım bana zarar vermeye başladı.

    Boşanmayı ne zaman düşünsem oğlum aklıma geliyor. Annesizliği yaşatmak hiç ama hiç istemiyorum. Bu düşünce yapısı da benim hapishanem oldu. Prangam ise oğlum.

    İşte durum bu. Dağ kadar yaşanmışlıktan bir avuç yazdım.

    ASIL NOKTA ŞU
    Hepimiz insanız. ana karnında genital organların şekillenmesi sonucunda farklarımız oluştu. Hatta bazılarımız doğduğunda her iki farklılıkları da taşıyor. Özünde hepimiz insanız. Duygularımız var. Kırılma noktalarımız var ama neden bu kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık mevcut? SUÇLU NEDEN SUÇLU DEĞİL? KADIN OLMAK GÜNÜMÜZDE MELEKLİK İLE ÖZDEŞLEŞTİRİLİYOR. SOSYAL MEDYADA, HABERLERDE YAZILI BASINDA NEDEN ERKEKLER ŞEYTAN GİBİ GÖSTERİLİYOR? HER BU ŞEKİLDE YAYINI OKUDUĞUMDA VE GENELLEME YAPILDIĞINDA KABUK BAĞLAMIŞ YARALARIM OLUK OLUK AKMAYA BAŞLIYOR. LANET EDİYORUM. ZİNA NEDEN SUÇ DEĞİL? BİR ERKEĞİN YADA BİR KADININ ALDATMASININ FARKI VAR MIDIR? ALDIĞIN NEFES YAŞADIĞIN DUYGU VE MAHVOLMUŞ HAYAT KADINDA DEĞERLİ DE ERKEKTE REVA MI?

    Ne olur konuşalım. Acımasız olsanız ve hatta zıt yönde olsanız bile konuşalım tartışalım. Sosyal konumum itibari ile kimse ile paylaşamıyorum.

  • #2
    Eşinizden ayrılmayı hem isteyip, hemde içten istemiyor gibisiniz. Oğlunuza annesi yaşatmak istemiyorsunuz ama daha kötüsü önünüzde. Biz sizi sizin anlattıklarınizdan yola çıkarak, sunu söylemeliyim. Boşanmayı gerçek anlamda düşünün. Madem sizi aşağılayıp küçük düşürüyorsa, başka seçenek. Bilmiyorum. Karşılıklı psikologa gidin. Tek taraflı belli olmaz sorun. Ama çoğunluğa bakılırsa kadın daha çok ezildiği için toplum kadınları tutuyor.
    "Umut olmasına var, sınırsız denecek kadar umut var, ama bizim için değil." Franz Kafka

    Yorum


    • #3
      Orjinal yazı sahibi: .::yabancı::. View Post
      Eşinizden ayrılmayı hem isteyip, hemde içten istemiyor gibisiniz. Oğlunuza annesi yaşatmak istemiyorsunuz ama daha kötüsü önünüzde. Biz sizi sizin anlattıklarınizdan yola çıkarak, sunu söylemeliyim. Boşanmayı gerçek anlamda düşünün. Madem sizi aşağılayıp küçük düşürüyorsa, başka seçenek. Bilmiyorum. Karşılıklı psikologa gidin. Tek taraflı belli olmaz sorun. Ama çoğunluğa bakılırsa kadın daha çok ezildiği için toplum kadınları tutuyor.
      Haklısınız. Ya gerçekten anlatmak istediğimi anlattım yada dehşet bir empatiye sahipsiniz. Evlat nedir? bugün bir açılış için yağmur altında oğlumla beklemek zorunda kaldık. Oğlumun ve benim üzerimde kalın bir mont vardı. Ama montu ıslanır sonra üşür diye sırtımdakini çıkardım haliyle boy farkı ayakkabılarına kar geldi. Ben takım elbise ile kaldım. İşte evlat değeri bu aslında. Benim çıkmazım yaşlılıkta bu kadının ben kesinlikle mahvedeceği. Yaşarsam ve olaki bakıma muhtaç olursam kesinlikle cehennem azabını bana bu dünyada yaşatır. Çıkmazımın diğer köşesi ise oğlumun anne özlemi. Her ne yaparsa yapsın Annem diye gidip sarılıyor. Hadi sen bu ana kuzusunu annesinden ayır. Ayır diyorum çünkü boşandığında çocuğun velayetini bana bırakacağını söylüuor ki benimde boşanmada ki tek şartım bu. Evlendiğim kişi bir marketler dizisinde çalışıyor. Neredeyse oğlumun her işi ile ben ilgileniyorum ama biliyorum ki asla bir annenin yerini tutamam.

      Baştan dediğim gibi son derece dürüst olacağım. Şu an o kadar soğudum ki fiziki yapısı bile bana itici geliyor. Yüzünün fiziki simetrisini bozukluklar olarak algılamaya başladım. Rasgele arada bir bir iyi bir şey yapsa da aklıma acaba ne bedel ödeyeceğim ya da 1 saat sonra hangi patavatsız kelimeleri sarfedecek diye soruyorum kendime. Bazen ki özellikle çok ağır şekilde kırıldığımda sahile çıkarım. Oturur insanları izlerim. İnsan davranışları, beden dili fizyolojik güdüler ve özellikle toplumsal davanışlar üzerine akademik olarak çalıştığım için bir çiftin ilişkisinin düzeyini görebiliyorum. Ya da geleceklerini. Çok sevindiğim zamanlarda oluyor, yaşayacaklarına üzüldüklerim de. Bazen çok ama çok kırıldığımda yanlız bir bayanın fiziksel hareket ahengi ile duyduğum bir iki cümlesinden bir ilişkide ki olası rolünü çözümlemeye çalışıyorum. Yanlış anlamayın,hayatımda ki insanı hiç bir an ne duygusal nede fiziksel olarak aldatmadım. O tür ortalardan da kaçındım. Olası büyük yanlışımdan kesinlikle kendimden nefret ederim. Zamanında çok büyük bir hukukçuya "Erkeklerin namusu sadakatidir" demiştim. Böyle yetiştirildim.

      Şu an Tanko-buskas kullanıyorum. Hem kramp sorunlarım için hemde kaygı bozukluğu için. Panik hali yok ama duygusal yük hala omuzlarımda. Oğlumu çok seviyorum. Bana ömrümün mucizesi diyorum. Bugün çocukluk fotoğrafımı gösterdiğimde " Baba bu fotoğrafımı ne zaman çektin" dedi havalara uçtum.

      İstediğim onun tüm düşünce yapısının değişmesi, oğlumun her anlamda sağlıklı şekilde büyümesi ve benimde son nefesimde hayır dua ederek mutlu şekilde ebediyete ulaşmam. Biliyorum imkansız. Ben her akşam eve saat 21:30 - 22:00'dan sonra eve geldiğinde izlediği kaçırdığı yerleri internetten izlediği dizilerden daha manüplatif değilim. Ruh hastası sosyopatların işlediği cinayetlerin oluşturduğu travmalar ben ve benim gibi babaların oluk oluk kan akan yaralarına ilgi çekilmesini önlüyor. Bir annenin fiziki, ruhi ve maddi imkanlarını önemsemeyen babaları köleleştiren hukuki düzenlemeler oy kapısı.

      Bence insanlık bir annenin boğazından katledilmesine seyirci kalındığında yarı canını; Bir babanın borçları ve eşinin fiziki, duygusal işkenceleri ile zeytinlikte kendini asıp 3 ay sonra bedeni simsiyah kesilip kurtlar dökülmüş şekilde bulunduğunda diğer yarı canını kaybetti. Kadın ve erkek bir birlerini tamamlayan bir bütündü. Erkeklik adamlıktan çıktı, kadınlık onurunu yitirdi.

      POZİTİF AYRIMCILIK DEĞİL, POZİTİF BÜTÜN OLMA OLSA KEŞKE.
      VE KEŞKE SEVİŞİRKEN ÖĞRENDİKLERİMİZİ YAŞARKEN UNUTMASAK.
      .

      Yorum

      İşleniyor...
      X