Yazdıkların çok dokundu İlksen. (iyi anlamda)
İnsan yoruluyor bazen İlksen, yorgunluktan öte anlam verilemeyen durumların yüreğe oturan sancısı...
Kenara çekiliyoruz ve kendimiz ile başbaşa kalıyoruz, geçmiş, gelecek ve bulunduğumuz an içinde gelip giderken bazen tebessümü, bazen ise siniri yaşıyoruz...
Bazen gücün yetmez, gerçekten bunalırsın ki bir bakmışsın bir alem içinde yalnız kalmışsın gibidir... Her taraf aynı, her insan aynı gelir sana kendi içindeki farkları keşfettikçe...
Bilemiyorum ki zaman neler gösterir...
Azamarenc,
Gerçekten anlamlı olması mı güzeldir, yoksa anlamı ikinci plana atıp nefsi su üzerine çıkarmak mı ? Bilinmez... (geneldir)
Anlamı kaldırabilen yürekler ne kadar büyükse, verilen fayda da o kadar anlamlıdır...
Derinden gidiyorsun Gülümse,
Çok gidildi derinden, bazen suların altındaki hazinelere ulaştık, bazen ise tutabildik ellerimizde yada zaman zaman kaçırdık...
Herkesin bir farkı, herkesin kendine özgü çizgisi olacak ki insanlar arasında bedenden farklı olarak bir farkı olacak...
Herkes aynı pencereden göremiyor doğal olarak, zaten hayatı farklı kılanda budur. Benim gördüğüm tehlikeyi sen göremezsin, senin gördüğün tehlikeyi ben göremem kimi zaman. Herşey göründüğü gibi değil...
Ne kalp kıralım, ne de birilerini hüzünlere boğalım. Biz elimizden geldiğince bize yakışır yaşam mücadelesini verelim. Verelim ki bereketsiz topraklarda tekrar ekinler çıksın...
Zahmet çekmeden rahmet olmaz der Mevlana...
Her zahmetin, her düşüncenin, her yapılan bir fiilin anlamı vardır muhakkak. Her hayrın bir şerri, her şerrin bir hayrı olduğu gibi......
Her gün aynı değil elbet, kimine hüsran, kimine mutluluk saklıdır. Birgün gülerken bir gün ağlarsın, güldüğün kadar çevren geniştir, akıttığın göz yaşların kadar yalnız kalırsın...
Her bir yaşanmışlığın, her bir düşünmüşlüğün bir getirisi ve götürüsü vardır. Bazen az, bazen fazla ama hiç bir zaman eşit değildir dengeler. Mutlaka biri ağır basar ve ruh o yönde ilerler, ilerletilir biz istemesekte istemdışı...
Devrilmedi elbet hayat ağacı, köklerine kadar budanıp kesilsede. Kök durur, ona gereken biraz zaman ve büyümesi için lazım olan gözyaşı...
Elveda sözcüklerini hiç sevmedim bu zamana kadar ama mecbur kaldım, zoraki yapılan bir fiilin insana verdiği huzursuzluğu kaç kişi yaşamıştır ?
Her kabın alabildiği su bir değildir, kimi bardak kimi sürahi, kiminin derdi parasıdır, kiminin ise yaşam denen olgusu...
Hitabemin aciziyeti, kelamlarımın kendi içimde boğulmuşluğu kadar zor zaman... Boğazımda tıkanan cümleler ve hayata hala umutla bakıyorum, ne yaşamaktan vaz geçtim ne de yargıladığım iyi niyetlerimden şimdilik...
Herşeyin hayırlısı...
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Duyuru
Collapse
No announcement yet.
Bereketsiz Topraklar...
Collapse
X
-
Guest replied
-
Guest repliedBazen kimsesizdir insan, yapayalnız…
Kendi kendinedir, dinler sadece kendini içli bir türkü gibi, hüzünlenir bazen kendine, bazen susar…
Bazen kızar insan bindirir sessizliği bir gemiye gönderir uzaklara, bazen dalgadır o, bağırır, hırçındır…
Hayatı düşünüyorum şöyle uzun uçsuz bucaksız bir deniz gibi geliyor bazen, bazen korkutuyor insanı alıyor kendini kendinden…
Düşünme diyorum kendime olmuş bazı şeylere göz yummakta zor geliyor... Hayatı düşündüğün kadar ölümü de düşünmesi gerektiğini unutur insan hep …
Dikmeli gözlerini tam üstüne bunun karşısına geçip ayna misali taramalı saçını bakmalı önce ona, sonra içindeki kendine…
O kadar kimsesiz ki bazen sözcükler belki yeryüzüne semadan düşen damlacıkların sayısı belki denizdeki kumlar kadar ama bazen o kadar yetersiz ki bunlar… Bu yüzden anlatamaz her şeyi insan ,bu yüzden susar bazen…
Ne gördüğün kadar basittir her şey, ne düşündüğün kadar karmaşık.
Ne istediğin anda ölümü seçebilirsin ne de ölüm kapını çaldığında yaşama şansın vardır.
Bazı seçimleri yapma hakkın yoktur. Bir çocuğun anne ve babasını seçememesi gibi hayatında bazı olayları değiştirebilme ihtimalin de yoktur.
Hiç bir şeyin değişmeyeceğini bilsen de her baharla yeni umutlara yelken açarsın.
Hayatta en önemli şey kendimiz adına yaptığımız mücadeleyi kazanmaktır.
Bu mücadele ne olursa olsun yenilmemektir zorluklara, önüne çıkan tüm
olumsuzluklara rağmen pes etmemektir.
Ve iç benliğimizi herhangi bir etki altında kalmadan ortaya çıkartmaktır.
Zira sağa sola değil kendimizi kendimize ispat etmek için yaptığımız mücadeledir ruhunuzu aydınlatacak olan.
Sadece biz olmalıyız hareketlerimizin, yaşantımızın mimarı.
Sadece bizim inşa ettiğiniz temeller üzerinde bayrağınız dalgalanmalı.
Ve yaşantımızın dümeni tamamen bizim elimizde olmalı.
Ne arkadaşlarınızın, ne akrabalarınızın ve ne işvereninizin...
Hoş tutmanız gereken kişi kendinizsiniz, boş verin gerisini; çünkü
yolun sonuna kadar kendinizle gideceksiniz.
Siz siz olarak kalacaksınız ve vicdanınız sizden kopup gitmeyecek yaşantınızın herhangi bir döneminde…
Eğer aynadaki yüz dostunuzsa, geçtiniz demektir en zor sınavınızı.
Şartlar ne olursa olsun kaldırabilirsiniz tüm dünyayı ve de geçerken yanlarından herkes sizi tebrik edebilir...
Fakat yolun sonundaki hediyeniz, kırık bir kalp ve gözyaşları olacaktır eğer aynadaki yüzü aldattıysanız.
Eğer kırdıysanız birilerinin kalbini, kandırdıysanız…
O zaman er geç bir gün baktığınız yüz size gururdan çok utanç verecektir.
Ve siz sadece kendinizle kalacağınız noktada durup yine sadece size bakacaksınız tüm çıplaklığınızla…
Kandırmaya çalışmak için çaba harcadığınız kişinin sadece siz olmanız ise hafifletemeyecek hiçbir şeyi...
Leave a comment:
-
Guest repliedOrjinal yazı sahibi: baba
İlan veriyoruz boy boy ben salağım diye ve yok olup gidiyoruz...
doğru ve yanlış nedir gerçekten,kime göre değişir ..?
siz de pek uğramaz oldunuz artık bu arada..
sevgiler...
aze.
Leave a comment:
-
Guest repliedYüreğine, ellerine sağlık Enyax... Öz ve içten paylaşımın için...
Öyle veya böyle geçiyor zaman...
Dengesiz insanların dengesiz halleri ile karşı karşıya kalıyoruz, nefes almaya çalışıp pislik dolu dünyada yaşamak için mücadele ediyoruz...
Taklit ediyoruz, yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz geçmişe bakmadan hata yapıyoruz, iyi niyetleri suistimal ediyoruz...
İlan veriyoruz boy boy ben salağım diye ve yok olup gidiyoruz...
Saf mıyım ?
Kötü müyüm ?
Ya da beyni zedelenmiş bir asalakmıyım ?
Yazdıklarım üstadlığıma kalmış Rabbin vergisi mütevazılık bir kenarda dursun biraz, kitabemin sayfaları doldu taştı yer bulamazken, insanların boşlukları daha dolmadı, dolduramadık, beceremedik...
Aldıklarım kattıklarımdan azdı her zaman, yüreğime defnettiklerim arasından bir daha çıkan olmadı hiç. Ne dost, ne sevgili, ne akraba vs..
Bir kere öldüğünde bu 26 yıllık hüzüne dönük göz üzerinde bir daha dirilemez...
Sesim çıkmıyor mu ?
Gözlerim görmüyor mu ?
Ruhum hissetmiyor mu ?
Doğru ve yanlış nedir ?
Kimine bir hikaye, kimine yaşama sebebidir...
İyi niyetlerimle başkalarına verdiğim çarelerim yüzünden şimdi ben çaresiz, ben kaldım böyle bir başıma dengesiz !!
Kızıyorum çevreme, kızıyorum gördüklerime. Beyin yerine saman taşıyanların üzerime gelen koyun sürüsü hali üzüyor beni...
Katkım olsun dedim, yarımı aldılar,
Sözüm olsun dedim, kelamlarımı çaldılar,
Yüzlerine tebessüm ettim, kahpelik yaptılar...
Hiç yakıştıramadım, hiç münasip göremedim bile bile yapılan terbiyesizlikleri...
Daha ölmedim !!
Daha gömülmedim !!
Cesedimi görmeden, nefesimin kesildiğini bilmeden nedir bu haller...
Karmaşığım, biraz gergin biraz da durgunluk halinde yoğunlaşmışlığım...
Orijinaldir yazılanlar baba' nın yüreğinden, ne copy paste dir.
Ne de ..... uydurma yazıdır her yazılan, sadece yürekten geçendir...
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Leave a comment:
-
Önündeki yola bak, yokustasin.
Yorulmus beden biçare çikmaya dermansiz uzun ince yollari.
Yuvarlanan taslar üzerine gelir,
Düsmancasina hücum eder,
Sense yoldan çikarsin, varirsin bilmedigin dostlara hesapta,
Dost çakal, dini imani yok.
Uçurumdan asagiya bakan olmus korkmussan anlarsin,
Ölümün soguk terini hissedersin ya hani.
Esigindeyken; yar olmaz sana yar dar huzur ar,
Sana , ama var iki günlük dünyada onca zarar,
Olsun gitsin dünya mali, arinmali, belkide pozitifte yok olmali,
Kaybolmali, damarlarindan sadece kan akmali... kan akmali...
Cenneti Sordum Yitirdiklerime...
Leave a comment:
-
Guest repliedPaylaşımın için teşekkürler Gülümse...
Samimi ve içinden geçenleri paylaşabilmek dünyanın geyiklerinden uzak.
Hasret kalmışız, özlemişiz...
Huzura kavuşabilenlerin sessiz düşlerinde dolaşabilmek, sukünet zamanını iyi bilmek ve o hali bozmamak. Bozduktan sonra bir çok şeyin anlamsızlaştığını görmek kadar daha gerçekçi ne olabilir ki ?
Anlık sinirlerin, zamansız sabırsızlıkların ve boş sokaklarda dolaşmanın verdiği gibi görünen huzur arkasında saklanan büyük bir yara...
Her ustanın sırrı kendi tarifinde saklı, farketmez taktiksel marifetler, anlamsız gelir sayfalar üzerinde karşılıksız duvar ile çarpışma...
İster padişah ol, ister fukara !
İster mahkum ol, ister özgür !
Varsa yüreğini parçalayan bir sancın, ne zaman, ne mekan anlam ifade etmez !
Huzurda, güçte, mutululukta vermez...
Gider gelir düşünceler, yemler atılır. Hangi balık bu oltaya takılır ?
Koşabildiğim kadar özgürüm,
Sabredebildiğim kadar güçlüyüm...
Her cümle kuruluşunda cinfikirlik çakıyorsa beyinde o zaman insan sorunlarını göremez. O zaman insan kendinden uzak bir çizgide olduğunu hissedemez. Bir boyuttan başka bir boyuta kolay kolay geçilemez...
Kırılan kırılır, ayılan bayılır, bayılan geri ayılır.
Bilinen bir gerçek ki, herkes ilk olarak kendi hayatından dolayı yargılanır....
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Leave a comment:
-
Guest repliedBereketsiz topraklar adı altında gizlenmiş bereketli yağmur damlaları...
Her damla içimde kurak yerlere düşüyor...
Yeniden canlanıyor kurumaya yüz tutmuş olgular...
Yeşermeye başladıkça kurak yerler...
Bir panik rüzgarı esiyor...
Gelen bulutlar vuslatsız sevdalara mı gebedir bilinmez...
Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Hüznü sonsuzmuş gibi hissettiren bir nağme sürüyor içimde.
Bir türlü bitmeyen yollara mecbur bir yolcu için hasret öyle eski, öyle uzun bir takvim ki...
Zaman ellerimde, mantığım parmak uçlarımda... Suskun dilim tekrar konuşmayı öğrenmeye çalışıyor...
Alaca lacivert bir yürek benimkisi...
Ah zaman...
Korkulardan kurtulmak için iyi bir sığnak olabilir misin acaba?
Aklım kumsal iken, ben toz paresi
Çıktıkça yükseğe alçalır oldum
Düşündüm derdimin nedir çaresi
Susarak konuşmak, sonunda buldum...
Nasılların sebebini sorarken
Sualimi cevapladım 'niçin'de
Çokluğumda yokluğumu ararken
Yalnız kaldım yığınların içinde...
Satır satır böldü beni heceler
Her kırkımı, kırka yardım savuştum
Boşluğumu kucakladı geceler
Sessizlikte, gürültüyle boğuştum...
Var'da yoku, haykırırken her seda
Aklım ki, aklımı başımdan aldı
O'na gidiyorum, bana elveda
Sonsuz olan sona, bir nefes kaldı...
Bu da benden olsun istedim.
Leave a comment:
-
Guest repliedEstf Sev_beni..
Büyük olmak anlamaktan geçer...
Zaman geçiyor, ilerliyoruz, sayıklıyoruz, geriliyoruz, ağlayıp, gülüyoruz.
Elimizde kalanlara ve yüreğimizdeki izlere bakıyoruz. Olumlu ve bize anlam katan durumlardan çok fazlalık ve hüsran ile başbaşa kalıyoruz...
Ayağa kalkıp daha güçlü olmak zorundayız...
Ben Küheylan (Sagopa da kullanır) adım üzerinde bir atım, yelelerim yumuşak ama tekmelerim sert. Koşmak zorundayım, koşmak zorundasınız ki zamana yetişebilmek adına.
Kaplumbağa hızında kimse varamaz hedefe,
Yeri gelir ulaşamaz en basit olan evine...
Her doğan yeni bir gün, yeni bir pencere açar hayata. Pencereleri kapatırsan faydası olmaz toplumdan soyutlanırsın.
İnsanları sıfatlandırmak yerine oturduğumuz yerden, içlerine girip gerçek bilgileri alırsın...
Yapmadığımız ve yaşamadıklarımız hakkında başkalarına derman olalım derken, bizim başımıza geldiğinde olduğumuz yerde kalırız...
Geçmişe mazi derler geleceğe ise umut,
Ne birinde çakılı kal, ne de olduğun yerde somurt.
Hayat devam ediyor, yüzüne tebessüm gelsin biraz moruk... !!
Kalma yerinde meyve verirsin kök salarak
Aldanma yazılanlara, yaşadığında gerçeği bulursun
Öğrenmek kolay değil, olmuyor boş boş bakarak
Yerini aldığında saflarda o zaman kelimerinde güç bulursun...
Hadi biraz daha umutkar olsun bu şiirsel biçimim,
Belki yüzünde tebessüm bulursun düşündüren...
Bankada sıra fişi almaya benzemez dostu ve hayatı bulmak
Sırayı kendin koyarsın,
Simit bile yerken yanına çay ararsın takılmasın diye boğazında
En kötü gününde, sevdiklerinin simalarını gözlerinin önüne koyarsın...
Balıklar takılır süslü oltalara aldırmadan anlık açlığına
Sen insanın, kanma hemen süslenmiş içi boş laflara.
Yollar benim, caddeler, köşeler
Aksaray dan Sultanahmet yirmi dakikadır gençken yürümesi
Yaşlanınca evin yolunu bulamazsın, zor gelir nefes alıp vermesi...
Her zaman güçlü olmak zorundasın,
Ayakta kalmak için ağırlığını koymalısın.
Nefesi aldığın yerden verebiliyorsan bilki daha yolun başındasın
Şayet aksi hali oldu ise, özür dilerim dostum yolun sonundasın...
Hakkını verebilmek her sunulan nimetin
Bize bedava verilen bedenlerin
Beş kuruşluk bozuk para gibi harcamak için verilmedi bunca nimet
Hayat işte, neye niyet, kime kısmet...
Kimine davul ile zurnanın kombinasyonundan meydana gelen düğünde akıtılan terden ibarettir hayat.
Kimine ise sabahın köründe evinden çıkıp, ekmek için hamallık yaparken akıttığı terden ibarettir...
İkisi de terdir, ikisi de bedendir.
Ama çıkış amaçları farklıdır...
Kimisi rahatlatmak için sakin bir yerde kafasını dinler temiz havada
Kimisi ise barlarda eşşek gibi tepinerek.
Eşşek kelimesinden nem kapmasın kimse,
Nasıl olsa herkesin kalbi temiz, doğuştan melek !!!
Ölüye, diriye, ölüm ile yaşam arasında gidip gelenlere saygılarımla...
Leave a comment:
-
Guest repliedbuyuksun baba saygılarımla
Leave a comment:
-
Guest repliedSeninde yüreğine sağlık Maviş...
Dualarım dilimin ucunda kalleş İblisi kovsun diye.. Bir köşeden başka bir köşeye yuvarlanmak. Çöpe gömdüğüm geçmiş ile geleceği belli olmayan yarınlarım arasında, olduğum anda aldığım zor nefes...
Soğuk ellerim, yüreğime doğru ilerleyen !
Düşüncelerim kesat, gözler altında bir fesat.
Bakar durur derinden iç geçirerek yıkıldı yıkılacak hallerimize...
Zamanı değildi benim için yaşanan herşey, kimine geçmişte kavuştum, kimine ise çok erken...
Gençlik yok artık deli gibi her tarafa zıplayan, daha da bir ağırlık var omuzlarda ister istemez insanı olgun hallerde düşündürüp ağır hareketler dairesinde yaşatan...
Kolaydır bazen düşünmek yazması ile beraber.
Zordur bazı zamanlar ise gelmez düşünceler dile, beynini kemirsede...
Umut yollarını kapatmışlar geçmek için canı bırakmak mı gerekir ?
Yoksa bedenden kopup ruh ile devam etmek mi kaldığımız yola ?
Ne kadar kötü,
Geldiğimiz yolu unutmamız, geri dönemem artık unuttum yolu. Bulamam daha da bazı şeyleri karanlıklarda, kaybettiğim ışığı...
İleriye doğru gitmek zorundayım kimi zaman zor olsada, çünkü hala nefes alıyorum. Dünyaya geldiğimde tektim zaten, tek de devam etmesi zoruma gitmez. Yeterki iyi olalım, iyi anılalım...
Zor, zor...
O kadar kolay değil aslında hayat....
Uzun sürmüyor geceler
Hüsran mı, huzur mu gönüle giren bilinmez.
Belki kısadır bakışlarım, sessizdir şarkılarım
Ama yüreğimde saklı, en büyük haykırışlarım.
Matem havasında kalmış hayatın değirmeninde ezilen kemiklerim.
Geceler, ah geceler.
Gündüzden çok hasretini çektiğim geceler.
Yüreğime dokunupta döktürdüğün heceler
Ne faydası kalır vurulursa yürek, kırılırsa kanatları derinden.
Bende mi dünyaya anlatamadan derdimi göçüp gideceğim
Bende mi her normal insan gibi yaşayıp öleceğim.
Emeklilik, torun tombalak deyipte camii nin çay bahseçinde mi bekleyeceğim dostu ?
Böyle olmasın kaderim,
Alnım secdede ama insanlara iz bırakmış hal ile göçmek.
Her gece dua ettim Rabbim;
Ama her gece kendimi bildim bileli,
İşin, eşin, hayatın ve ölümün hayırlısını nasip eyle diye.
Dualarımız boşa gitmez rahmet kapın büyük bilirim.
Her ne kadar günahkarda olsa kalbimin içinde kara lekeler silinir elbet.
Uzun sürmüyor geceler,
Belki hızla ilerlemekte olan bir hayatın parçası olmaktandır
Belki de hayata fazla bağlanıp rahmet kapısından uzaklaşmaktandır.
Huzur vermiyor eskisi gibi geceler şahlanır düşüncelerim,
Ben bende değilim ki, 26 yıl ileride kendimi geçmişim.
Bir varmışım bir yok.
Bir açmışım bir tok.
Kimin umurunda ?
Bana benden yakın kim var ?
Sana kendinden daha yakın kim ?
Her koyun ilk önce kendi bacağından asılır,
Yardım edecek dostu yoksa çevresinde onlarda kokusundan dağılır.
Yine kalırsın tek,
Yine dalarsın düşlere, yine kanarsın anlamsız gülüşlere...
Katılmayın duygularıma,
Anlam yüklemeyin omuzlarıma,
Baba can verirken, evladına sabır sebat düşer
Kimse alınmasın cevap ve keskin sorularıma...
Yordular,
Varlıklarıyla,
Yokluklarıyla.
Her defasında yordular ve yere yıkılmamak için yaslanırken dağa taşa
Onun da altına dinamiti koydular.
Gel de dağılma, gel de paramparça olma tek hamlede...
Sordular,
Dünayadan sordular maneviyattan uzak
Vurdular her bir samimiyet silisilesinde.
Sonrası ne olsun ki
Birer birer yok oldular...
Birer birer, birer birer yok oldular....
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Leave a comment:
-
bildiğimiz ama bilmezlikten geldiğimiz gerçekler,
her kelimede bin bir mana çıkardığım cümleler..
yüreğine sağlık baba..
Leave a comment:
-
Guest repliedsaygılar...
Leave a comment:
-
Guest repliedHerkesin düşünebilen ! yüreğine sağlık...
Virajlı yollarda dışarı çıkmamak için savrulan düşünceler
Hadi gel buradan yak, biri bitti derken başka bir denklem
Çözebildiklerim kadar içinde boğuluyorum,
Çözemediklerimde ise sıkıntılarla bütünleşip hüzün ile yoğruluyorum.
Gemiler batık,
İsimler silik,
Yol dediğin ince bir kesik,
Gerginlikler arasında gidip gelmeler gönüller hoş olsun.
Hudutlarımdaki cesetleri kaldırmanın verdiği ağırlık hissi
Yorgunluğumu suratımdaki her bir çizgiden takip et,
Belki de gözlerimin altında yer edinen düşünce çöküklerinden.
Adımın eş anlamlısı 26 senelik denklem
Yaşlanıyorum hergün yeni gün arkamdan biterken.
Vurduğum umarsızca düşüncelerim,
Anlamsız gülüşlerim,
Dünyaya karşı siper alan tümleşiklerim arasında sorunlu bir problem.
Kırılan hayallerin pazarlarda değersiz eşya olarak hediye verilmesi kadar acı verir her kaçan fırsat.
Yağmurun yağmadığını belli etmemek için akıtılan gözyaşlarının gözlerine verdiği sancı kadar huzursuz zaman.
Depresif mi ?
Stres etkisi mi ?
Psikolojik dert mi ?
Yoksa gerçek mi ?
Belkide pesimist tarzında bir iki mırıldamalık nakaratlardır yaşanan her an.
Şerrimde bana saklı, hayrımda kendime.
Yüreğine dokunanlar var ise yazılan kelamların anlamından
İçinden bir dilek tutsun, ister mutlu ister mutsuz.
Ama hak ettiği kadar hayatta var olsun...
Olmadığı kadar kenarda dursun.
Herkese eşit değildir şartlar,
Herkese mutluluk saçacak değil teraziler...
Yelkenleri paramparça çıkar dalgalardan kiminin teknesi
Kimi ise sığındığı limanlarda sakin bir gün yaşar.
Herkesin üzerinde bir yük mutlaka olacaktır,
Kimi hayal, kimi ise gerçekler içinde yaşar...
Umutsuz biten filmlerin verdiği kasvet hissi kadar sıkıcı olur ya hayatın bazı kareleri
Bazen ise kimine Bayram, her ne kadar kahroldu gibi poz verse de mecliste.
Derinden gidersen derinlikler içinde hazineyi bulursun
Yüzeyde takılırsan çöpler içinde boğulursun...
Kimi sürünür,
Kimi güldürür,
Kimi öldürür,
Herkes bir şekilde haz alır bu dengesiz yaşamda.
Karanlıklar çöktüğünde belli olur yürekteki ışığın gücü
Yaşamak rüya değil, gerçeğin ta kendisi
Kimi ilgilendirmiş ki devenin sırtındaki hörgücü...
O kadar kolay değil her yaşanan husus !
Varmak isteyipte çakılı kaldığın olursa güçsüz zamanlarında
Kimseye belli etmeden olduğun yerde sus !
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Leave a comment:
-
Her yaşanan ,sorulu cevaplı, sorusuz ve cevapsız bir karmaşa...
Biz mi hayatın hep karışık yönünü görüyoruz yoksa hayat mı bu kadar karışık....
Her cevap yeni bir soruyu da beraberinde getiriryor...
Yüreğine sağlık...
Leave a comment:
-
Guest repliedBen teşekkür ederim Ebrum...
Hayat sorudur, hayat cevaptır.
Her yaşanan, sorulu cevaplı, sorusuz ve cevapsız bir karmaşadır...
Uzağı göremez oldu gözlerim
Yorgunluk var düşüncelerimde,
Olduğum an içime oturan bir sancı,
Korkaklık var soğuyan ellerimde.
Yaşanmamış anıların kederi,
İçine sinmiş küçücük yüreğimde...
Aldanışım, farklılaşmılığım,
Kimi zaman toplumdan uzaklaşmışlığım.
Kim toplar peşimden dökülen kırılmış parçaları
Kim bekler sabır ile saymadan anlık dakikaları...
Hudutlarımda parçalanmış bedenler topluluğu, geçebilene aşk olsun !
Rüyalarımda anlam veremediğim yaşanmışlıklar,
Cevabını bilen olursa alsın bu can ona feda olsun...
Gülüşlerim kısa, hüzünlerim uzun sürer
Baharlarım hızlıdır, ayazlarım ise kalıcı.
Belki birgün nefes veririz son kere derinden kim bilir
O zaman durur zaman, geçer dünya üzerimden herşey kaldığı yerden devam...
Market reyonunda bulunan bir madde değil duygular,
Her silahın atabileceği bir mermi değil besmele ile başlayan kelamlar.
Öldürme düşüncelerini her an bir köşede beklet
Dön bak dünyaya olduğun yerden, insanların umursamazlığını seyret
Bugüne varız yarın ise yok,binlerce kez söylerken bu cümleyi,
Gönüle engel olamıyor insan, ister sev, ister terket...
Kavuşamadan ayrılanların,
Barışamadan küsüp kavrulanların,
Mesafeleri eritip kapıda kalanların derdine derman olsun her akıtılan gözyaşı...
Taş üzerinde taş bırakmaz iken bazen düşünceler
Kimi vakitlerde sessizce kalırmış bir şey gelmeden elden.
Ne dünden garantilendi bu yaşam,
Ne geleceği belli olmayan yarınlarım
Olduğum an da yaşamaya çalışıyorum kısadır bakışlarım
Dünya benden çokca büyük bir dev, ben ise kıçı yere değen bir cüce...
Gökyüzüne sitemkar olarak fırlatılsada yüreğimden bin hece
Gündüzlere alışkın değilim her taraf yasak dolu,
Beni yazdıran ve dirilten sessiz gece !!
Nefeslerim kısa kısa, düşüncelerimin iflas eşiği kapıda hüsran
Geriye baktımlarım hatıra, yarınlarım ise koskoca bir yalan
Ben kapanmaz yarayım yıllardır kanayan
Elinden tuttuklarımıda kanatan...
Farkındayım bir gerçeğin,
Bu dünya bana dar geliyor kimi zaman sıkışmışlığım var derinlerde
Hazine kalır mı hiç fırtınada parçalanmış gemide
Her gelen bir yolcudur, ağırlanır ve değerine göre uğurlanır
İleriye dönük hikayem yok, tüm yaşanmışlıklarım gerilerde...
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Leave a comment:
Leave a comment: