Bu nasıl bir konu ben anlamadım
Duyuru
Collapse
No announcement yet.
Bereketsiz Topraklar...
Collapse
X
-
Orjinal yazı sahibi: govinda View PostBu nasıl bir konu ben anlamadım
Sana da selamlar baba..maziye götürdün beni birden...ÇOoooook eskilere..ve unutulmadın kesinlikle.Sende unutmamışsın sanırım..BURADASIN..))))Başına gelen eziyetler artıyor değil mi...
Buğdayı başak olsun diye toprağa attılar,
Değirmende un olsun diye ezdiler,
Ekmek oldu dişleri ile ezdiler,
EZİL Kİ CAN OLASIN..CAN VERESİN...
- 1 like
Yorum
-
Saygı ve sevgiler sana Viraj (Omen abim),
Eyvallah diyeyim Meva,
Unutmamak ve unutulmamak güzel bir duyguymuş Gülben,
Schrödingerinkedisi,
Hoşbulduk,
Tanıdığımızsındır mutlaka ama yeni nick sanırım...
Ara ara elimden geldiğince, yüreğimden döküldükçe yazmaya çalışırım birşeyler kendimce.
Eski günlerdeki gibi şiddetli ve sık olmaz illa, fakat kısa ve derinden yazarız kelamlarımızı. Bu vesile ile aradaki yıl değil asırlık farkda olsa kapatırız.
Tekrardan hepinize derinden sevgi ve saygılarımı sunarım.
Gerçekten insan tuhaf oluyor, aradan uzunca zaman geçti, dışarıda görüşmedik ama buradaki muhabbetimizle yeri geldi arkadaş, yeri geldi dost, yeri geldi kardeş olduk. Bazen kavgalar, bazen şakalaşmalar...
En güzeli ise;
Hala nefes alıyoruz çok şükür, demek ki yapabileceğimiz birşeyler daha var.....Bügün Rabb' inin önünde eğilmeyen, yarın insanların önünde eğilmek zorunda kalır !!!
Yorum
-
Hala nefes alıyorum.......
Sonsuz ş¨¹k¨¹rler nefes aldırana.
Bir idik bin olduk, bin idik bir olduk.
Pes ettik mi ? Etmedik.
Biri doğdu biri öld¨¹.
Biri gitti biri geldi.
Zaman değişip kavramlar arasında yol almaya çalışırken eskileri özl¨¹yor insan. Eski dostları, eski muhabbetleri, eski kavgaları, eski sevdaları...
Her yeni g¨¹n teknoloji ile kolaylıklar arkasından g¨¹zel bir d¨¹nya sunuyor gibi gör¨¹nse de içimizdeki duyguların mekanik parçalarla değiştiğini, ruhumuzun yerine cebimizin daha da cezbettigi bir d¨¹nya. İşte istenen buydu....
Ruhsuz beden, zamanı göstermeyen saat gibidir......Bügün Rabb' inin önünde eğilmeyen, yarın insanların önünde eğilmek zorunda kalır !!!
Yorum
-
Artık kabullendim zamanın su gibi ellerimizin arasından akıp gittiğini . Geriye kalan sadece bir kaç damla ve nem.
Yaşayanlar yaşamayanlar.
Hatırlananlar ve hatırlanmayanlar...
Kabullendim geçmişi,
Kabullendim geleceğimi,
Ve kabullendim içinde bulunduğum anın değişebilirliğini...
Omuzların üzerinden çöken dertler kederler yumağı .
Kediye oyuncak insana ise hayat tokatı.
Bulmak istediklerim için aramakla geçirdiğim gençliğim. Gelecek planları yaparken kayan giden yorgun gözlerim...
Birbirine kırdırılan kalplerin arkasında kalan sağlam parçaları birleştirmek için giden el emekleri arasında taşlaşan göz nurları .
Kabullenip bir köşede sessizce yaşlanmak mı?
Kabullenmeden son nefese kadar savaşmak mı?
Kimine hergün mutlulukla dolu dolu gülmek,
Kimine ise bitmeyen çileleri birbirine ekleyerek ağlaşmak mı?
Umut her zaman var son nefesi vermedikçe.
Her zararın bir dönüşü var elbet gençlik elden gitmedikçe
Inkãr etme her derdin devası elbet var
Kalbin senden habersiz yanlış yollara girmedikçe.
Boş sesler içinde sükuneti korumak marifet.
Korkanların içinde dogrulari söyleyebilmektir insana yakışan hareket.
Zor da olsa çöplüğe dönmüş ruh pazarı içinde en doğrusunu bulmak.
Asla pes etme her maskenin perdesini yırt sabır ile.
Elbet kavuşacaksın doğrulara her ne kadar taş koysalarda omuzlarına.
Koşacaksın pes etmeden
Patlayacak ciğerlerin ama hakkını vereceksin.
Herşeyin tam oldu ise şayet.....
Ondan sonra mükafatını bekleyeceksin .
Anlamazsa olsa da etrafında boş gezen ruhlar.
Sen kendi ruhunda özünü ara pes etme.
Cevapsız soruların olmasından korkma hiç, kaç sorun olacak uzun gibi görünen aslında iki dudak arası kadar hayat.
Kırılsa da düşlerin
Yok olsa da gülüşlerin
Bir derin nefes al derinden
Elbet tekrar ayağa kalkışı var her düşüşlerin......
Saygılarımla...
Muhammed Furkan (baba)
Bügün Rabb' inin önünde eğilmeyen, yarın insanların önünde eğilmek zorunda kalır !!!
Yorum
-
Paramparça gülüşlerin içindeki düşük cümlelerim,
Gece yarısı havlayan köpeklerin içime ürperti veren anlık düşüncelerim,
Ruhumu sallandırdım düşünce girdaplarından kurulu idam sehpasında,
Sessiz ve derinden gölgemden kaçar yaptığım kısa yürüyüşlerim...
Gaspedilen duygularımı kurtarmak için kınından çekilen kılıcın önünde duran bendim,
Bazı anlar çakıldı gökyüzünden düşüncelerim yerin dibine, bazen ise kendi esaretimi tek başına yendim,
Karaladığım her sayfa içinden anlam çıkarmaya çalışırken delice,
Kimine duvar kimine yol olurken kötü düşüncelerime mermi sıkan yine kendim.
Sesimin kısıldığı anlarda yazdım durdum pes etmeden,
Elimin kırıldığı anlarda bağırdım ses tellerim benden geçmeden,
Pes mi ettim yoksa eylemden mi vazgeçtim,
Düştüğümde kalkmasını bildim kaçarken arka arkaya gelen tekmeden...
Beyin dolmuş gözler bitik,
Her hikayede biraz daha beden yitik,
Tek kelime ile düşlerimi kırdım acımadan,
Hatıralar tekerrür etse de geçmişe gömülmek ile meşgul, silik.
Sır dolu bavulum ile çıktım yolculuğa her taraf meraklı gözler,
Kimine tesir etmez kiminin ise omurgasını çatırdatır bazı sözler,
Her atılan adımın yanında dikkati gerektiren paralel bir olgu var dolgusu için de saklı,
Bir an durursan kalırsın olduğun yerde ayağın çamura batmış eşşek gibi tökezler.
Reelde mi mutluyum yoksa rüyalarımda mı ?
Mekân mı sıkıntılı yoksa sorun zamanda mı?
Depar atarak geçmek zorundayım bazen hendeklerden farkındayım,
Yıllar geride kaldı ben ise saatin yetişemediği zamandayım.
Volkan içimde Etna' da aramana gerek yok yaklaşma yanarsın,
Ararsın belki yanarsın susuzluk icinde kavrulurken geceleri içinden uyumak için koyun sayarsın,
Say say bitmez uyumak kolay değil dolu iken beynin her kıvrımı titrer,
Sen düştüğünde yere el dost olur dost dediğin el seni uçurumdan iter...
Gece yarısı uyurken birileri sıcak yatağında birileri ise düşünce nöbetlerinde,
Ölü taklidi yapıyorum üzerime koşan yamyamdan bozma çürük metabolizmalara karşı,
Yasam olgusu arıyorum biyolojik gelişimini tamamlayamamış insanların nöbet tuttuğu çukurdan köşelerinde...
Elimde tuttuğum bombanın pimi çekik gücüm kalmadı elbet bir yerde patlar,
Kaçarken uykularım düşünceleriminden,
Özgürce söyleyemediklerin derdini ikiye katlar...
Fiziğin bittiği yerde içimden çıkan ilhamlar başlar,
Bazen güler sana karşı bazen ise çatıktır kaşlar,
Gülmek için zorlarken kendini,
Içine doğru akar gözlerinden süzemediğin yaşlar...
Yazılanların sorgusu olmaz okur düşünürsün,
Kimine boş enstantene kimine bir yol,
Zamanı iyi seç, el verirken bir bakmışsın gitmiş kol...
Birgün daha biterken yavaş yavaş saat gözlerim önünde kaç defa döndü,
Kaç defa anlamı anlamsızlık içinde saklı alevlerim yandı ve söndü,
Yeni güne mutluluk veya ağıt ile kalkana vesile olan bir öncesi,
Gece.....
Gece ki psikoljik harb içinde saldırır ruhunu mengeneye sıkıştırarak,
Ummadığın zamanda ve ve ummadığın bir anda,
Bekler bitik halini arkandan yavaşça yaklaşarak...
Kendi gölgemi gördüm ıslak yollarda saldırmak için sırasını beklerken,
Yaşarken ölmüşlerin elinde gördüm karanfilleri ağır ağır ilerlerken.
Dürüstlükten bahsedenlerin yalanlarını gözlerinde,
İnsanlıktan dem vuranların insan olmayışlarını sözlerinde,
Gördüm kafamı ne kadar çevirsemde,
Koparamadım maskelerini yapışık kalmışken yüzlerinde...
Yaşanmışlıklar, yaşanacak olan ve olmayanlar arasında o kadar bekleyen düşünce var ki heybemde,
Yazarak bitiremeyeceğim farkındayım ve pes etmek mi lazım hazır ellerim ceplerimde,
Son nefese kadar devam et der ruh beden dur...
Dün ve yarın arasında sıkışırken bugün çeker silahını ummadığın anda vurur....
Muhammed Furkan (baba) 28 Kasım 2017
(Hala nefes alıyorum.)
Ölüye ve diriye saygılarımla...
Bügün Rabb' inin önünde eğilmeyen, yarın insanların önünde eğilmek zorunda kalır !!!
Yorum
Yorum