Orjinal yazı sahibi: counselor
View Post
Efexor'u belki de hepinizden daha önce kullandım ve daha önce bıraktım arkadaşlar. Bana göre bir ilaç herkese iyi gelmeyebilir ama çok iyi geldiği, hiç yan etki göstermediği insanlar da olabilir. 90'lı yıllarda başarılı bir öğrenciydim ve çok küçük bir şehirden İstanbul'daki büyük bir üniversiteyi kazandım. Maddi sorunlar, uyum sorunları derken 2. sınıfta (iki yıllık hazırlık sınıfından sonra, ki o seneler lisede hazırlık görmeyenler için iki yıllık program vardı) yani okuldaki 4. yılımda kendimi önce üniversitenin psikolojik danışma merkezinde sonra da medikodaki psikiyatri kliniğinde buldum. İnsanı küp gibi uyutan, sosyal hayatını bitiren, yanılmıyorsam daha sonraki yıllarda kalp yada başka bedensel organlara zarar verdiği için artık üretilmeyeceği açıklanan seroxat isimli hapla başladım antidepresanlara, tek kelimeyle kabustu seroxat. Kendi kendime bıraktım çünlü gecem gündüzüm karışmıştı, aşırı kilo almaya başlamıştım ve mutsuzdum. Daha sonra efexor'a başlattı doktorum. Psikolojik danışmaya da gidiyor ve spor da yapıyordum ama efexor'un verdiği etki bambaşkaydı. Gülüyordum, kendimle barışık hissediyordum, güçlüydüm, mutluydum, çok enerjiktim, zihinsel, sportif hatta cinsel performansım ve yaşama isteğim oldukça artmıştı, bölüme başladığımdan beri ilk defa derslerimde çok başarılı olmaya başlamıştım. Önceleri çekingen ve yalnızken sosyal faaliyetlere katılan, eski halime göre daha popüler olan daha çok arkadaşı olan biri olmuştum. Efexor hiç ummadığım kadar iyi gelmişti bana. Bırakmayı da hiç düşünmüyordum. Derken yaz tatili geldi ve memlekete döndüm. İlaç da kullana kullana bitti. Kendimi iyi hissettiğim için ve kendi doktorum İstanbul'da olduğu için doktora da gitmedim. Hiç ama hiç yoksunluk da hissetmedim. 3. sınıf için üniversiteye döndüğümde bir süre iyi gitti herşey. Sonra yine maddi sorunlar, derslerin stresi ve tekrar okulun rehberlik servisi ve psikiyatri kliniği ve tekrar seroxat, beni daha önce çok uyuttuğunu söylememe rağmen aynı doktor özellikle ısrar etti ve yazdı. Aynı uyku sorunu ve tekrar efexor'a dönüş ve rahatlama hissi. Ama benim en büyük hatam "iyileştim artık" deyip tedaviyi yarım bırakmak oldu hep. Doktorum da her seferinde sanki illaki uzak durulması gerekiyor gibi Aurorix, Lustral gibi diğer ilaçlarla başladı tekrar tedaviye. Plasebo kadar bile etki göstermedi o iki ilaç da, birer kutu bitirmeme rağmen. Her zaman benim ısrarımla efexor'a dönüldü ve her seferinde ben daha iyi oldum. O zaman beşgen şeklinde eve benzeyen pembe küçük haplar şeklindeydi efexor. Onlar benim mutluluk haplarımdı bir anlamda. İlaç daha sonra kırmızı kapsüller haline getirildi, ben o halini hiç kullanmadım, diğer halinden bir farkı var mı, ya da ne farkı var bilmiyorum. Söyleyebileceğim tek şey bana ve üniversitede tanıdığım ve kullanan diğer arkadaşlara iyi geldiği, verdiği enerji ve olumlu ruh halinin ve libidoyu arttırdığının hem bu arkadaşlar hem de askerdeki tabip üsteğmen komutanım tarafından söylenmesiydi.
Mezun olduğumda gerçekten iyiydim ve bir daha uzun süre psikiyatriste gitmedim. Ta ki 2004 yılının sonlarında daha sonra istifa ettiğim okulda çalışırken İzmir'in bir ilçesindeki devlet hastanesindeki psikiyatriste kadar. O doktor başka bir ilaç verdi ben de ısrar etmedim efexor için. Az da olsa iyi geldi o ilaç, şimdi adını bile hatırlamıyorum belki de prozac'tı. Ama bana asıl iyi gelen o okuldan istifa edip özelde çalışmaya başlamak oldu o zaman. Bir daha da kendimi çok kötü ya da depresif hissetmedim eskisi gibi. Efexor'u ömür boyu kullanmam gerektiğini ve hep kullandığım zamanlardaki gibi çok mutlu olacağımı söylese bir doktor, hiç çekinmeden ve bırakmadan kullanırım. Tabi bireysel farklılıklar da önemli, ben hiç bir ilacı bıraktıktan sonra yan etki ya da yoksunluk hissetmedim.
Doktorun verdiği tavsiyelerin dışına çıkmayın asla. Kullandığınız ilacın yan etkisi olursa kendi kendinize bırakmayın, gidip doktorunuza danışın, ona göre azaltın ve yine onun verdiği yeni ilacı kullanın. 15 günden önce olumlu bir etki beklemeyin hiç bir ilaçtan. Özellikle majör depresyon hafife alınacak bir hastalık değil, intihar ya da alkolizm gibi kötü sonuçlara götürebilir çaresizlik duygusu. Bana iyi gelen ilaç bir başkasına iyi gelecek diye bir kural yok ama başkaları "psikiyatrik ilaç kullanmak bağımlılık yapar" diyor diye durup dururken kendi kafanıza göre bırakmaya kalkmak da çok büyük aptallık. Doktorlar her ilaca genelde en az mg.ı olan boydan (efexor için 37 mg) ya da daha önce bu tür bir ilaç yada aynı ilacı kullandıysanız daha seyrek olmakla birlikte bir üst boyundan (efexor için 75 mg.) başlatırlar zamanla en çok mg.ı olan boya (150 mg. gibi) geçirirler sizi ve bıraktırırken de bu sürecin tersi yaşanır. Sadece ilaç kullanmak size kendinizi iyi hissettirse bile psikolojik danışma olmadan hatta danışma sürecinde sorumluluğu alıp hayatınızı değiştirme çabası göstermeden içinize sinebilecek derecede iyileşme göstermek mümkün olmaz.
Psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlıkların bir çoğu özellikle de depresyon herkesin olmasa bile bir çok insanın hayatının belli dönemlerinde yaşayabileceği fakat doğru tedavi ve de hastanın iyileşme isteği ve çabasıyla yenebileceği türden hastalıklar. Nezle, grip, zatürre nasıl bedensel hastalıklarsa depresyon, distimik bozukluk, tükenmişlik sendromu da aynı şekilde sık yakalanılabilecek fakat psikolojik rahatsızlıklar. Bunları yenmek mümkün. Yeter ki tıbba, psikolojiye inanın, kafanıza estiğinde ilaç kullanmayı, psikolojik danışma sürecini yarım bırakıp gitmeyi düşünmeyin. Bu, silahlı çatışma sırasında "savaş kötü bir şey" veya "yoruldum" deyip tüfeğinizi bırakmaya, kurşunlarınızı üzerinizden çıkarıp başınızı ellerinizin arasına alıp oturmaya benzer. Karşınızdaki düşmanın (yani hastalığın) insafına bırakmış olursunuz kendinizi. Sizi esir alabilir, işkence edebilir hatta öldürebilir. Arkadaşlarınız gelip sizi tekrar savaşmaya ikna edinceye kadar acı çekersiniz, bazen bu bile gerçekleşmeden kendinizi birden (intihar) ya da yavaş yavaş (uyuşturucu bağımlılığı ya da alkolizm) öldürmüş olursunuz.
Dünya çok kötü bir yer olmayabilir fakat asla bir gül bahçesi de değil. Sizin hayatınızı kurtaracak ya da düzeltecek veya daha iyiye götürebilecek olan en etkili ya da önemli kişi yine sizsiniz. Bunu asla unutmayın.
Mezun olduğumda gerçekten iyiydim ve bir daha uzun süre psikiyatriste gitmedim. Ta ki 2004 yılının sonlarında daha sonra istifa ettiğim okulda çalışırken İzmir'in bir ilçesindeki devlet hastanesindeki psikiyatriste kadar. O doktor başka bir ilaç verdi ben de ısrar etmedim efexor için. Az da olsa iyi geldi o ilaç, şimdi adını bile hatırlamıyorum belki de prozac'tı. Ama bana asıl iyi gelen o okuldan istifa edip özelde çalışmaya başlamak oldu o zaman. Bir daha da kendimi çok kötü ya da depresif hissetmedim eskisi gibi. Efexor'u ömür boyu kullanmam gerektiğini ve hep kullandığım zamanlardaki gibi çok mutlu olacağımı söylese bir doktor, hiç çekinmeden ve bırakmadan kullanırım. Tabi bireysel farklılıklar da önemli, ben hiç bir ilacı bıraktıktan sonra yan etki ya da yoksunluk hissetmedim.
Doktorun verdiği tavsiyelerin dışına çıkmayın asla. Kullandığınız ilacın yan etkisi olursa kendi kendinize bırakmayın, gidip doktorunuza danışın, ona göre azaltın ve yine onun verdiği yeni ilacı kullanın. 15 günden önce olumlu bir etki beklemeyin hiç bir ilaçtan. Özellikle majör depresyon hafife alınacak bir hastalık değil, intihar ya da alkolizm gibi kötü sonuçlara götürebilir çaresizlik duygusu. Bana iyi gelen ilaç bir başkasına iyi gelecek diye bir kural yok ama başkaları "psikiyatrik ilaç kullanmak bağımlılık yapar" diyor diye durup dururken kendi kafanıza göre bırakmaya kalkmak da çok büyük aptallık. Doktorlar her ilaca genelde en az mg.ı olan boydan (efexor için 37 mg) ya da daha önce bu tür bir ilaç yada aynı ilacı kullandıysanız daha seyrek olmakla birlikte bir üst boyundan (efexor için 75 mg.) başlatırlar zamanla en çok mg.ı olan boya (150 mg. gibi) geçirirler sizi ve bıraktırırken de bu sürecin tersi yaşanır. Sadece ilaç kullanmak size kendinizi iyi hissettirse bile psikolojik danışma olmadan hatta danışma sürecinde sorumluluğu alıp hayatınızı değiştirme çabası göstermeden içinize sinebilecek derecede iyileşme göstermek mümkün olmaz.
Psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlıkların bir çoğu özellikle de depresyon herkesin olmasa bile bir çok insanın hayatının belli dönemlerinde yaşayabileceği fakat doğru tedavi ve de hastanın iyileşme isteği ve çabasıyla yenebileceği türden hastalıklar. Nezle, grip, zatürre nasıl bedensel hastalıklarsa depresyon, distimik bozukluk, tükenmişlik sendromu da aynı şekilde sık yakalanılabilecek fakat psikolojik rahatsızlıklar. Bunları yenmek mümkün. Yeter ki tıbba, psikolojiye inanın, kafanıza estiğinde ilaç kullanmayı, psikolojik danışma sürecini yarım bırakıp gitmeyi düşünmeyin. Bu, silahlı çatışma sırasında "savaş kötü bir şey" veya "yoruldum" deyip tüfeğinizi bırakmaya, kurşunlarınızı üzerinizden çıkarıp başınızı ellerinizin arasına alıp oturmaya benzer. Karşınızdaki düşmanın (yani hastalığın) insafına bırakmış olursunuz kendinizi. Sizi esir alabilir, işkence edebilir hatta öldürebilir. Arkadaşlarınız gelip sizi tekrar savaşmaya ikna edinceye kadar acı çekersiniz, bazen bu bile gerçekleşmeden kendinizi birden (intihar) ya da yavaş yavaş (uyuşturucu bağımlılığı ya da alkolizm) öldürmüş olursunuz.
Dünya çok kötü bir yer olmayabilir fakat asla bir gül bahçesi de değil. Sizin hayatınızı kurtaracak ya da düzeltecek veya daha iyiye götürebilecek olan en etkili ya da önemli kişi yine sizsiniz. Bunu asla unutmayın.
Yorum